Son zamanlarda yaşanan olaylar öyle gösteriyor ki bu ülkede yaşayan milletimiz darbelerden ayrımcılıktan ötekileştirmekten, sıkıldı, bunaldı.
Birlik ve birliktelik için ne yapılması gerekiyorsa sonuna kadar irdelenmesi gerekiyor.
Her sivil örgütlenme içinde ki vatandaşlarımız tüm konuları tartışarak konuşuyor. Ama hiçbir zaman çatışmıyor. Çünkü çatışmayı hep birileri tarafından yönlendirildiği gösteriyor.
Bu çatışma örneklerini çoğaltmak mümkün. Ancak milletin iradesi ile TBMM’i çatısı altında halkın oy’u ile halka vekillik yapan milletin vekilleri bir yerlerden düğmeye basılmış gibi meclis çatısı altında kışkırtıcı ve çatışmacı zihniyeti, bu millet tasvip etmiyor.
MHP’li Osman Durmuş'un TBMM'de yaptığı konuşma ve sonrasındaki yumruklaşmalar milletin iradesini yansıtan vekillere yakışmadı.
İnsani mağduriyetler, kimden gelirse gelsin ve kime yapılırsa yapılsın kabul edilebilir yanı yoktur.
Gerçek demokrasi bunu gerektirir. Bu millet de, bu dalga geçilmesini kabullenmez.
Hele hele söz konusu olan başörtüsüyse.
Yaşlısından gencine, erkeğinden kadınına, başını örtenden örtmeyene, her kesim insanımız yapılan alaycı konuşmayı kabul etmedi.
Halk olarak bu konuda toplumun büyük çoğunluğu hem fikir.
İsteyen başını örter, istemeyen örtmez.
Meclis çatısı altında bu kısır döngüler üzerinden siyaset yapılmamalı.
Bireylerin kişisel hak ve özgürlükler sınıflandırmasına giren konuların, bu ülkenin en önemli meseleleriymiş gibi! ıstılıp ıstılıp milletin önüne getirilmesi, bu milletin ne sorunlarını gideriyor, ne de bu halk bunları yutuyor.
Bu millet, demokrasi kanallarının sonuna kadar açık olduğu, kişisel hak ve özgürlüklerin işlediği, milli gelirde eşit dağılımın yapıldığı…
Sağ-sol, Kürt-Türk, Alevi- Sünni, batılı-doğulu ayırımların bittiği, vatanı bayrağı bir, bir Türkiye bu halkın iradesidir.