Amerika, Almanya, Fransa ve bilmem ne ülkesi ayağa kalkmış ve dişlerini göstermiş...
Çok iyi, bu belgeliyor ki, Türkiye'de eskilerden daha fazla, eskilerden daha güçlü millî bir siyaset gündemdedir. Hoş, aslında o kadar da çok millî bir siyasetin ortaya konacağı konusunda derin endişelerim var. Çünkü, Sayın ERDOĞAN ne kadar ihlaslı ve millî olmaya gayret ederse etsin, henüz istendiği düzeyde bilinçli, ufuklu ve samimi bir siyasî / bürokrat kadronun varlığına inanmıyorum. Önceki yazılarımda da zaman zaman ifade ettiğim gibi, millî konularda Sayın ERDOĞAN'ın yalnız olduğu kanaatindeyim. Hatta, Sayın BAHÇELİ'nin bile AK PARTİ'ye verdiği destekte samimi olmadığını düşünüyorum.
Bu yalnızlıklar içinde, Sayın ERDOĞAN'ın ülkemiz menfaatine bir grup fikirdaşı ile mücadele verdiğine inanıyorum. Rabbim, inşallah yardımcıları olur. Türkiye'nin siyasette, ticarette, ekonomide ve diğer alanlarda daha büyük güç kazanması ve iç düşmanlarla mücadelenin artırılması açısından erken bir genel ve yerel seçimin de kaçınılmaz olduğu kanaatindeyim.
***
HDP'li vekillerin ve yerel siyasîlerin tutuklanması çok olumlu gelişme olarak görülmelidir. Yalnız, yeterli değildir. Mutlaka, idam cezası geri gelmeli ve PKK, DAEŞ, FETÖ gibi terör örgütünün üst düzey temsilcileri yargılanarak idam edilmelidir. İdam cezasının Meclis'ten çıkarılması, milletin ve tüm insanlığın geleceğinin teminatı olarak kabul görmelidir. İnsanlığı yöneten ve yönlendiren şeytanî güçlere ve onların yeryüzündeki temsilcilerine karşı, bu kaçınılmaz bir tedbir olarak algılanmalıdır. Bu konuda duyarlı olanlar, sorunları çözme yolunda millet menfaatine karar alanlar ve uygulayanlar, tarihin altın sayfalarında yer alacaktır. Aksine, sorumsuz, şuursuz ve hatta haince tutum ve davranışlarından imtina etmeyenler ise milletin ve tarihin huzurunda kara bir leke olarak yansımalarını bulacaktır.
Şer Kuvvetler; yabancı devlet adamları, gizli servis elemanları ve uluslararası karteller düzeyinde hem siyasî hem de ekonomik alanlarda saldırılarını hızlandırmış durumdadır. Türkiye, Batı şer ittifakına karşı yeni ittifaklar aramak ve bulmak zorundadır. Bu işi yapanken de millî menfaatlerimizin dikkate alınması şarttır. ŞANGAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ, TÜRK CUMHURİYETLERİ ve Arap devletlerinin duyarlı yöneticileriyle temas derecesi artırılmalı; en kısa sürede işlevsel sonuçlar alınabilecek ilişkilere ve işbirliğine önem verilmeli.
Sayın ERDOĞAN da muhtemeldir ki, bu gerçek doğrultusunda adımlarını atmakta ve Türkiye'nin ve İslâm ülkelerinin menfaatine bir dizi faaliyetin içinde bulunmaktadır. Kesin sonuçların alınması için öncelikli olmazsa olmazımız PKK, FETÖ ve DAEŞ teröristlerinin etkisiz kılınmasıdır. Bu nedenle, terörizmle ve teröristlerle mücadelede bir anlık gaflet gösterilemez, bir maddelik taviz verilemez, verilmemelidir.
HABUR'DA MAHKEMELERİN KURULMASI, BARZANİ'NİN PEŞMERGELERİNİN TÜRKİYE İÇİNDEN KOBANİ'YE GÖNDERİLMESİ, DEMOKRATİK AÇILIM GİBİ GEÇMİŞTE YAPILANLAR, BÜYÜK HATA İDİ. Hatalardan vazgeçilmesi çok olumlu gelişmedir. Aynı türden hatalara yer vermeden, son 1,5 yıl içinde gösterilen millî duruş hayata uygulanmaya devam edildiğinde Türkiye'nin önünün açılacağına ve milletin beklentisine cevap verileceğine yürekten inanmaktayım.
Bilinmelidir ki, Türk milleti kurduğu medeniyetlerden aldığı güçle büyük bir millettir; Türk devleti bin yıllar öncesinden getirdiği derin deneyimleri ile büyük bir devlettir. Büyük millet ve büyük devlet olmanın gereğini Sayın ERDOĞAN'ın ve Hükümetimizin yapacağına hiçbir şüphem yoktur. Milletimizin ve milletimizin özünden çıkan Türk Silâhlı Kuvvetlerimizin, emniyet mensuplarımızın, değerli hukukçularımızın ve münevver insanlarımızın millî menfaatlerimiz doğrultusunda vazifelerinin başında olduğunu görmekten şeref duymaktayım.
Her daim, şu duamızı yapmaktan geri durmayalım:
"Rabbim; milletimizi, ordumuzu ve millet menfaatine fikir üreten mütefekkirlerimizi her türlü şerden, nazardan, hasetten, kazadan, belâdan uzak tutsun ve muzaffer eylesin"
BİZ, NE ZAMAN İTTİFAK YAPACAĞIZ
