Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Köşe Yazıları

Köşe YazılarıZiya AKTAŞDERİN KOMPLO [ Arama ]

DERİN KOMPLO
Başlık DERİN KOMPLO
Tarih 05.03.2012
Gönderen Editör

DERİN KOMPLO

  

            Terörün bitirilmesi için yürütülen çalışmaların sabote edileceği ve sürecin akamete uğratılmaya çalışılacağı zaten baştan belliydi; fakat bunun bu kadar hoyratça ve pervasızca yapılacağı doğrusu tahmin edilmiyordu.

 

            Geçen gün bir gazetede, Abdullah Öcalan’la BDP heyeti arasında geçtiği iddia edilen görüşme zabıtlarının yayınlanması ortalığa bomba gibi düştü. Zabıtlara göre, Abdullah Öcalan zehir zemberek açıklamalarda bulunmuş, demediğini bırakmamıştır.

 

            BDP’lilerle konuşurken,”AKP’yi 10 yıldır ayakta tutan benim, biz AKP’yi çıkartan gücüz,” iddiasında bulunan Öcalan, süreç başarılı olmazsa halk savaşı yaşanacağı tehdidinde bulunuyor. Çözüm sürecine destek veren kesimleri de hedef alan Öcalan, hükümetle pazarlık yapmak istediğini dolaylı bir dille anlatıyor. Bu çerçevede Başbakan Tayyip Erdoğan’ın başkanlığını destekleyeceklerini belirtiyor. Öcalan, Sırrı Süreyya Önder’in,” Sizin konumunuz ne olacak?” sorusuna şu cevabı veriyor; “ Ne ev hapsi ne de af… Bunlara gerek kalmayacak. Herkes, hepimiz özgür olacağız. Başarılı olursam, ne KCK tutuklusu kalır ne de başkası. Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak. Ölen ölecek, ben karışmıyorum. Yalnız herkes bilmeli ki, ne eskisi gibi yaşayacağız ne de eskisi gibi savaşacağız. Kendime güveniyorum. Şunu iyi bilin ki devlet de benden vazgeçemeyecek.” Hızını alamayan Öcalan, halkın kaynaşması ve bir arada yaşaması için çimento vazifesi gören Üstat Bediüzzaman Said Nursi ve Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendiye bile dil uzatacak kadar işi zıvanadan çıkarmıştır.

 

            Henüz işin başında olduğumuz bir sırada bu tür provokatif girişimlerin vuku bulması, gidişatın seyri hakkında az çok fikir vermektedir. İşin hiç de kolay olmadığı, çıkılacak yolun sarp ve engellerle dolu olduğu anlaşılmaktadır. Düzlüğe çıkmak ve selamete kavuşmak için tüm bu engellerin aşılması ve yolun barikatlardan temizlenmesinden başka çare görünmemektedir.  Bunun için de, tahriklere kapılmadan, sabır ve kararlılıkla yürümek gerekiyor.

 

            Tıpkı Balyoz ve Ergenekon davalarında olduğu gibi ‘iyi saatte olsunlar’ yine rol kapıyorlar. Bilgi kirliliği, başka yerlere saptırma, kafa karıştırma, sulandırma, bulandırma adına yine yalanlar, dolanlar, hedef saptırmalar gırla gidiyor. İmralı’da hiç konuşulmayanlar, sanki konuşulmuş gibi yazılıp, anlatılıyor. Eğer bunlar kendine istihbaratçı süsü verenlerin numarası değil de, MİT’ten sızıyorsa, hükümettin bunları engellememesi halinde daha önce Habur skandalının tekrar yaşanması kaçınılmaz olacaktır.

 

            Öcalan’ın dışarıya vermeye çalıştığı görüntü ile zabıtlarda geçen konuşmanın satır aralarından yansıyan portre birbiriyle tamamen çelişmektedir. Önceki görüntü çözüme inanan ve bu konuda her türlü fedakârlığı yapmaya hazır bir portre, ikincisi ise kendini dünyanın merkezine koyan megaloman bir tip. Gerçek şahsiyet hangisi? Belli değil.

 

            Bu şekil kaprisli ve çift görüntü sergileyen kişilerle bir konu üzerinde mutabakat sağlayıp mesafe almanın zorluğunu izah etmeye bile gerek yok. Belki de örgüt içindeki şahin kanadın aşırı istek ve yüksek beklentileri Öcalan’ı böyle sivri bir dil kullanmaya sevk etmiştir. Kim bilir. Ne olursa olsun, artık dönüşü olmayan bir yola girilmiş ve bu yolda, tüm engelleme çabalarına rağmen, mesafe alınmaya devam edilecektir. Kamuoyunun aşırı istek ve inancı, hükümetin her türlü riski göze alacak kadar kararlı duruşu bu konuda yol almayı kolaylaştıran en önemli etkenlerdir.         

 

            Tutanakların dışarıya sızmasıyla, başta muhalefet partileri olmak üzere stratejilerini çözümsüzlük üzerine bina eden çevrelere gün doğmuş oldu. Bunların ağızları kulaklarında ve bıyık altından kıs kıs gülmektedirler. Çünkü sürecin çözümsüzlükle sonuçlanması bu çevrelerin eline arayıp da bulamadıkları bir fırsat vermiş olacak. Bir yanda nemalandıkları ve hayat buldukları bataklık varlığını devam ettirirken, öte yanda korkulu rüyaları haline gelen AK Parti’ye iyi bir şamar indirilecektir.

 

            Ergenekon ve Balyoz benzeri derin yapıların zil takıp oynamalarını anlamak kolay da; çünkü mevcut hükümet bunların hayat damarlarını kuruttu ve onlara yaşam alanı bırakmadı. Elbette onlar açısından; nefes almak ve yeniden hayat bulmak için, bunu yapanlardan kurtulmak dışında bir yol görünmemektedir. Asıl anlamakta zorlandığımız, muhalefet partilerinin aynı telden çalmaları ve şerde birleşmeleri. Adeta bunlar yangına körükle gitmekte, AK Parti’den kurtulmak pahasına memleketi ateşe atmaya hazır bir vaziyette beklemektedirler.

 

            Sürecin çözümle sonuçlanması AK Parti’ye prim yapsa da, asıl bu işten millet kazançlı çıkacaktır. Otuz yıldır süren bu anlamsız kavganın son bulması ve kanın durması ile anaların akan gözyaşları dinecek, memleket derin bir sükûna kavuşacak ve silahlanmaya giden milli kaynaklar milletin refahı, Türkiye’nin ve bölgenin kalkınması için harcanacaktır.

 

            Tüm bu nedenlerle girilen bu yolda dönüşün olmadığını herkesin bilmesi gerekir. Bu süreçte çözümün önüne engel çıkaranları ve süreci sabote etme girişiminde bulunanları bu millet asla af etmeyecek ve akan her damla kan bunların ellerine, yüzlerine bulaşacaktır. Bundan hareketle herkesin tutumunu yeniden gözden geçirmesinde, hem kendileri hem de memleket için sayılamayacak faydalar vardır.

 

            Aklıselimin hâkim olması ve sürecin çözümle sonuçlanması dileği ile…

Oyu Puanı: 14 - Ortalama: 4.14

Yorum Gönder Değerlendir
Yorumlar

Bilgiler
Burda 1175 Yazı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: ESKİ SAMSAT’I ÖZLÜYORUM
Enfazla Değerlendirilen: FAHREDDİN AKTAŞ HAKK’A YÜRÜDÜ

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 2 (0 Kayıtlı Üye 2 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler:


 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri