Kültürlerin kaynaşmasında, ortak kültürel anlayışın geliştirilmesinde, spor, sanat ve edebiyatın büyük bir yeri olduğunu düşünüyorum. İletişim, işbirliği ve diyalogun geliştirilmesi topluca kalkınma amacına önemli ölçüde hizmet edecektir.
Türk dünyasında ulusal ve bölgesel farklılıklar olmakla birlikte aynı kaynaktan beslendiğinden, küçük farklılıkların dışında aynı dil konuşulduğundan kaynaşma daha çabuk sağlanabilmektedir.
Batı dünyasına baktığımızda çok farklı milletlerden, farklı inanç, etnik yapı ve kültürlerden olmalarına karşın güçlü birliktelikler oluşturulmuş ve ülkeler arası sınırların kaldırılmasına çalışılmaktadır.
Bizler ise kendi ülkemiz içerisinde bile çok parçalara ayrılmış, çatışma içerisinde ve bir birimize tahammül edemeyecek bir hal almışız. Batı ülkeleri bir birilerine vizesiz geçiş yaparken Türk ve İslam dünyası kendi aralarında vize uygulamakta, keskin sınırlar çizmektedirler.
Türk ve İslam alemi sanat ve edebiyat ile bir araya gelerek sosyal, kültürel ve ekonomik alanlarda sıkı birliktelikler oluşturmalıdırlar.
Yakın tarihte Antalya'da düzenlenen Uluslararası Avrasya Şairler Antolojisi'nin galasına katıldım. 18 ülkeden 560 şairin katıldığı bu etkinlikte Türkçenin dışında bir dilin konuşulmadığını gördüm.
Evet, belki içimizde Türkçenin dışında Kürtçe, Arapça veya başka dilleri de konuşabilen arkadaşlarımız vardı ama bu antolojide güzel bir birliktelik sağlanmıştı. Bütün bu 560 şair çok az farklılıkların dışında ortak bir dille eser yazmışlardı.
İşte İsmail Bey Gaspıralı'nın ''dilde, fikirde, işte birlik'' hayalinin gerçekleşmesinin mümkün olduğunu burada bir kez daha görebildik. Bu eserin Genel Yayın Yönetmenliğini yapan Savaş Ünal ve ekibini tebrik etmek istiyorum. Daha güzel, başarılı çalışmalarda kendilerini görmeyi diliyorum.
Gap Gazeteciler Birliği Genel Başkanı Zeynel Abidin Kıymaz, Ülkemizin yaşayan en büyük şairlerimizden Ali Tekintüre, Şair Fatma Özger Bilgiç ve Şair Emine Alagöz ile birlikte Adıyamanlı beş şairin bu eserde yer alması da bizim için gurur verici bir durumdu.
Dünyanın en büyük antolojisi olduğu belirtilen bu eser vesilesi ile çok değerli şairlerle tanıştık. Güzel dostluklar kurduk ve unutulmayacak anılarla ayrıldık. Adıyaman'ımızı gururla temsil ettik. Büyük medeniyetlere beşiklik eden Adıyaman'da edebiyatın öne çıkması, kültür ve sanatla anılması bizlere mutluluk verdi. Bütün emeği geçenlere tekrar yürekten teşekkür ediyorum.
Bu dönemin çalkantılarını, İslam Dünyasındaki sert rüzgarları, emperyalist ve kapitalist düşünce yapısını ancak bölge insanının bilinçlenmesi ile dindirmek mümkündür. Bunu sağlamak için de sanat ve edebiyatın iyi kullanılması, her alanda birlikteliğin sağlanması gerektiğine inanıyorum.
Öyle ise sanat ve edebiyat huzura açılan birinci kapıdır. Bu kapıdan içeri girmeli ve içeride dahiyane fikirlerde birliktelik sağlamalıyız.
SANAT VE EDEBİYAT HUZURA AÇILAN KAPIDIR 
