Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Köşe Yazıları

Köşe YazılarıGökhan BAYRAMÜRTLERİN TEMSİLCİSİ KİMDİR? [ Arama ]

ÜRTLERİN TEMSİLCİSİ KİMDİR?
Başlık ÜRTLERİN TEMSİLCİSİ KİMDİR?
Tarih 26.03.2012
Gönderen Editör

 

 

KÜRTLERİN TEMSİLCİSİ KİMDİR?

 

“Ak Parti Lideri-Başbakan Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ”Biz-Kürt Açılımı-için bundan böyle -Kürtlerin Temsilcilerini-muhatap alacağız!” dedi.( Gazeteler)

Sayın Başbakanın bu tespitine göre, geçmişten-bugüne kadar yapılmış olup da akim kalmış bütün görüşmelerde ”Kürtlerin temsilcilerinin- muhatap alınmamış- olduğu” anlaşılır..

O halde şimdiye kadar kendileriyle görüşülmüş olanlar kimlerdi? Kimleri ve ne adına temsil ediyorlardı ki -çözümsüzlüğe rağmen-görüşülerek- boş yere de zaman harcanmış oldu?

Zamandan(Vakit) söz açılmışken şunu da anımsatmak gerekir;

Bizim “Vakit nakittir!” sözümüze Almanlar da, aynı anlamda “Zeit ist geld!”derler.

 

Yani Biz ve Almanlar da “harcanan zamanın,emek ve alın terinin karşılığında parasal bir değer ve kazanımın demek olduğunu biliriz!“  Lakin-Onlar bunun gerçekten farkında olarak, zamanı değerlendirip paraya çevirirken,Bizler de nedense onu hep lakayt ve kısır bir aylaklıkla atıl ve akim bırakarak boşa geçirmeyi yeğlemişiz..

Ben bizdeki bu kısır döngünün hem “Kürt” ve hem de adı konmakla beraber,henüz hayata geçirilememiş olan diğer “etnik ve inançsal“açılımlar için de tezahür ettirildiğini düşünür ve her seferinde de beyhude yere geçirileceğine inandığım zamana üzülürüm..

Aslında bunun böyle olabileceği de baştan belliydi!

Öyle ya;

Eğer,Benim gibi sade bir insan bunu biliyorsa;yetkin/yöneticilerle ilgililerin de bilememesi ve lakayt kalarak-onunla ilgili seçeneksel çözümler- üretememesi biraz tuhaf değil mi?

 Zira;

Bizim gibi-çok değişik ve karmaşık inançsal ve etnik bir yapıya sahip ve üstelik buna kavimsel ya da inançsal aidiyetiyle bağlı bütün insanlarını da tek ve ortak bir (Türk ve Türklük) şuur ve kimlikle nitelendirip-yurttaş kılarak-onu, bölünemez/parçalanamaz (rijit/Üniter) bir devlet sisteminin şemsiyesi altında toplamış bir ülkede; toplum katmanlarını(halklarını),onun-ortak paydası olan-millet iradesinden başka-hangi bir unsur ya da katmanlar temsil edebilirdi ki? 

O halde;

Etnik ve dinsel aidiyeti ne ve nasıl olursa olsun-devletine-yurttaşlık bağıyla bağlı ve bağımlı olarak- yaşamış ve yaşayan  “Türk,Kürt,Laz,Çerkez,Arap,Rum,Ermeni,Boşnak vb. gibi) bütün yurttaşların tek temsilcisi (MİLLET) ve onun da temsil edileceği yegane mekan (TBMM) yani Türkiye Büyük Millet Meclisi değil midir ki-Kürtler için ha bire muhatap/temsilci -aranıyor? 

Öyle ise: 

Türkiye Cumhuriyeti Devletinde (yurttaşlık bağıyla bağlı hiçbir şahsın,zümre ya da halkın) kendilerinin sahip olduğu “dinsel/mezhepsel veya ırksal /kavimsel aidiyetlerini” kullanarak; Dinsel,mezhepsel ve ya ırksal düşüncelerini ayrışma ya da öteleme bağlamında-değerlendirip “Türklerin, Kürtlerin, Lazların, Çerkezlerin, Arapların, Rumların ve Ermenilerin” ile benzer unsurların temsilcisi olduğunu ileri sürmesi asla mümkün değildir!

Sayın Başbakan “Biz bundan sonra-Kürtlerin temsilcilerini- muhatap alcağız!” demekle sanırım ki,Kürtlerin temsilcisi olduğunu beyan ede gelen,ama-tek temsilcisi olabileceğini hiç düşünmediğim BDP’Yİ kastetmemiştir..(Çünkü Kürtler sadece BDP’DE değil,çoğunluklu olarak-TBMM’de temsil edilen Ak parti’de,CHP’de, MHP’de ve Meclis dışındaki diğer siyasi Partilerde de yer almışlardır!) Ve çünkü,BDP ile benzer siyasal yapıları oluşturan iradenin “Kürt halkının talep ve beklentilerinden kaynaklanmadığı ve onunla da örtüşmediği için” daha çok “İMRALI ve KANDİL” militarizminden tezahür ettirildiğini ve iki ateş arasında çaresiz kalan bir kısım Kürt halkının desteğiyle oluştuğunu,hükümetlerin muğlak/müphem ikilemsel tavrından doğan eylemsizliklerinden dolayı da giderek-kabul gördüğünü herkesten iyi bilmek durumundadır.

Evet BDP ve benzeri siyasal yapılar belki “KÜRT HALKININ” talep ve beklentilerinin bir tezahür biçimi olarak-oluşturulmadılar ama,korkarım ki;Gerek bu siyasal yapıları oluşturan militarist gücün,gerek buna karşı duran asker ve güvenlik kuvvetlerinin yapmış ve yapmakta olduğu can alıcı/ eylemsel kıyım,yıkım ve savaş ortamının sivil (Kürt)halkı ve bölgesi üzerinde bırakabileceği derin psikolojik ve toplumsal travmalar,gerek BDP ve onun Sivil uzantılarının Kürt halkının eğitsel, sosyal ve kültürel talep ve beklentileriyle  ilgili yapmış ve yapmakta olduğu kesif ve yaygın propagandası ve gerekse de hükümetlerin, dün olduğu kadar,bugüne gelen süreçte de olan/bitene karşı eylemsizlik ve çözümsüzlükleriyle somut bir proje ortaya koyamamış olması ile-Kürt halkının,istemeyerek de olsa,artık -bir yol ayırımına doğru itilip-sürüklenerek -BDP çizgisine yaklaştı(rıldı)ğını da görmek gerekir.. 

 

 

Ne yazık ki;Düne kadar Kürtlerin bir çokları tarafından “terör örgütü” olarak nitelendirilerek aşağılanan (PKK) ve Uzantıları bugün artık “Kürt halkı ile kültürünün koruyucu teminatı” olarak tanımlanabiliniyor..

Gelinen bu noktada takip edilebilecek iki yol vardır!

-Ya; Yine,80 yıldan beri söylendiği gibi “Tek vatan,tek millet,tek bayrak” sloganıyla harekete geçip-baş kaldıran asileri (Kürtleri) dizginleyip-derdest ederek-hizaya getirir-ülkenin huzur ve güvenini kendi yönteminizle yeniden tesis ederek ve kabul görüp/görmediğine de bakmadan ülkenin dağlarına,taşlarına tekrar ”NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!” patentini kazıyarak-büyük bir zafer kazanmışlığın gururuyla, emin adımlarla yolunuza devam edersiniz!

-Ya da; Kararlı ve cesur adımlar atarak,80 yıldan beri atılan ve fakat sembolik ve hamasi bir söylemden öteye de geçemeyen “tek vatan,tek millet,tek bayrak” sloganının yapaylığını da fark ederek-onu çağdaş,medeni ve evrensel normlarla buluşturup/zenginleştirerek-anlamlı ve milletçe kabul edilir ve sürekli kılmak adına;

1-Kürtlerin gerçek sahibi ve hamisi (değilse de..)olduğunu beyan ede gelen“İmralı ve Kandil” ile “BDP ve Onun Sivil” odak ve uzantılarıyla,                                                              2-Kürtlerin henüz (politize ol(a)mamış) Kanaat Önderleri,Aydınları,Yazar/ Çizerleri,sade halkı, Basın organları,içteki/dıştaki İş Adamları ve Sivil Toplum Örgütlerinin temsilcileriyle,  

3-Ülke’de bu konuya duyarlı ve ilgili Üniversitelerle, Akademisyen ve Bilim Adamlarıyla,Yazar ve Sanatçılarla,Gazeteci ve Aydınlarla,Sivil Toplum Örgütü temsilcileriyle,İş Adamlarıyla ve Sivil halk katmanlarıyla ve  TBMM dışındaki bütün siyasal partilerle de görüşüp-fikirlerini ve seçeneksel çözüm önerilerini alarak-konuyu TBMM’ye taşır ve orada grubu olan ya da olmayan tüm partilerle tartışarak-hazırlanmakta olan yeni “ANAYASA’YA”da taşınmak üzere onu rapor ederek-yol haritanızı çizer ve hedefinize doğru güvenle yürüyebilirsiniz..

