Değişim zamanı

Son zamanlarda ezber bozan olaylar gelişmeye başladı ülkemizde. Dokuz ay’dır devam eden Kürt açılımı, Ermenilerle yapılan antlaşmalar, Suriye ile Türkiye arasında vizelerin kaldırılması, Irak’a yapılan Başbakanlık düzeyindeki ziyaret, Enerji nakil hatların Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçişi, İran’ın Doğalgazı bize ucuz vermesi gibi, bütün bu gelişmeler gerçekten de ezber bozan değişimlerdir.

Bu değişimlere herkesimin ayak uydurması gerekir. Çünki Dünya değişiyor. Artık savaşla, silahla, zülümle, bir yerlere varılamayacağı anlaşılıyor. Anlamayanlarda, önümüzdeki süreçte kaybettiklerinin farkına varınca gayet iyi anlayacaklar. Ama onlar için iş-işten geçmiş olacak.

Tarihte; ufkunu geniş tutan insanlar gelecek nesillere iftiharla sunacakları eserler bırakmışlardır. Bu geçmiş tarihi okuyan nesillerde, Onları, yad etmekte ve dualar göndermekte üstlerine düşen görevi yerine getirmişlerdir.  Yirmiş yıldır devam eden, öncesinde de kaos ortamının eksik olmadığı bu güzel yurdum da artık birşeylerin bitebileceği sinyalleri gelmeye başladı.

Bu süreci çok iyi analiz ederek, bu ülkede yaşayan farklı halkların, farklılıklarını gözeterek ve kabullenerek bir arada, refah sevyesi gelişmiş ekonomisi üçüncü dünya ülkelerinden önde, dünya devleriyele her türlü teknolojik gelişmede yarışabilen, demokrasinin ve özgürlüğün olduğu bir ülke hayali artık kaf dağının arkasında olmasa gerek...

Demokrasinin ve özgürlüğün olmadığı yerde; bilim olmaz, hak ve özgülükler olmaz, ekonomik gelişmişlik olmaz, kişiler arasındaki adil gelir dağılımı olmaz, velhasılı insan olmanın erdemleri olmaz... Bu olmazları artık bitirelim.

PKK’sız, ERGENEKON’suz, Çatışmasız, Adil bir Ülke istiyoruz.

Bu gelişmeler Allah’ın bir lütfudur bizlere. Akli melekesini kullanan her birey bunu görmeli, idrak etmeli ve gerekeni toplumsal olarak yapmalıdır.

Sorunlar kaynağına inilerek, ciddiyetle üzerinde çalışarak ve uygulama yapılarak çözülür.

 Bir yandan Ortadoğu’ya, Kafkaslar’a, diğer yandan Avrupa’ya açılan, “yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesini benimsemiş, “muasır medeniyetler seviyesine” yükselen bir Türkiye’nin habercisi bu yaşadıklarımız.