Geçen hafta bugün ASU TV’de üstat gazeteci İskender Korkut’un hazırlayıp sunduğu Hedef Programını izledim. Konuklar İhlâs Haber Ajansı Adıyaman Temsilcisi Ahmet Arslantaş ile ASU TV muhabiri ve Yerel Panorama programcısı Tayfun Güzel idi. Program bitimine 15 dakika kala TV’yi arayarak telefonla canlı bağlantı isteğimi ilettiğimde yeterli zaman kalmadığı söylendi, bu ayrıca Korkut tarafından da izleyicilere ifade edildi. Büyük olasılıkla kabul edilemeyeceğini biliyordum, ama yine de bir deneyeyim demiştim, doğrusu...
Sabahleyin “Ne söyleyecektin?” diye soranlara “ileride yazarım” dedim. Ve işte yazıyorum:
Birincisi, Ahmet Arslantaş’ın, gençliğinin yanında olgunluğunu, mesleğine olan sevgisini ve gösterdiği özenini her zaman takdir etmişimdir. Allah selamet versin, Adıyaman Üniversitesinin efsane rektörü Mustafa Gündüz’ü bazı sevenleri ünlü çizgi film kahramanı “atom karınca”ya benzetirdi. Çalışkanlığı, ivecenliği ve başarısı ile Arslantaş’ı da aynı atom karıncaya benzetiyorum.
Belki bu özeliklerinin etkisiyle olsa gerek; basın yayın organlarını aboneliğe alıştıran ilk temsilci oluşunu ise Adıyaman’da, “ajans haberciliğinde bir milat” olarak nitelendiriyorum.
İkincisi, hayat hikâyesini özetlerken, gazeteci Metin Harıkçı’nın bir röportajında kendisine atfen yazdığı “Çaycıydı, gazeteci oldu” başlığını bizzat kendisinin tekrarlaması ise, gazeteciliğe yeni başlayan gençlerimiz için kamuoyunda bazen sarf edilen “boynuna fotoğraf makinesi asan kendisini gazeteci sanıyor” yollu eleştirilerin; zaman içerisinde ne denli yersiz duruma gelebileceğini göstermesi açısından, ayrıca üzerinde durulması gereken bir konu olarak görüyorum. O halde başarı için asıl önemli olan yeni veya eski olmaktan önce; sevgi ve sonrasında da çalışmak, çalışmak, çalışmaktır…
Tayfun Güzel kardeşimizin ise tok sesi, keskin bakışı ve kendisinden emin duruşuyla mesleğinde ileride daha da yükseleceğini söylemek sanırım kehanet olmaz… Yeter ki, programda izlediğimiz Hamo Dayı haberine benzer çalışmalarını devam ettirsin ve haberi yapmakla yetinmeyip zaman içerisindeki gelişmeleri, yani haberin geri bildirimini izleyip gerektiğinde bunu da ayrıca haberleştirebilsin…
Kendi insanımızın doksan dokuz artı değerini görmeyip muhtemel bir eksi değerini öne çıkarma gayretkeşliğine girmediğimiz, kısaca “değerlerimizin değerini bildiğimiz” sürece inanın Adıyaman ve Adıyamanlı olarak çok ileri düzeylere ulaşabileceğiz…