Memet Aktaş

HİKÂYESİ OLMAYAN YOL…

Esas olan olayın kendisidir aslında,

Ama hikâyesi bazen onu diğerlerinden öne geçirir.

Ve bazen olaydan öne geçer hikaye.

…

Geçen gün TV de spiker acıklı ve dokunaklı sesiyle Ülkemizde bu yıl kaybolan çocuklardan bahsediyor;

Yıl boyunca 1681 çocuk kaybolmuş,

Büyük bir rakam,

Ancak bunların nedense gündeme pek gelmediğini,

Birkaçı dışında, diğerlerinin ismi bile duyulmadığını söylüyordu.

Hiç gündeme bile girmediler.

Ancak diyordu spiker; sadece hikâyesi olan birkaç olay gündeme gelebildi.

Diğerlerini duymadık bile.

Çocuk hep çocuktur.

Anne Baba da öyle…

Yanan yüreklerde öyle…

Ama çocuk kaybolma deyince, Kayseri’de kaybolan 3 çocuk ve Erzurum da kaybolan Musa aklıma geliyor.

Oysaki kaybolan sadece bunlar değil ama

…

Bir başka kanala geçiyorum,

“2010 yılı kültür başkenti İstanbul’dan görüntüler

Caddelerdeki yağmur, çamur, çukur ve kapalı olan yollardan bahsediyor,

Herkesçe malum ki Yağmur, Çamur, Buz, Don, Zincir ve Kar asfaltları çok çabuk yıpratır.

Ancak yinede bu çağda daha güzel ve kullanışlı yollar isteniyor.

Hizmet isteniyor.

Tabiî ki bunu istemek hakkımız.

…

Düşünüyorum,

Birde hikâyesi olmayan yolları,

Hiç gündeme bile düşmemiş yolları,

Yetkililerin her şey seyrinde devam ediyor dedikleri yolları,

Vekillerin biraz sabır; çok güzel olacak dedikleri yolları.

Yapımında oluşan çukurlara dolan yağmur ve dere sularından çocukların balık avladığı yolları,

Böbreklerde taş düşüren yolları,

Arabaları çürüğe çıkaran yolları,

Lastik ömrünü yarıya düşüren yolları,

Ve bu yolda her gün sabah gidip akşam dönenleri…

…

Kalın sağlıcakla.

                                                                                                          Memet AKTAŞ