VALİ ERİN’DEN HELALLEŞME-1

Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın ve Valimizin aksine nedense yandan çekilmiş pozları kurumunun internet sitesinde yayınlayarak makamındaki Atatürk portresi ile birlikte resminin medyada yayınlanmaması için “özel özen” gösteren Prof. Dr. Mustafa Talha Gönüllü’nün rektörü bulunduğu Adıyaman Üniversitesinin yayın organı  Akademi Adıyaman Dergisinin Ağustos 2016 tarihli 5’nci sayısını okudum.

               “Darbelerin Bedeli Ağır Oldu” temalı kapak resimli dergi gerçekten tek kelime ile “harika” olmuş. Başta Rektörümüz olmak üzere emeği geçenlerin ellerine, yüreklerine sağlık…  Eksikleri yok mu? Var. Örneğin, son menfur darbe girişiminin yapıldığı 15 Temmuz 2016’da Vali, Belediye Başkanı ve Rektörün yaşadıklarını kendi ağızlarından aktarmalarına beş milletvekilinin yaşadıkları da eklenebilirdi.

               İzmir’in Torbalı ilçesi Belediye Başkanı hemşehrimiz Adnan Yaşar Görmez’in, belediyenin aylık dergisinde yayınlayarak kendi gerçekleriyle yüzleşme cesareti gösterdiği üzere kurumuyla ilgili öneri ve eleştirilere de bir-iki sayfasında yer verebilirdi.

Rektör Gönülllü imzalı Önsöz’de “Üniversitemiz bünyesinde bir de Hukuk Fakültesi kurulması konusunda adımlar atıyoruz. Adıyaman’ımıza hayırlı olsun.” cümlesini okuyunca Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperetafi Başkanı Abuzer Aslantürk’ün bina yapma taahhüdü ile 22 Şubat 2012 tarihli “Hukuk Fakültesine doğru…” başlıklı yazımızı hatırladım, sevindim, Önsöz sahibine kalben teşekkür ettim. Rektör Gönüllü’ye dönük yergi ve övgülerimizi bir arada görenlerden şimdi yine “Hem nalına hem mıhına vuruyor.” diyenler olabilir. Evet, doğrudur, ben de katılıyorum. Çünkü gerçek hayatta da ikisine birden vurmak gerekiyor. Aksi halde o nal düşer!

Öte yandan “Geri kalmış toplumlarda niyet sorgulanır, demokratik toplumlarda ise eylem sorgulanır.” Niyet okuyucusu olmadığımıza göre bardağın hem dolu, hem de boş taraflarını görmemiz, niyeti değil eylemi sorgulamamız gerekir.   

Dergide 15 Temmuz darbe gecesi yaşananları ayrıntısıyla anlatan Valimiz Abdullah Erin’den ülkemiz demokrasisi ve ilimizin tarihi ile kriz yönetimi derslerinde altın harflerle yer verilebileceğine inandığım önemli birkaç kısa pasaj aktaracağım:

“Jandarma Komutanımız ve Emniyet Müdürümüz olayı anlamaya çalışırken saatler 22.00 olmuştu. Gelişmelerin sıcaklığı ve heyecan; dakikalar ilerledikçe artmaya başlayınca, (tesadüfen o anda vatandaşlarla yapmakta olduğumuz) sohbete (ara vererek) emniyet müdürümüze duyumları net ve hızlı bir şekilde araştırarak öğrenmesi talimatını verdim. Çok zaman geçmeden Jandarma Komutanımıza çok acil bir durum olduğu ve acilen Jandarma Komutanlığına intikal etmesi gerektiği şeklinde telefonla bilgi geldi. Ben telefonla olayın ne olduğunu öğrenmesini söyleyince konunun telefonda konuşulmayacak kadar özel ve acil olduğu bilgisini verdi. Bizim aklımıza ilk gelen, kırsal bölgede terör ile mücadele anlamında bir gelişme olduğuydu. Komutanımız gittikten kısa bir süre sonra, emniyet müdür vekilimiz Ankara ve İstanbul’da bir hareketliliğin olduğunu ve bunun bir kalkışma olabileceği bilgisine ulaştıklarını bana ilettiler. Bu bilgi üzerine vatandaşlardan müsaade isteyerek sohbetimizi kestik ve emniyet müdürümüzü de yanımıza alarak Emniyet Özel Harekat binamıza geçtik. (Oradan da) Emniyet Kriz Merkezine geçmeye karar verdik.”

“(…)Kaymakamlarımızdan özellikle gözlerini jandarma komutanlarımızın üzerinden ayırmamaları gerektiğini (…) özellikle belirttik.”

Bize ayrılan yer bittiğinden yazımıza yarın devam edeceğiz inşallah…

Mustafa Işıldak

0532-422 95 28 m.isildak02@gmail.com