Hastalık, “beden veya zihinde meydana gelen, rahatsızlık, dert ve görev bozukluğuna yol açan belirli bir anormal durum”a verilen isim olarak tanımlanmaktadır. Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla sağlığın bozulması olarak da tarif edilebilir.
Hastalıklar çeşitli yollarla canlılara bulaşır. Bunun başlıca nedeni temizliğe dikkat edilmemesi ve dengeli beslenememe gibi durumlardır.
Hastalıkları inceleyen bilim dalına patoloji, insan hastalıkları ve bunların tedavisiyle ilgilenen daha geniş bir alanı kapsayan bilim dalına ise tıp diyoruz.
Hastalıklar sadece insanlarla sınırlı olmayıp canlı bütün varlıkların ortak özelliğidir. Hayvanlar ve bitkilerde de çeşitli hastalıklar oluşmakta ve tedaviye ihtiyaç duyulmaktadır.
Hastalıklar ölüme davetiye çıkaran önemli etkenlerdir. Bilindiği gibi birçok hastalık ölüm ile sonuçlanabilmektedir. Bu nedenle sağlığımızı korumakla mükellefiz.
İslam dininin peygamberi, güzide insan Hz. Muhammed (S.A.V.): “Hastalık gelmeden önce sağlığın kıymetini biliniz." buyuruyor. Sağlığın kıymetini bilmek ise vücudu ve ruhu gelecek hastalıklara karşı korumak, hastalığa yol açabilecek olumsuzluklardan uzak durmaktır.
Hastalığa yol açacak yiyecek ve içeceklerden uzak durmak, bunun yanında yeterli ve düzenli beslenmek, stresten uzaklaşmak, temiz hava teneffüs etmek, düzenli uyumak, spor yapmak, ruhun gıdası olan sevgi ve saygıdan nasiplenmek, gerekli koruyucu aşılar yaptırmak gerekiyor.
İnanıyoruz ki, çaresi olmayan hiçbir hastalık yoktur. Ancak, ihmal edilen, tedavisi geciktirilen ve neticesi ölüm olan hastalıklar vardır. Şüphesiz, hastalıklardan korunmak için tedbir almamız şarttır. Buna rağmen yakalandığımız bir hastalığa çare aramamız ve bunu yaparken de bunun ilmi olan tıptan faydalanmamız gereklidir.
Kişisel sağlıkla ilgilendiğimiz kadar, toplumsal hastalıklarla da mücadele etmekle de yükümlüyüz. Salgın hastalıkların çok olduğu yerlerden uzak durmamız ya da bu hastalıkların var olduğu yerlerde bulunuyorsak buralardan ayrılmamız gerekiyor. Böyle yaptığımız takdirde toplum sağlığı ve kendi sağlığımız için önlem almış oluruz.
Hastalığa davetiyeyi belki de hatalarımızla kendimiz çıkarırız ama sonuçta her hastalığı Allah verir. Dolayısıyla hastalığı verenden şifasını dilemek, bu anlamda O’na dua etmek inananlar için aynı zamanda bir ibadettir.
Hastalığın tedavisinde önemli faktörlerden bir tanesinin, belki de en önemlisinin moral olduğuna inanıyorum. Hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmamak gerekiyor. Hasta olan yakınlarımıza yapacağımız en büyük iyilik ise onun iç huzurunu arttıracak hareket ve söylemlerle moral vermektir.
Oturup hastayla birlikte ağlamak hiçbir şeye yaramayacağı gibi, hastayı ümitsizliğe sevk edecektir.
Hastalıklar da sonuçta hayatımızın gerçeklerindendir. Farkında olmasak ta, hastalıkların da olumlu getirileri olabilmektedir. Mesela, kişiler arasında sosyal yardımlaşma duygusunun pekişmesini örnek verebiliriz.
İnsanlar, küs bile olsa bir yakınının hastalığını duyduğu zaman ziyaret ederek, küskünlüğünü bir kenara bırakır ve böylece kendiliğinden barış meydana gelir.
Başına gelen bir hastalıktan dolayı kişi tefekkür ederek, sabır ve metanet göstererek olgunlaşır. Hayatının kalan zamanında daha sağlıklı yaşayabilmek için kişi, sağlığına daha dikkat eder.
İnsan, hastalanması neticesinde sağlığın kıymetini daha iyi anlama fırsatı bulur. Hastalık gelmeden sağlığın kıymeti bilinemeyeceğinden küçük hastalıklar uyarıcı görevi görür ve belki de, ölümle sonuçlanabilecek hastalıklardan korunma yollarını aramayı sağlar.
Hayatın her alanında başarılı olmak istiyorsak, beden ve ruh sağlığımıza dikkat ederek sağlıklı bir yaşam sürmek zorundayız.
Kanuni Sultan Süleyman: “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi/ Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.” beyitiyle sağlığın önemini özetliyor kanısındayım.
Hastalık Bilinci
