“Aile Polisi” projesinin mimarı ve kitabının yazarı Adana Kemal Serhadlı Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürü Nuri Ateş; son zamanlarda eylemden vazgeçmesi için yapılan ikna çalışmaları esnasında polislerin şehit edilişlerini konu edinen bir e-mail yollamış… Duyarlılığına teşekkür ediyor ve yerimiz nispetinde bazı paragraflarını aşağıda birlikte okuyoruz:
“Son zamanlarda polis teşkilatında bıçak ve silahla şehit düşen müdür ve memurlarımızın sayısı gittikçe artmaktadır.
Biz burada en son iki olayı ve bu olaylarda şehit olan mensuplarımızın ölümlerinin teknoloji ile önlenip önlenemeyeceği üzerinde bir fikir yolculuğu yapacağız.
Birinci olay:
Erzurum’da 3 Ocak 2012 tarihinde tartıştığı eşi ile çocuklarını bıçakla evde rehin alan TEDAŞ'ta güvenlik görevlisi olarak çalışan Selim Karabıyık, ikna için gelen polis memurlarından 31 yaşındaki Suat Orak'ı kalbinden bıçakladı. Polis memuru Orak kaldırıldığı Aziziye Araştırma Hastanesi'nde şehit oldu.
İkinci olay:
22 Şubat 2012 tarihinde Antalya'nın Konyaaltı İlçesi’ndeki bir akaryakıt istasyonunda tabancayla havaya ateş açan 50 yaşındaki Celal Gökçe, kendisini ikna etmeye çalışan İlçe Emniyet Müdürü Uğur Gökcan’ı ateş ederek vurdu. Emniyet Müdürü Gökcan yaşamını yitirdi.
Bunlara benzer olaylar sonucu teşkilat mensuplarımızın şehit edilmeleri önceki yıllarda da olagelmiştir. Aynı şartlar devam ettiği sürece Allah korusun daha çoook arkadaşımızın tabutlarını bayraklarla süsleyip, helikopterlerle memleketlerine göndereceğiz.
Sizlerin dikkatini Taser elektro şok tabancalara çekmek istiyorum. Taser ABD’de 1994 yılından beri kullanılıyor. ABD’nin yanı sıra Fransa, İngiltere, Kanada, İsviçre gibi 44 ülkedeki 12 bin 500 polis, ordu ve istihbarat teşkilatında kullanılmaktadır.
Teknik Özellikleri: Bir atışta saatte 160 km hızla 50 bin volt ve çok düşük amperle tabancanın ucundaki tele bağlı olan iğne hedef şahsa saplanarak geçici felç meydana getiriyor ve 7 metre mesafeye kadar etkin bir şekilde kullanılabiliyor. Vücuda tam saplanmayıp elbiseye gelse de etkisini göstermektedir. Tabancanın tetiğini basılı tuttuğunuzda 5 saniye süreyle hedef şahsın sinir sistemlerini etkisiz hale getiriyor. Bir çeşit geçici felç yapıyor. Amperi düşük olduğundan istenilenden fazla etki yapmamaktadır. Zaten pille çalışan bir tabanca… Hedef şahıs elinde bulunan silah, bıçak gibi maddelerle beraber yere düşüyor. Zaten 7 metre kadar yaklaşıldığı için düştükten sonra onu etkisiz hale getirmek kolay olmaktadır. İlk atış etkisini yitirirse tabancanın tetiğine dokunduğunuzda ikinci defa 5 saniye süreyle elektrik akımı vermektedir. Tabancanın ucunda bir lazer işareti, atışın nereye isabet edeceğini gösteriyor. Ayrıca kaç defa kullanıldığını belirten sayacı da mevcut.”(…)
“Milyonda bir ihtimali hesaba katarak daha kaç müdürün, amirin, memurun ölmesini bekleyeceğiz? Sayın Başbakanımızın dediği gibi Hans’ta olan bizde niye olmasın? Helga’da olan bizde niye olmasın?
(İngiltere’de) Edindiğim tecrübeyle şunu kesinlikle söyleyebilirim. Erzurum ve Antalya’da şehit olan görevlilerimiz eğer İngiltere polisi olsalardı, size şu garantiyi verebilirim kesinlikle şehit olmazlardı, kendilerine bir iğne bile batmazdı. Şehit Emniyet Müdürünün eşi Gülhan, çocukları Gizem ve Gökalp ambulans içerisindeki tabutu açarak Uğur Gökcan'a son kez bakıp gözyaşı dökmezlerdi.
Karşı tarafı mı soruyorsunuz, onlara da bir şey olmazdı inanın. Onlar da bir anlık öfke sonucu içine düştükleri bunalımın vahim sonuçlarına duçar olmaz, bu teknolojinin kendilerini katil yapmadığı için polislerine ve devletlerine şükran duyguları beslerlerdi. Çocukları katil çocuğu, anneleri katil annesi, eşleri katil eşi olmazlardı.
Teşkilatımızın Erzurum ve Antalya’dakine benzer elim olaylarla bir daha karşılaşmaması için TASER elektroşok tabancaların alınarak ekiplerimize dağıtılmasına ihtiyaç vardır diye düşünüyorum.”
Sayın Ateş’in kaleme aldığı yazısı burada bitiyor. Dileğimiz güvenlik güçlerimize TASER elektroşok tabancası alınır, bu sayede ne şüpheliler ve ne de polisler canından olur?
Ayrıca bu yazımı, TBMM’ndeki 550 vekile yollayacağım. İnşallah İç İşleri Bakanlığı nezdinde konunun takipçisi olurlar… Tabii ki, e-maili açıp okumaya zaman ayırabilirlerse?
Nasıl olsa; en kutsal hak yaşamak hakkı diyoruz…
Hem şüpheliler ve hem de polislerimiz açısından…
Not: Gazeteci kardeşimiz İskender Korkut telefonla arayarak; 27.2.2012 tarihli “Çingene… Çingene…” başlıklı yazımızda adı geçen Uzman Psikolog Abdulkerim Işık’ın Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürü iken Anadolu Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi Müdürlüğüne atanmış olduğunu söyledi. Mevlana Hazretlerinin deyimiyle bize “ayna” olan Korkut’a teşekkür ediyorum.
İNGİLİZ POLİSİ OLSAYDI ÖLÜRLER MİYDİ?
