İsminin başına TC yazmak ise Türkiye Cumhuriyetini sevmek anlamına gelmiyor elbette…
Vatanını, milletini, cumhuriyeti seviyorsan bunun gereklerini yerine getireceksin. Oturup çalışana çamur atmakla vatanseverlik olmaz.
Doğruya doğru, eğriye eğri demesini bilmemiz gerekir.
Geçen gün okuduğum bir yazı bana “Helal olsan Gülay Göktürk” dedirtti. Göktürk, “Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek” adına harika düşüncelerini objektif bir biçimde yansıttı.
Göktürk yazısında; “AK Parti, ABD'nin 50 yıldır gelip giden iktidarlarla kurmaya alışık olduğu ilişki biçimine uygun davranmıyor; "Uydu müttefik" rolünü kabul etmiyor; dış politikasını kendisi belirliyor; Ortadoğu'da bağımsız ve etkili bir oyuncu olmak istiyor; IMF'ye bağımlılık dönemini sona erdiriyor; milli savunma sanayisini güçlendirerek savunma gücünü bağımlılıktan kurtarıyor; kendi milli istihbaratını güçlendirip bağımsızlaştırıyor; Batı'nın İsrail konusunda sürdürdüğü çifte standardı deşifre ediyor; Birleşmiş Milletler sisteminin adaletsizliğini teşhir edip daha adaletli bir dünya talep ediyor... Ve bütün bunlar, hem İsrail'i, hem de -dış politikasında bir numaralı önceliği hâlâ İsrail'in çıkarlarına veren- ABD yönetimine, stratejik müttefikine "ayar verme" ihtiyacı doğuruyor” şeklinde yazmış.
Bunları bize 5-10 yıl önce söyleselerdi güler geçerdik. Tam bağımsız bir ülke olma olunda güçlü adımlarla yürüyoruz.
Atalarımızın yolunda, onlar gibi onurlu duruşla, onların hayallerini gerçekleştiriyor olmanın haklı gururunu da yaşıyoruz.
1860 yılında Sultan Abdülmecid Han, İstanbul Boğazı'nın altından geçecek bir demiryolu tüneli düşüncesini bugün Ak Parti iktidarı hayata geçirdi.
Cumhuriyetin 90. yılında bu millete verilecek daha büyük bir hediye olabilir miydi? Bu mu vatanseverlik, yoksa bu mutluluğu görmezden gelip alternatif Cumhuriyet Bayramı kutlaması tertiplemek mi?
Marmaray Projesi, Avrupa ve Asya yakasını İstanbul Boğazı'nın altından birleştiren asrın projesi olarak adlandırılırken, dünya basını bu açılışa odaklanmış, gıpta ile Türkiye’yi seyrederken, kendini vatansever sanan sözüm ona bazıları kafalarını kumdan çıkarmama kararlılığındalar.
Tıkanma noktasına gelen İstanbul trafiğine yeni bir nefes olacak, dokuz yılda tamamlanan 150 yıllık rüyamız olan Marmaray Projesi ile tek yönde saatte 75 bin, günlük ortalama ise 1 milyon 200 bin yolcu taşınabilecek.
Başbakan Erdoğan, yaptığı konuşmasında bu başarıyı partisine mal etmeyip, demokratikcumhuriyetin kazanımı olarak niteledi.
1453'te şehre girdiği andan itibaren İstanbul'u imar etmek için çalışmış, halkın gönlünü kazanma hedefini bizlere miras bırakmış, bu şehrin fatihi Sultan 2. Mehmed, Sultan Abdülmecit ve Sultan Abdülhamit'i anarak atalarının izinde bir düşünce akımı olduklarını vurgulamıştır.
2015'te denizin altından otomobillerin geçeceği tünel yapacaklarını, üçüncü köprüyü hizmete açacaklarını söylediği zaman dudak bükemedik. Yaptıkları ortadayken inanmak zorunda kaldık.
Peki ya diğerleri ne yapıyor?
Biri, kimi korkutacağını düşünüyorsa artık, bağırıp duruyor…
ATASININ İZİNDE BİR DÜŞÜNCE AKIMI
