Mersin’de uğradığı elim bir trafik kazasında vefat eden sekiz yaşındaki öksüz yeğenim Özge Işıldak’ın adını yaşatmak suretiyle acımızı bir nebze olsun dindirmek ve kendisinin oynayamadığı parklarda diğer Özge’lerin oynayabilmesine destek olmak amacıyla Adıyaman Sümerevleri Mahallesi Öncebe Petrolü arkasında imar planında park olan arsanın parkhaline getirilip adının verilmesi şartıyla; belediyeye 2003 yılında başka bir park alanı arsayı bağışlamıştım.
Yaklaşık 5-6 yıl sonra belediyeden basına servis edilen bir haberde bu parkın “Öncebe Petrolü arkasındaki park” diye adlandırılmasına itiraz ederek tabelasında yazılı olduğu gibi “Özge Işıldak Parkı” adıyla anılmasını istemem üzerine sonraki haberlerde düzeltilmesine vesile olmuştum.
İlimizde park bağışlama kültürü henüz edinilememiş ise de cami ve taziye evi bağışlama kültür ve alışkanlığı edinilmiştir. Allah razı olsun, hayırsever gerçek ve tüzel kişiler de kamu kurumlarına maddi destek sağlamak ve bu vesile ile adları hayırla anılsın, yaşatılsın diye okul, hastane ve cami yaptırdığı gibi taziye evleri de yaptırıyor. Taziye Evi isimleri belediye internet sitesindeki taziye ilanlarında da aynı adla yayınlanıyor: Saltoğlu, Mahmut Gürbüz, Hacı Mehmet İnan, Maraşlılar, Zombaba, Emine Yaşar, Abuzer Yıldırım, Hacı Hüseyin Bal, İnandı ve Besni Merinos Cami veya Taziye Evleri gibi…
Ancak yaklaşık altı yedi aydan beri dikkatimi çeken başka bir taziye evi daha var ki ilanların çok büyük çoğunluğunda yapanın adı değil de sadece mahalle adı yazıyor. Haliyle nasıl yazılıyorsa öyle de söylenegeliyor. Kanıt olarak bırakalım daha öncekileri, geçen ocak ayında meydana gelen beş adet taziye ilanında da (ayın13, 21, 25, 28 ve 31’nci günleri) “Fatih Mahallesi Fatih Taziye Evi” yazıldığını söyleyebilirim. Oysa tabelasında Fatih Mahallesi Ali Yılmaz Taziye Evi yazıyor. Çünkü buraya ait arsanın hissedarlarından Ali Yılmaz adındaki hayırsever vatandaş, dört-beş yıl önce kısmen şahsımın da tanığı olduğu üzere oğulları ve manevi yönden Kayatepeliler Yardımlaşma Derneği Başkanı Ramazan Gökay’la birlikteaylarca süren çabalarla sırf bu amaçlakendi hissesini belediyeye bedelsiz bağışlamasının yanı sıra diğer onca hissedarın hisselerine düşen arsa bedellerini de kendi cebinden ödemiş ve bu şekilde arsa mülkiyetinin tamamının tapuda belediye adına tescilini sağlayabilmiştir. Maddi desteğini Taziye Evi inşaatı bitirilip hizmete açılıncaya kadar da devam ettirmiştir. Ki ondan sonradır ki zamanın belediye yönetimince bu değerli hayırsever vatandaşın adı taziye evi tabelasına yazılmıştır. Diğer taziye evlerinde de olduğu gibi…
Damdan düşenin halini damdan düşen anlarmış ya; hayıseverlerin adının yaşatılmasında toplum yararı da bulunduğundan sadece kendi bağışladığımız parkın doğru adla anılması ile yetinmeyip; Dursun Çavuş Camii adının Bahçelievler Mahallesi Camii, Özel Hacı Ömer Taşar İkbal İlköğretim Okulu adının Özel İkbal İlköğretim Okulu ve Kavi Caddesindeki Fatih Anadolu Lisesine ait arsa bağışçısının unutulanAdıyaman İli Okul Yaptırma Derneğiolduğunu (bu okulun arsa bağışçısı kimliğinin araştırılması ile ilgili iş ajandasını elinden düşürmediğini anladığım ValimizMahmut Demirtaş’a özellikle teşekkür ediyorum.) da köşe yazılarımızla paylaşarak yöneticilerinin de duyarlılığıyla doğru adla anılmalarına vesile olmuşuzdur. Çünkü, hayırseverleri unutmamak ve unutturmamak ahde vefadır. Yoksa hayırsever veya mirasçıları kendisinin veya murisinin ismine aşık kişi veya kuruluşlar değildir. Ancak sivil inisiyatifin din ve devleti hizmetlerine maddi desteklerinin devamı ve hayırsever sayısının çoğaltılmasının en önemli manevi yolu mevcut hayırseveradlarınınyaşatılmasıdır. Bu aynı zamanda devlet-millet ortaklaşmasıdır.
Bu görev de ilk önce devlete, olayımızda ise “duyarlı”Belediye Başkanımız Hüsrev Kutlu’ya düşmektedir.