Sevgi bir duygu çeşidi aslında, ama bu öyle bir duygu ki içinde güzel olan ne varsa harmanlanmış bir halde bulabilirsiniz. Bu harmanlanmış duygudan nasibini alan herkeste emin olun sevgi üzerine yazabilecek, söyleyebilecek çok şey bulabilir. Hatta şimdiden küçük mırıldanmalarınızı da duyar gibi oluyorum… “Sevgi”, iyi, hoş güzel ama peki ya siz nasıl bir sevgi büyütüyorsunuz yüreğinizde? Duyduğunuz, Sevginin çeşitlerini hiç düşüneniniz oldu mu? Mesela; “Eğer…” le başlayan sevgiler. Beklentilerin karşılandığı zaman, ödül olarak verilecek olan sevgidir. “ Eğer ” derslerini yaparsan seni götürürüm. “Eğer ”maddi durumu iyi ise evlenebilirim.“ Eğer ” eş olarak benim ihtiyaçlarımı karşılarsa severim. “ Eğer ” başarılı bir iyi bir insan olursan seni severim. Bunun gibi uzayıp giden cümleler… Bu sevgi türü hep bir şarta bağlı ve karşılıklı beklentiler içerir. Sevenin istediği şeyi yapma karşılığında size vaat edilen içinde biraz bencillik barındıran bir çeşittir. Şimdiki evlilikler de içinde biraz “Eğer ” barındırıyor ve bu yüzden yıkılmalarda kolay oluyor. Çiftler birbirlerinin o anki hayallerinden çok, gelecekle ilgili abartılmış süslü hayallerine aşık oluyor ve beklentiler karşılanmadığında da hayal kırıklıkları baş gösteriyor. Hayal kırıklıklarıyla birlikte nefret duygusu da yıkılan evliliklerin başrol oyuncusu oluyor. Aslında insanların aradıkları sevgi “ Eğer ” sevgisinin çok üstünde bir sevgi anlayışıdır. Kısacası, Hayatı sürdürmekle, ondan vazgeçmek arasında bir tercih yapmak zorunda kaldığınız bir sevgidir. “ Çünkü… ” ile başlayan sevgiler. Bu sevgide kişi, bir nedene bağlı, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir. Başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliklere veya şarta bağlıdır. Seni seviyorum “çünkü” çok güzelsin. Seni seviyorum “çünkü” her istediğimi, alıyorsun ve bana güven veriyorsun… vs Çoğu zaman “Çünkü” türü sevgi, “eğer” türü sevgiye tercih edilebilir. Bunun nedeni; biri ağır yük ve sorumluluk getirirken diğerinin zaten hâlihazırda sahip olduğunuz bir nitelik karşılığında size sunulan sevgi olmasıdır. “… Rağmen ” ile başlayan sevgiler. İçinde bir şart barındırmayan, karşılığında bir beklenti içermeyen ve “çünkü ile başlayan sevgi” türündeki gibi belli bir niteliğe dayanıp, bir şeyin varlığını da esas almayan bir sevgi türüdür. Ben en çok içinde “buna rağmen” sözcüklerini barındıran sevgi türünü benimsiyorum. Çünkü burada kişinin güzel, çekici, zengin iyi bir konuma sahip olması sevgiyi kazanmasını gerektirmiyor. Çirkinde olsa, fakir de olsa, kötü geçmişi de olsa buna rağmen olduğu gibi en saf haliyle sevilebilmesini baz alıyor… Her Yüreğin “Her Şeye Rağmen…” diyebileceği sevgileri bulabilmesini ümit ediyor. Cahit Sıtkı Tarancı’nın çok sevdiğim bir şiirini sizlerle paylaşmak istiyorum… Desem Ki Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim Senden kopardım çiçeklerin en solmazını Toprakların en bereketlisini sende sürdüm Sende tattım yemişlerin cümlesini. Desem ki sen benim için Hava kadar lazım Ekmek kadar mübarek Su gibi aziz bir şeysin Nimettensin, nimettensin! Desem ki İnan bana sevgilim inan Evimde şenliksin, bahçemde bahar Ve soframda en eski şarap Ben sende yaşıyorum Sen bende hüküm sürmektesin Bırak ben söyleyeyim güzelliğini Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber Günlerden sonra bir gün Şayet sesimi fark edemezsen Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden Bil ki ölmüşüm Fakat yine üzülme, müsterih ol Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini Ve neden sonra Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede Hatırla ki mahşer günüdür Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.