TERÖRDEN NEMALANMAK-2

Esasen barış süreci ile yapılmak istenen, Cumhuriyet tarihi boyunca takip edilen, halkın bir kesimini asimile etmeye yönelik yanlış politikaların terk edilerek, her etnik gruptan insanın ülkenin eşit ve özgür vatandaşı olmasını sağlayacak kardeşlik hukukunun tesis edilmesinden başka bir şey değildir. Gel gör ki bu husus, kandan beslenen ve varlık nedeni teröre bağlı olan şer şebekesini hiç mi hiç ilgilendirmemektedir. Onlar için önemli olan tek şey yaşamalarına imkân sağlayan bu kirli düzenin devam etmesidir.

Derin odakların amacı; beslendikleri bataklığın varlığını sürdürmesini sağlamaya çalışmaksa, siyasi partilerin de; halkın refahı ve mutluluğu için plan- proje geliştirmek, bu doğrultunda siyaset üretmektir. Bunu yapamayan, yani geleceğe dair herhangi bir plan-projesi olmayan partiler, iktidarın her yaptığına karşı çıkarak, her şeye muhalefet ederek ayakta kalmanın telaşına düşerler. Taşıma suyla değirmenin dönmemesi gibi, halkın yararına siyaset üretemeyip, sadece karalama kampanyası ile yol almaya çalışan partilerin de ayakta kalmaları ve geleceğe yürümeleri asla mümkün değildir.

İşte muhalefet partilerimizden CHP ve MHP; siyaset üretemeyip, geleceğe dair plan-projeleri olmadıklarından, memleket yararına yapılan her olumlu işte olduğu gibi, terörün bitirilmesini amaçlayan çözüm sürecine karşı da tavır almakta bir an olsun gecikmediler. Her iki parti de istismar siyasetinden beslendiğinden, kendi varlık nedenini ortadan kaldıracak, hayat buldukları zemini yok edecek böyle bir girişime, ülke yararının gereği bile olsa, -ki öyledir- doğal olarak karşı çıkacaklardır. Şahsi menfaat ve parti çıkarı halkın yararının önüne geçmişse, başka ne beklenir ki? MHP bütün silahları ile sürece açıktan cephe alırken, CHP biraz daha utangaç bir tavır takınarak bir yandan çözüm yanlısı gibi görünmeye çalışırken öte yandan sürecin başarısızlığı için içten içe dua etmektedir.

Müşahede edildiği gibi sürecin başladığı üç-dört aydan bu yana memleket sathında ciddi bir terör vakası meydana gelmemiş, ülke huzur ve sükun ortamına kavuşmuştur. Bundan daha iyi ne olabilir ki? Bu gelişmeden kim niye rahatsızlık duyar? Anlamak mümkün değil. Yıllarca özlemi duyulan böyle bir tablo değil miydi? Oysa muhalefet partileri de daha önce, “Terörün bitirilmesi için gerekirse terör örgütü ile görüşmeler yapılabilir” görüşünü savunurlarken, ne olduysa, tam da iş ciddiyete binip süreç çözüm yönünde ilerleme kaydetmeye başladığı bir sırada, birden çark edip karşı safa geçmeye başladılar.

Konunun yüksek riskler barındırmasına ve bu hususta geniş bir cephenin muhalefetine rağmen hükümetin kararlılığı ve kesin bir irade ile meselenin arkasında durması sayesinde süreç öngörüldüğü istikamette ilerleyişini sürdürmektedir. Muhalefet partileri ve şer cephesinde konumlanan diğer aktörler üzülse de, Allah’ın izniyle bu iş olumlu sonuçlanacak ve ülkemizde özlemi duyulan barış ortamı sağlanacaktır. Hükümeti bu kararlı ve cesur duruşundan dolayı tebrik ederken, sürece katkı yapan tüm kişi, kurum ve kuruluşları da minnet ve şükranla anıyor, ülkemizde halkların eşitliği ve özgürlüğü temeli üzerinde inşa edilecek barışın egemen olmasını canı gönülden diliyorum.