Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Köşe Yazıları

Köşe YazılarıMustafa IŞILDAKZALİM YAZI! [ Arama ]

ZALİM YAZI!
Başlık ZALİM YAZI!
Tarih 19.10.2012
Gönderen Editör

ZALİM YAZI!

Türk demokrasi tarihine “postmodern darbe” olarak geçen 28 Şubat’ın 15’nci yıldönümü vesilesiyle 29 Şubat 2012 tarihli yerel gazetelerde yer verilen mağduriyetleri okurken Ebubekir Aytekin’le ilgili bölüm dikkatimi çekmişti.

         

Aytekin o yıllarda Adıyaman İl Milli Eğitim Müdürlüğünde müfettiş iken 17 Ağustos 1997 tarihli bir yerel gazetede yayınlanan köşe yazısı nedeniyle eski deyimle “tenzili rütbe” ile öğretmen olarak Zonguldak’a sürgün edilir…

Bir dostumdan temin ettiğim, söz konusu  “ZULMÜN YENİ ADI ÇİFTE STANDART” başlıklı yazıyı aşağıda birlikte okuyalım:

“Zulmün modern adı çifte standarttır. Kanun ve kuralların güçlüler lehine, maz­lumlar aleyhine işletilmesinin adıdır. An­cak tarih boyunca yıkılan bütün hanedanlar, devletler ve imparatorluklar, kendi halkına zulmet­meye başlayıp çifte standart uygulayınca yok olup gitmişlerdir. Meşhur bir söz vardır: "Küfür devam eder, ama zulüm devam etmez." Çünkü Allah zulme razı olmaz...

Asr-ı Saadette Kureyşli bir kadın hırsızlıktan suçlu bulunmuştu. Bazıları Kureyş’in şerefini korumak için kadını cezadan kurtarmak istediler. Usame b.Zeyd'i aracı yapıp Resulullah'tan (SAS) kadını affetmesini rica ettiler. Resulullah (SAV) hiddetlenerek: "İsrailoğulları işte bu yüzden helak olmuştur. Onlar kanunları fakirlere uygular, zenginleri affederlerdi" buyurmuştur.

İnsanlık tarihinde küfür hep var olmuş ve imanla olan mücadelesini çeşitli şekillerde devam ettirmiştir. Ama zulüm hiçbir zaman payi­dar kalmamıştır. Zulme başvuran kâfirler, helak olup gitmişlerdir. Bugünkü zalimlerin de helak olması mukadderdir ve adeta görülmektedir.

Çünkü çifte standart o kadar bariz ve açıktır ki günümüzün modern zalimleri ve zulmün temsilcileri insanın lehine olan bütün değerleri kendileri için birer hak, başkaları için lüks görmektedirler. İnsan hakları, konuşma ve yazma özgürlüğü, demokratik hakların kul­lanılması, istediği okulda okuyabilme, istediği gibi giyinme, eğlenme, gezme, beğenmediği uygulamaları protesto etme kendileri için icat edilmiş vazgeçilmez birer hak iken, inancını yaşamak isteyen, inancı doğrultusunda giyin­mek isteyen, çocuğunu istediği okula gönder­mek isteyen büyük halk çoğunluğu için bu de­ğerler geçersiz addedilmekte ve bu çoğunluk küçümsenerek hakarete varan ifadeler kullanılmaktadır.

Devlet erkânının bulunduğu bir törende Kur'an-ı Kerim'i gösterip "buna uyun" diyen bir kişiyi meczup ilan eden ve mahkemelerde süründürerek çeşitli cezalara çarptıran bu zih­niyet, kim olduğu ve hangi niyeti taşıdığı belli olmayan kefere bir kadının büyük halk yığınla­rını tahrik etmek için ve inanan kesim üzerine malûm çevreleri kışkırtmak için elindeki resmi göstermesi çok büyük bir kahramanlık olarak lanse edilmektedir.

Aynı zihniyet her defasında Müslüman’ı hor ve hakir görmekte, Müslümanlara yobaz, Müslümanlığa da irtica derken adeta alay eder­cesine, "Namaz kıldınız da engel olan mı var? İşte cami açık değil mi, istediğiniz kadar namaz kılın, orucunuza engel mi var?" gibi sözler­le adeta milleti aldatmaya çalışmaktadır.

Esasen bunların tahammül edemedikleri şey, İslami kimliktir. İslami kimliği olan bir kişi bunlara göre siyaset yapamaz, devlet kademe­sinde herhangi bir görev alamaz, memleket yö­netiminde söz sahibi olamaz, askeri okullara gi­remez, parlamenter olamaz, hakkını arayamaz, fikrini söyleyip yazamaz. Ancak isterse namazı­nı kılar, orucunu tutar,  bir köşeye oturur du­rur. Eğer böyle yapmazsa dini siyasete karıştır­mış olur ve laiklik ilkesini, Atatürk ilke ve inkılâplarını çiğnemiş olur. Türkiye'yi karanlığa götürmüş olur. Türkiye'nin kalkınmasına ve ilerlemesine engel olmuş olur!

İmam-Hatip liseleri üzerinde bugünlerde oynanan oyunlar da aynı anlayışın tezahüründen başka bir şey değildir. Bu okullarda Kur'an-ı Kerim, Arapça, fıkıh, akait gibi dersler verildiği ve bu öğrenciler dinini, milletini, memleketini se­ven birer insan olarak yetiştikleri için buna ta­hammül edilememekte ve bu yüzden kapatılmaya çalışılmaktadır. Zaten bunu kendileri de itiraf etmektedir. Böylece de herkesin kendileri gibi yaşamalarını, kendileri gibi inanmalarını, ken­dileri gibi giyinmelerini ve kendileri gibi düşünmelerini istemektedirler. Bu yüzden tek tip insan yetiştireceğiz demektedirler. Ama her de­virde olduğu gibi bu devirde de zulüm zalimin aleyhine netice verecektir. Milletimizin sağduyu­su hep bu şekilde tezahür etmiş ve halk sandıkta zul­mü boğmak için elinden geleni yapmıştır.

Bu nedenle diyorum ki zalimler için yaşasın sandık… Ve zulmün yeni adı çifte standart…”

 

Ebubekir Hoca’mıza ait zulümden bahseden  “zalim yazı” burada bitiyor…

Artık 28 Şubat’ların bittiği gibi…

 

Şimdi önümüzde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı var; dileyenin başı açık veya kapalı katılabileceği, “cumhur”u frak ve smokinler içinde boğmayan, Çigan Müziği ve Macar dansı yerine Mehter Marşı, Aşık Mahzuni Şerif, Ozan Arif, Neşet Ertaş gibi ulusal değerlerimizin parçaları eşliğinde “özgür” resepsiyonların devam edeceğini umduğumuz 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve öncesindeki Kurban Bayramımız şimdiden kutlu olsun…   

 

Mustafa Işıldak www.mustafaisildak.com.tr

0532–422 95 28 m.isildak02@gmail.com

Oyu Puanı: 7 - Ortalama: 1.57

Yorum Gönder Değerlendir
Yorumlar

Bilgiler
Burda 1175 Yazı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: ESKİ SAMSAT’I ÖZLÜYORUM
Enfazla Değerlendirilen: FAHREDDİN AKTAŞ HAKK’A YÜRÜDÜ

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 2 (0 Kayıtlı Üye 2 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler:


 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri