Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Samsatlı Lukianos

SAMSATLI LUKİANOS

Alanında ilk eser veren kişi

       Üzerinde bulunduğumuz Mezopotamya coğrafyası tarihin geçmiş dönemlerinde birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Mezopotamya coğrafyası Antik Yunandan tutunda Bizans İmparatorluğuna Hıristiyan medeniyetlerinden İslam toplumlarına birçok medeniyetin kesişim noktası olmuştur. Mezopotamya'da kurulan medeniyetler bu coğrafya üzerinde birçok tarihi eser bırakmışlardır. İlimiz Adıyaman sınırları içinde bulunan Nemrut Dağı, Cendere Köprüsü, Gerger Kalesi, Kâhta kalesi bunlardan bir kaçına örnek olarak verilebilir. Geçmiş medeniyetlerden günümüze sadece tarihi yerler ve eserler kalmamıştır.


            Bir de sözlü ve yazılı tarih olarak adlandırabileceğimiz ve içerisinde birçok filozofu, devlet yöneticisi ve sıradan insanların içersinde yer aldığı sözlü ve yazılı bir miras vardır. Bu mirasın içersinde bizlere ışık tutabilecek sözler, anayasalar, günlük olağan yaşamdan örnekler yer almıştır.
Sözlü tarihin içerisinde en çok yer edenler filozoflardır. Birçok toplum kendi filozoflarını yani bilge insanını yetiştirmiştir. Özellikle tanrılar diyarı olarak isim yapmış olan ege kıyılarına inat Mezopotamya da birçok filozofa ev sahipliği yapmıştır. Bunlardan en önemlisi olarak adlandırabileceğimiz ve Mezopotamya'dan Yunana uzanan yaşamıyla kanımca hemşerimiz olan Samsatlı Lukianos'tur.
         Samsatlı Lukianos bu coğrafyaya ait olan bilge insanlardan sadece bir tanesi. Onu diğer bilge insanlardan farklı kılan kendine özgü kişiliği ve duruşudur. Lukianos hem bize eski yunan evreni konusunda olguları özünden kavratıcı bilgiler verir, hem de bu kültürün içinden olan, ama ona dışarıdan bakmasında bilen, kelimenin tam anlamıyla gerçekçi ve kuşkucu bir yazar olarak karşımıza çıkıyor. Samsatlı Lukianos'un esrelerinin Türkçeye çevrilmesi birçok yazar tarafından bu alanda daha iyi eserlerin verilmesine kaynaklık edebileceğinden sevinçle karşılanmıştır. Bu nedenle eserlerin Türkçeye çevrilmesinde çok büyük emeği olan Nurullah Ataç'a sonsuz teşekkürlerini bildirmişlerdir.
          Geçmiş tarihi medeniyetlerden günümüze kalan birçok tarihi yapının hangi şartlarda yapıldığı, bu yapıların proje sahiplerinin bunları projelerken sahip olduğu bilgi birikimi ve hayal güçleri hala bir sır perdesidir. Günümüz teknolojisiyle bu yapıların inşa edilmesi bile olanaksız gibi görülüyor. İşte tam burada Lukianos'un bilim kurgu alanında ilk eser olarak kabul edilen yapıtı “Gerçek Öykü” de tamda o çağın insanlarının hayal gücüne ışık tutabilecek paralelliktedir. Lukianosun bu eserindeki hayal gücü bize ondan tam 1800 yıl sonra Küba devriminin liderlerinden Che Guevara'nın bir sözünü aklımıza getiriyor: “insanlar hayalleri büyüklüğü kadar özgürdürler” Lukianos'ta hayallerinin büyüklüğüyle diğer bilge insanlardan daha özgür bir yaşam sergilemiştir.
            Samsatlı Lukianos bundan yaklaşık 1800 yıl önce yaşamış bilimkurgu alanında ilk eser veren kişi unvanını taşımaktadır. Günümüzde gişe rekorları kıran bilim kurgu filmlerine inat Samsatlı Lukianos'un bilim kurgu alanında ilk yapıt olarak kabul edilen “Gerçek Hikâye” adlı eserinde bulunan kahramanlar sıradan macera düşkünü insanlardır. Lukianos un 1945-1949 yılları arasında Mili Eğitim Yayınevi tarafından üç cilt şeklinde yayınlanan diğer bir eserinde de zenginlerle ve güçlülerle alay ederek, onları kıyasıya eleştirerek yoksulun ve zavallıların öcünü aldığı görülüyor.

            SAMSATLI LUKİANOS
         Lukianos M.S. ikinci yüzyılda Hadrianus'un egemenlik döneminde eski adı Samosata olan bugünkü ismiyle ilimizin ilçelerinden biri olan Samsat'ta doğmuştur. Eserlerini her ne kadar Yunanca yazmış olsa da anadili Süryanicedir. Gençliğinde Antakya'ya gidip avukatlık yapmış. Bir süre sonra kendini Atina'da bulmuş. Burada bilgici yani bilgi satan olarak adlandırılan sofist olmuştur. Kent kent dolaşıp bildiklerini insanlara anlatarak geçimini sağlamaya çalışmıştır. Atina'da belli bir süre kaldıktan sonra Roma'ya gitmiştir. Burada felsefeci Nigronas'la tanışmıştır. Arkasındanda tekrar Yunanistan'a dönmüştür.  Gezilerini sürdürmüş. Bu arada bilgicilikten de, bilgicilerden de iğrenmiş; felsefeyle ahlakla ilgilenmeye başlamış. Günün felsefe akımlarını eleştirdiği için çok düşman kazanmış.
       Felsefecilerle alay etmek para getiren bir iş değilmiş elbette. Lukianos da geçim sıkıntısı çekmeye başlayınca Mısıra gidip devlet hizmetlerinin çeşitli kademelerinde çalışmıştır. 67 yaşında öldüğünde arkasında 83 yapıt bırakmıştır.
         Samsatlı Lukianos'u sizlere daha iyi  tanıtmak için iki eseriyle ilgili olarak yapılan tanıtımlara bir göz atmakla onu daha iyi tanıyacağımızı sanıyorum. Bunlardan ilki bilimkurgu alanında ilk eser olarak kabul edilen   “Gerçek Öykü” adlı eser diğeriyse Mili Eğitim Yayınevi bünyesinde Nurullah Ataç'ın çevirisiyle 1944-1949 yılları arasında üç cilt olarak yayınlanan Lukianos ile ilgi “Seçme Yazılar” adlı eser.
              GERÇEK ÖYKÜ
          İşte bu gelişmelerin ışığında Samsatlı Lukianos, M.S. 2, yüzyılda, Ay'a yapılan bir yolculuğu anlatan hikâyesi “Gerçek Öyküyü” yazmıştır. Öykünün yazılış amacı, olmadık olaylarla dolu seyahatnameleri yermek olsa da, bazı yönleri onu bilimkurgunun ilk örneği saymamıza sebep olur. Dünya literatürün de ilk defa tanrılar veya büyücüler değil de, sıradan maceraperest insanlar, bir imkânsızı başarmaya çalışırlar; kendi istek ve iradeleriyle yola çıkarlar ve bunun içinde teknolojiyi kullanırlar.
           Eski Yunan'da en hızlı araç gemi olduğundan, ay yolculuğu da bildiğimiz yunan gemilerinden biriyle yapılır. Geminin mürettebatı, Olimpiyatlarda yarışmış 50 atletten oluşmaktadır. Ekibin bu yolculuğu gerçekleştirmekteki amacı “denizlerin ve okyanusların sınırına ulaşmak” ve “öte tarafta yaşayan insanları” görmektir.
            Yolculuk tatlı bir rüzgârla başlar, ancak ikinci gün hava bozar. Tam 79 gün boyunca fırtınada savrularak ilerler, sekseninci gün bir hortuma yakalanırlar. Tam bir hafta boyunca bu seferde gökyüzünde savrulurlar ve sonunda küre şeklinde, ışıklar saçan tuhaf bir adaya varırlar.  Bu ada da hayat belirtileri vardır; toprağı işlemesini bilen insanlar barınmaktadır.  Gece olduğunda altlarında yer küre belirir ve böylece maceraperest kahramanlarımız ayda olduklarını anlarlar.
         Orda ki canlılara değinmek gerekirse; o yıllarda belki de yermek amacıyla abartılı bir şekilde çizilen tuhaf ve çirkin yaratıklar, yüzyıllar sonra bile peşimizi bırakmayacak. Ve 20. yüzyılın bilimkurgularının nerdeyse vazgeçilmez klişeleri halini alacaktır: kanatları lahanadan dev tavuklar, çok sağlam fasulyelerden örülmüş zırhlar, soğan savaşçıları, tam on iki fil büyüklüğündeki dev pireler, dev sivrisinekler ve örümcekler…
         Öykünün gelişme bölümü bize “Yıldız Savaşları” sahnelerini anımsatır: Ay Kıralı Endymion, bu maceraperest insanları, güneş insanlarına karşı başlatılan savaşa davet eder. Savaş bir yıldız kolonisindeki anlaşmazlık yüzünden ortaya çıkmıştır. Savaş başlar; Ay adamları savaşı kaybederler, Lukianos ve iki adamı da Güneş askerlerine esir düşerler. Güneş askerleri Ayı yağmalamak yerine Güneşle Ay arasına buluttan çok kalın bir duvar örerler.  Böylece Ayı ışıktan mahrum bırakarak cezalandırırlar. Bu sırada Dünyada tam bir Ay tutulması gerçekleşir. Ay Kıralı bir elçi göndererek barış ister, anlaşma imzalanır, duvar ortadan kaldırılır, esirler serbest bırakılır. Lukianos ve adamları Ay kralına yalvarırlar ve dünyaya geri dönerler…
             SEÇME YAZILAR
        Seçme yazıları Türkçe çeviren Nurullah Ataç kitabın önsözünde Lukianos'un yapıtlarının, insan ruhunun kötü, bayağı yanlarını eleştirmek, ilkçağın birçok tanrılar kabul eden dinin çürüklüğünü, anlamsızlığını göstermek için yazıldığını belirtmiştir.
        Kitabın ilk iki bölümünün de ilk çağ dininin tanrılarıyla alay ediyor Lukianos. O arada mitologyadan pek yaygın olmayan öyküleri anlatıyor.
        Üçüncü bölüm Öbür Dünyada Konuşmalar başlığını taşıyor. “yalan” Dünyayı arkada bırakıp ölüm ülkesine göç edenler bir eşitlik ortamında buluyorlar kendilerini. Lukianos zenginlerle güçlülerle alay ediyor, onları kıyasıya eleştirerek yoksulun ve zavallının öcünü alıyor.
          Ben burada Lukianos'un iki kitabı ve onla ilgili başka yazarlar tarafından yapılan yorumlardan hareketle onu sizlere tanıtmak istedim onla ilgili daha fazla bilgi sahibi olmak isteyenlerin tek yapması gereken internette arama motorlarından birine girerek ismini yazmaları. Bu şekilde onun hakkında daha fazla bilgiye ulaşabilirler.
Hazırlayan: Üzeyir Ergül

 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri