Kamuoyunun uzun süredir merakla beklediği demokratikleşme paketi, dün nihayet Başbakan Erdoğan tarafından açıklandı. Paket, referandumdan bu yana hükümetin attığı en kapsamlı demokratikleşme ve özgürlükleri genişletme hamlesi olarak kayıtlara geçmiş oldu.
Kimi zamandır bazı çevrelerin dilinden düşmeyen “AK Parti yenilikçi ve devrimci ruhunu artık kaybedip statükocu bir hüviyet kazandı” söyleminin yersiz olduğu ve AK Parti’nin demokratikleşme arzusunun sürdüğünü göstermesi bakımından da sevindirici bir gelişmenin kapısı aralanmış oldu.
Açıklanan paket genel hatları ile tatmin edici ve beklentileri karşılar nitelikte olsa da, sürekli ertelenip geç açıklanmasından ötürü beklenti çıtasının yükseğe çıkmasının sonucu olarak oluşan yüksek beklentileri belki tam olarak karşılamadığı söylenebilir. Bazıları dudak büküp yapılanları küçümseyip önemsiz gösterse de bu, açılan pakette devrim niteliğinde düzenlemelerin olduğu gerçeğini asla değiştirmez.
Bu cümleden olarak; arzulanan evsafta olmasa da, şimdilik özel okullarda ana dilden eğitim imkânının sağlanması, hiç kimsenin hayal dahi edemediği çok ileri bir düzenleme olup, bu madde tek başına paketin bel kemiğini oluşturmaktadır. Yine bununla bağlantılı olarak w,x,q harflerinin kullanımı üzerindeki yasağın kalkması da toplumda rahatlamaya yol açacak gelişme yönünde atılan bir adımdır. Ayrıca önemsiz gibi gözükse de, toplumdaki etnik gruplar arasındaki ayrımcılığı körükleyen, faşist Musollini İtalya’sından iktibas edilen ve faşizmin bir ritüeli olarak uygulana gelen ‘andımızın’ okullardan kaldırılmasının da çok büyük sembolik değeri olduğu tartışmasızdır.
Bir başka husus; 12 Eylül’ün ürünü olup yıllarca şikâyet konusu olan %10 barajlı seçim sistemi ile ilgili olarak getirilen alternatifli çözüm önerisi ve hazine yardımı için barajın %3’e çekilmesi konuları da temsilde adaletin sağlanması ve milli iradenin yönetime yansıması açısından hayati değeri olan açılımlardır.
Öte yandan, yerleşim yeri isimlerinin iadesi, ayrımcılıkla mücadele konusunda getirilen yenilikler, istisnası olmakla birlikte kamu kurum ve kuruluşlarında baş örtüsü serbestisinin getirilmesi, kamu görevlileri için siyaset yasağının kaldırılması, Süryani Ortodoks Cemaatinin tarihi mabedi Mor Gabriel Manastırının el konulan gayrı menkullerinin sahiplerine iadesi vb. düzenlemelerin hepsi demokrasimizin önündeki barikatların kaldırılması, halkın birlik beraberliğinin sağlanması ve devlete olan güveninin pekişmesi bakımından atılan tarihi adımlardır.
Paketin yeterli olmadığı halkın tüm beklentilerini karşılamadığı belki söylenebilir; -Ölümsüzlük iksiri beklentisi içinde olanların, ne yapılırsa yapılsın, tatmin olmaları zaten mümkün değildir- fakat hiç kimse dudak büküp atılan adımları küçümseme ve ‘dağ fare doğurdu’ diyerek yapılanları önemsiz gösterme hakkına sahip değildir.
Nevşehir Üniversitesi’nin adının Hacı Bektaşi Veli Üniversitesi olarak değiştirilmesine rağmen, alevi vatandaşlarla ilgili tatmin edici düzenlemelerin olmaması ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın İçişleri Bakanlığı’na bağlanması hususunda bir düzenlemeye gidilmemesi büyük eksik olarak görünüyor ve bu durum paketi yaralıyor. Bununla birlikte Başbakan’ın yaptığı konuşmada, bu paketin ne ilk ne de son olmayıp bu tür çalışmaların devam edeceğini belirtmesi ve hükümetin ilgili bakanının da her iki konuda ileride daha kapsamlı düzenlemelerin yapılacağı konusunda görüş belirtmesi, önümüzdeki günlerde bu konularla ilgili de yeni paketlerin açılacağının işareti olarak algılanabilir.
Açıklanan demokratikleşme paketi içte ve dışta iyimser bir havanın esmesine yol açıp tüm dünya başkentlerinde olumlu yankı bulurken, bizim müzmin muhalefet partileri ve her şeye peşin karşı çıkmayı adeta meslek edinen “istemezük”çü çevreler yine bildik koroyu çalıp felaket telalığı yapmaya ve paket üzerinden korku senaryoları üretmeye başladırlar bile. Zaten bunlardan farklı bir tutum beklemek abesle iştigaldır, iyimserliğin sınırlarının zorlanmasıdır. Bunların derdi üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir. Yani memleket ve millet yararına yapılan iş ve hizmetler bu malum çevrelerin umurunda bile değildir. Onlar için varsa yoksa, AK Parti’nin yıpranması ve zarar görmesidir. Hedef bu olunca, bunlardan yapıcı muhalefet beklemenin beyhude bir çaba olduğu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Yapılan her hayırlı işe peşinen karşı çıkan, herhangi bir plan ve projesi olmayan bu müzmin muhalefet partilerini milletimiz hiçbir zaman ciddiye almadı ve iktidar alternatifi olarak bunlara onay vermedi. Tilkinin ‘yetişemediği üzüme koruk’ demesi misali bu muhalefet partileri de, kendilerinin başaramayıp başkasının yaptığı icraatlara bir kulp bulup hep karşı çıkmaktan başka yaptıkları bir iş yok. Hazımsızlık hastalığına tutulan bizdeki bu muhalefet partilerine (partilerin yönetim kurullarında görev alan politikacılar) Allah akıl fikir versin!
Eksiği gediği olmakla birlikte, şimdilik tüm beklentileri karşılamasa da açıklanan demokratikleşme paketi devrim niteliğinde düzenlemeler içermektedir. Bu düzenlemelerin hayata geçirilmesi durumunda demokrasimizin standardı yükselecek, devlet millet kaynaşması yolunda önemli bir eşik aşılacak ve vatandaşlar arasındaki güven bunalımı ortadan kalkıp gerginlik ortamı yerini yumuşamaya terk edecektir. Tüm bu gelişmelerin ülkemizin geleceği açısından taşıdığı önem ise izahtan varestedir.
Atılan bu cesur adımlardan dolayı hükümeti tebrik ediyor, İhtiyaç duyulan alanlarda yeni paketlerin açılmasını temenni ediyorum.
DEMOKRATİKLEŞME HAMLESİ
