Kimisi emekli olduğunda ev, kahvehane veya parklardan, kimisi de hayır amaçlı dernek veya vakıflardan çıkmaz. Ev ve kahvehaneden çıkmayanlar daha erken yaşlandığı halde derneklerde fahri görev alanlar geç yaşlanırlar. İşte bunlardan iki örnek insan Ali Erdoğan ve Bekir Uyanık… Biri Kızılay Besni Şubesi, diğeri Adıyaman Şube Başkanı… Özelliklerinden birincisi, ikisinin de biyolojik yaşları nüfustaki yaşlarından maşallah daha genç, ikincisi ise başkanlık görevini maaşla yapmış olabileceklerden bile daha başarılı olmaları… Allah ikisinden ve çalışma arkadaşlarından da razı olsun…
İşte geçen pazar günü Türkiye Kızılay Derneği Adıyaman Şubesi’nce düzenlenen madalya törenini izledim. Katılanlar arasında değerli bu “iki genç”in dışında Vali Yardımcıları Levent Öztin ve Mehmet Uğur Arslan, Belediye Başkanı Hüsrev Kutlu, Rektör Mustafa Talha Gönüllü, İl Milli Eğitim Müdürü Seyfi Özkan, İl Genel Meclisi Üyesi Mahmut Nedim Evli, Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi Başkanı Abuzer Aslantürk, Belediye Kültür ve Sosyal İşler Müdürü İskender Korkut, OSB Bölge Müdürü Yüksel Önal, Avukat Faruk Nacar, Kızılay’ın gönüllü “atom karınca”sı Hüseyin Dönmez ile Kızılay yöneticileri, minik öğrenciler ve velileri de bulunuyordu.
Hayırseverlerin zekât, fitre ve sadakalarıyla ayakta kalan ve gittikçe büyüyen Kızılay’ın artık “kişiye özel” değil sadece “Kızılay’a özel” kullanılan mallarından eski binasının yerine yaptırılan yeni hizmet binasının içi küçük, lakin içeriği büyük Toplantı Salonu tıklım tıklımdı. Konuklara ikram edilen Adıyaman çiğköftesi ise ortama ayrı bir çeşni katıyordu.
Başkan Uyanık’ın konuşmasında ilgimi çeken, Türkiye’de bir ilk olarak Kızılay Haftasının bir haftaya sığdırılmayıp etkinliklerin yıl boyu sürdürülerek Kızılay Haftasının adeta “Kızılay Yılı”na dönüştürülmesi ve ayrıca kan alımında ülkemiz ortalamasının % 121’ini Adıyaman’ın karşılaması oldu.
Bronz madalya alan kan bağışçıların dışında en çok alkış alanlar, Adıyaman Sevgi Ana Okulu öğrencileri oldu. Allah bağışlasın; bir grup ellerindeki pankartta yazılı Kızılay sloganlarını okuyor, sarı saçlı mavi gözlü minik Yağmur ve akranlarından oluşan diğer grup ise şarkı söylüyordu. Şarkıyı duyunca “Yağmur’ların sesine bak, Kızılay’a davet ediyor.” dedim içimden… Bu arada, küçücük öğrencilerini adeta ilmek ilmek işleyerek yeteneklerinin ortaya çıkmasını ve gelişimini sağlayan öğretmenleri Harun Fırat’ı takdir etmek gerek…
Harun Hoca’m, törende size plaket takdimi yapılmadı ama, naçizane bu yazımızı lütfen plaket yerine kabul edin…
Çünkü bu vatanın çocukları; sözüm ona öğretmenlik dışında amir ve müdürlerinin gözlerinin içine baka baka araba alım satımı ve inşaatçılık gibi işler yaparak okulu “ikinci adres” olarak kullanmak yerine “eskimemiş” öğretmenlerden Hacı Mehmet Alkuş gibi yalnızca öğretmenlik yaparak aldığı maaşı helal ettiren ve okulu “birinci adres” olarak kullanan sizin gibi işini seven öğretmenlerimiz sayesinde ülkemiz geleceğinde söz sahibi olacaklar…
YAĞMUR’LARIN SESİNE BAK…
