Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Köşe Yazıları

Köşe YazılarıZiya AKTAŞMANİPÜLASYON [ Arama ]

MANİPÜLASYON
Başlık MANİPÜLASYON
Tarih 07.06.2013
Gönderen Editör

MANİPÜLASYON

İstanbul Taksim Gezi Parkı’nda yapılmak istenen inşaat ve betonlaşmaya tepki şeklinde başlayan protesto gösterileri amaç ve mahiyet değiştirerek, geniş bir alana yayılıp, yurdun değişik illerinde yer yer devam etmektedir. Aslında olaylar göstere göstere geldi. Başta önlem alınsaydı ve iyi bir öngörü yapılabilseydi, son bir haftada yaşanan acı hadiselerin hiç biri yaşanmayabilirdi.

                Kısaca olayın özeti şu: Topçu Kışlası’nın inşası baştan tartışılıyor. Ne yazık ki oraya ne yapılacağı tam olarak bilinmiyor. Gezi Parkı’ndaki ağaçların sökülmesi meseleyi daha karmaşık hale getirdi. 27 Mayıs günü gece 22:00’den sonra başlayan yıkım, bir tepkinin ilk kıvılcımıydı ama gelişme fark edilmedi. Yeni Taksim planı da tam bilinmeyince dozerlerle yapılan müdahale pek çok insanı derinden üzdü. 28 Mayıs’ta toplanan kalabalığın artması bir provokasyon endişesi doğurmalıydı; o da olmadı. 29 Mayıs sabahın 05:00’nde polis çadırda nöbet tutanlara müdahale etti, iş makineleri tartışmaya sebep olan duvarın bir bölümünü yıktı. Nöbet çadırları ateşe verildi. 30 Mayıs sabahı yine saat 05:00’te polis müdahaleleri yapıldı. İş Makineleri duvarın kalan kısmını yıktı. Çadırlar sivil kıyafetli ve telsizli kişiler tarafından ateşe verildi. Eylemciler azalmadı, daha da çoğaldı, öfke dinmedi patlama noktasına geldi. Polis bir daha devreye girdi. Biber gazı, tazyikli su, plastik mermi… Ve sonuç; korkunç bir manzara!

                Masum bir istekle ve demokratik bir hakkın kullanımı şeklinde başlayan Taksim Gezi Parkı kaynaklı olaylar, işin içine marjinal grupların karışması ile tamamen amacından sapmış, adeta bir huruç hareketine dönüşmüştür.  Önceleri yeşili koruma ve çevreye sahip çıkma duyarlılığı ile başlayan olaylar, çıkış amacının tersi bir istikamete girerek, önüne çıkan her şeyi kırıp dökmek ve yakıp yıkmak biçiminde adeta Moğolların çapulcu ordularının yaptıklarını andırırcasına anarşist bir mahiyet kazanmıştır.

                Demokratik bir hak arayışı için meşru protesto gösterileri şeklinde başlayan bu toplumsal hareketler, aşırı uçların ve marjinal grupların kalabalığın içine sızıp halkın meşru tepkisini kendi kirli emelleri doğrultusunda kullanmaları, gösterilere iyi niyetle katılanları açığa düşürmüş oldu. Bu insanlar istemedikleri bir pozisyona savrulup, manipüle edilmek suretiyle tamamen marjinal grupların amacına hizmet eder bir konuma düşmüş oldular. Bu, hiçbir kural ve nizam tanımayan grupların adeta Ye-cüc ve Me-cüc misali her tarafı yakıp yıkmalarından sonra gerçek amacın yeşili ve doğayı korumak olmadığı kısa süre içinde anlaşılmış oldu.

                İşin bu noktaya gelmesine biraz da yönetimin olayla ilgili takındığı tutum sebep olmuştur.  Hükümetin başta işi ciddiye almaması ve belediye yetkililerinin Gezi Parkı’nda ne olup bittiği konusunda, insanların kafasındaki soru işaretlerini giderecek net bir açıklama yapmamaları insanlarda hayal kırıklığı meydana getirip, öfke patlamasına sebep olmuştur. Hükümet en azından Taksim Gezi Parkı’nda nelerin olup bittiği konusunda, amacı gerçekten çevre ve doğayı korumak olan çevreleri aydınlatıp, ikna edebilirdi. İlle de halk istemiyorsa, projeden bile vazgeçilebilirdi. Çünkü demokrasilerde esas olan halkın iradesidir. Ne yazı ki bunların hiç biri yapılmayıp, işin bu noktaya gelmesine adeta çanak tutuldu. Böylece muhalefetin çabaları ile hiçbir zaman bir araya gelmeleri mümkün olmayan çevreler Hükümetin yanlış tutumu yüzünden aynı amaç etrafında birleşip kenetlenmiş oldular.

                Esasen her fırsatı kendi amaçları istikametinde kullanmaya hazır bir AK Parti karşıtı çevre, hatta Din’e ve maneviyata karşı olan bir kesim sürekli olarak pusuda beklemekte ve bunlar her fırsatı kendi amaçları doğrultusunda kullanmakta bir an olsun geri durmamaktadırlar. Bu kesimler sırtını Ergenekon Terör Örgütüne dayamış, bunların Meclisteki temsilini de CHP layıkıyla yapmaya çalışmaktadır.

                Hükümetin bu olaydaki öngörüsüzlüğü yüzünden bu çevrelerin eline arayıp da bulamadıkları bir fırsat geçmiş oldu. Bunların asıl amacı; Arap Baharı diye adlandırılan, bir kısım Orta Doğu Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan iç kargaşa ve çatışmaların aynısının Türkiye’de de tekrarlanması ve ülkenin yönetilemez hale gelmesi sağlanarak, bu yolla demokrasinin geçersizliğinin ispatlanmasıdır. Özellikle AK Parti’nin İstanbul’da seçimi kaybetmesi bunların en büyük arzusudur. Bu kesimlerin öngörüsüne göre, bir defa sur da gedik açıldı mı arkası gelecek ve İstanbul’u kaybeden AK Parti Türkiye’yi yönetmekte zaafa düşecek ve zorlanacaktır. Hele mahalli seçimlerden hemen sonra yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bu zihniyet büyük bir moral üstünlükle girme fırsatını yakalayacaktır. Malum zihniyetin temsilcileri, bu şekilde, en azından Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasının önüne geçebileceklerini hesaplamaktadırlar.

                Umarım AK Parti yaşananlardan gerekli dersleri çıkarmış ve atılması gereken adımların hesabını yapmıştır.  Bu protesto gösterilerini şimdilik sadece ince bir uyarı olarak kabul etmek gerekir. Gerekli dersler çıkarılır ve atılması gereken adımlar atılırsa, yanlışların telafi edilmesi için henüz geç değildir. Bu yapılmayıp, ‘dediğim dedik’ inadında ısrar edilmesi halinde ise olacakların milletimiz ve memleketimiz için hayırlı sonuçlar doğurmayacağını bilmek için kâhin olmak gerekmiyor.

                Aklıselimin hâkim olması dileği ile…

Oyu Puanı: 17 - Ortalama: 4.77

Yorum Gönder Değerlendir
Yorumlar

Bilgiler
Burda 1175 Yazı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: ESKİ SAMSAT’I ÖZLÜYORUM
Enfazla Değerlendirilen: FAHREDDİN AKTAŞ HAKK’A YÜRÜDÜ

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 3 (0 Kayıtlı Üye 3 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler:


 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri