Belki de hayatımızda en çok bugüne önem vermeliyiz, dünya kadınlar günü üzerinde çok durmak gerekir.
Neden diyeceksiniz?
Hayatımızın vaaz geçilmeyeni ve insanın hayat yoldaşı kadın…
Evimizin kahramanı ve dünyanın bütün yükünü taşıyan yine cefakâr analar ve kadınlar…
Peygamber Efendimiz bile demiş “cennet kadınların ayakları altında”
Kadınlar…
Biz ise neler yapıyoruz bakın, kadınlara işkenceler, şiddet, dayak her türlü haksızlığı vesaire sıralamama gerek yok.
Çünkü neden diyeceksiniz!
Adıyaman’da, nedense Türkiye genelinde her gün yüzlerce kadın şiddete maruz kalıyor.
Aileleri veya kocaları tarafından kadınlara işkenceler yapılıyor.
Nedense Adıyaman’da o kadar sayısı çok olan sivil toplum kuruluşları var ki!
Ama bunların kadınlara yönelik hiçbir çalışması yok.
Çoğu bile faaliyetlerinde kadınlara yer vermiyor, ne kadar vahim bir durum!
STK Yönetimde yok, sosyal bir etkinlikte yerleri yok, yani toplumumuzda kadınlar her zaman arka planda.
İşte böyle bir memlekette yaşıyoruz.
Her şey çok garip;
Dünya kadınlar günü 8 Mart bürokrasiden, esnafa, çaycıya kadar herkes bugünü kutluyor (sözde kutluyorlar) ama söz konusu kadınlar oldu mu toplum ikinci plana atıyor.
Düşünsenize Adıyaman’da kadın sığınma evi yok.
Varsa bile yetersiz hani nerde…
Bu kadınlar şiddete maruz kaldıklarında kim bunları koruyacak? Tabiî ki (güvenlik güçlerimiz) ama onlar bir yere kadar.
Yani kadınların sığınabileceği, sırtlarını daya bileceği, sıcak bir yerde korunabileceği bir kadın sığınma evi bile yok.
Ağlasam mı gülsem mi nasıl dert yanayım.
Eni sonunda ne yapıp aileleri bu kadınlara şiddet uyguluyorlar.
Korumalarda yetersiz kalıyor.
Yani kimseler bu kadınları koruyamıyor.
Hayat çok garip, kadınlar gününü kutluyoruz ama haklarını koruyamıyoruz.