SON/SÖZ;

Kürtlerin yegane sahibi ve temsilcisiymiş gibi algılanan Barış ve Demokrasi Partisi(BDP) güç ve yaşamsal varlığını “Kürt halkından” değil,”İmralı ve Kandil Militarizminden” almaktadır,ona bağlı ve bağımlıdır ve  onun güdümündedir. Bu nedenle de; Bu parti(BDP)tek başına hareket edebilerek-karar verebilecek bir konumda değildir ve onu destekleyip/besleyen irade,güç ve kanallar-ikna ya da imha-edilmedikçe de hiçbir projede aktif ve kabul görür ol(a)mayacaktır!

Bu gün ve bu manada;

Türklerin ile diğer unsurların olduğu gibi “Kürtlerin de sahibi ve temsilcisi” şu ya da bu grup değil,sadece (TBMM)Türkiye Büyük Millet Meclisidir..

Dolayısıyla Türklerle diğer unsurlarda olduğu-Kürtler hakkında karar alınabilecek nihai mekan da sadece “TBMM” ile onun seçilip/ temsil gücü oluşmuş özgün ve özgür “MİLLEVEKİLLERİ”  olmak durumunda ve zorundadır..

Çünkü oraya hiç kimse sadece “Türk,Kürt,ya da başka bir ırk ya da inanca sahip olduğu için” değil, Millet tarafından-anayasa’da da anlamını bulduğu gibi “MİLLETİ TEMSİL ETMEK İÇİN” seçilip/gönderiliyor..

O halde;

Milletin sesine kulak verirseniz,görevinizi de ve görevinize anlam veren iş ve eylemlerinizi de kavramış ve onu da ifa etmek üzere yola düşmüş olursunuz!

Zira-demokrasilerde; Milletin (arz,talep ve beklentilerine) cevap vererek-onu anlamlaştırıp, zenginleştiren iş ve işlevlerle bunu cesaretle ifa edebilecek sağlam ve kararlı bir irade,ifade ve ikame  esastır..

Zaten “Yetenek,Liyakat,Cesaret ve Feraset” de sadece bunu gerektirir..

Ben bu insani hasletin-Sayın Başbakan’ın iradesinde- var olabileceğini düşünüyorum..

Sevgilerimle..

Oyu Puanı: 0 - Ortalama:

Yorum Gönder Değerlendir
Yorumlar
Editör
18 Nis 2012
GÖKHAN BAYRAM bir sürü süslü püslü laftan sonra %10 barajı,seçim bürolarının basılması ,bağımsız milletvekili seçilmek için harcın 8000 TL yapılması ve medyanın kara propogandası gibi çağdışı uygulamalara rağmen halkın oylarıyla meclise gitmiş (bir kısım milletvekili seçildiği halde gidemedi=alın size ileri demokrasi çünkü dünyada bir örneği yok) siyasal bir partinin aslında gücünü halktan almadığını ve imha edilmesi gerektiğini söylüyorsunuz
Zannımca bu kadar milletvekili çıkarabilmek için baya bir vatandaştan oy almak lazım yok bu oyları halk vermediyse o zaman seçimlerde hile var demektir .hile yoksa bu kadar insanın oyunu neden yok sayıyorsunuz?
demokrasi,dini özgürlükler,insan hakları,suriye,medya özgürlüğü ve başörtüsüne özgürlük mevzularında ben ve benim gibilere söz hakkı vermeden mangalda kül bırakmayacağınıza sayfa sayfa yazılar yazacağınıza eminim fakat \'kürtlerin temsilcisi kimdir\' yazınızın son bölümlerini vicdanlı ve tarafsızca okuduğunuzda ne kadar faşizan ve despotça bir fikir olduğunu görmenizi isterim
zira bu partiyi sevmemek yada fikirlerine katılmama hakkınıza sonuna kadar saygı duyarım hakeza sizden de başkalarının fikirlerine sevmesenizde yada katılmasanızda saygı duymanızı en azından tahammül etmenizi beklerim
bu demokrasinin gereğidir diye ezbere klişe bir cümle sarfetmeyeceğim
BU İNSAN OLMANIN GEREĞİDİR.
MEHMET YOLDAŞ

Bilgiler
Burda 1175 Yazı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: ESKİ SAMSAT’I ÖZLÜYORUM
Enfazla Değerlendirilen: FAHREDDİN AKTAŞ HAKK’A YÜRÜDÜ

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 4 (0 Kayıtlı Üye 4 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler:


 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri