Yazın sıcaklarının tamamen yok olmasından sonra, tam güzel havaları yaşamanın hayalini kurmuştum derken soğuk günler ansızın geldi.
Ne olupbitti anlayamadan, sonbaharın doyumsuz renklerinin tadına varamadan, her halde kışı erken yaşayacağım korkusu sardı beni.
Sonbaharın geride bıraktığı yazın sıcak ve kavurucu havası, soğuk rüzgârların esmesi, insanın iliklerinde hissettiriyor çetin ve o kadarda soğuk geçecek bir kışın habercisidir.
Ama olsun her mevsimin ayrı bir güzelliği vardır.
Kışın güzelliği başka, her tarafı bembeyaz bir gelinlikle kaplar, doğaya ve bütün canlılara beyaz örtü hâkimiyetini kanıtlar.
Her tarafı beyaz örtüyle kaplar ve kıyılmaz bir şekilde insanları sessizce uykusundan uyandırır, ben geldim diyerek…
Neyse kışa nereden girdim anlamadım ki?
Sonbahar gönlümde hep yeri başka olur.
Sonbaharda bütün ürünlerin hâsılatı toplanır, güzel bir şekilde kışa kaldırılmak üzere, bozulmayacak bir yerde muhafaza edilir.
O heyecanı görmek lazım?
Çocukluğumuzda sonbahar hazırlığı ne kadar güzeldi anlatamam.
Aklıma geldikçe sonbahar mazileri, nerede diyorum o eski günler.
Hele, hele sonbaharda yağan yağmur, insana doyumsuzca toprak kokusunu tattırır.
Bütün ruhun derinliklerinde hissettirecek bir güzellikte toprak koku yayar.
Sahi siz hiç toprak kokusu, hangi güzelliktedir yaşadınız mı?
Bilmem, ama sonbaharı bir çifti olarak ve ya bir çoban olarak yaylalarda bir koyun sürüsü başında geçirmeyi arzu eylerdim.
İçimde sonbahar mevsimi gibi yorgun ve ayrılık korkusu esiyor.