Hukuk devleti, yasal hiyerarşik yapılanma silsilesi olup kısaca bürokrasi denilen memur, müdür, vali, bakan, başbakan gibi ana kademelerde bulunan insanların bulunduğu bir yönetenler ve yönetilenler topluluğudur.
Müdür memurun; bakan valinin, başbakan bakanların amiridir. Yasama ile yürütme erklerinin henüz tam olarak birbirinden ayrılmadığı, hatta bırakalım ayrılmasını çoğu yerde bu ilişkisinin girift hale geldiği Türkiye gibi ülkelerde bunların arasına siyaseti ve siyasetçiyi de yerleştirmek gerekir. Çünkü çoğu kez siyasetçi, yasaları değiştirmeye gücü yetmezse baskı oluşturmak suretiyle yürütme organındaki yetkililerin vicdanlarını değiştirmeye yeltenebiliyor. Bırakalım 657 sayılı yasaya göre memurun basına demeç verme yasağının olup olmamasını bir memur veya müdür; il valisi açıklamasının aksi yönünde açıklama yapamaz ise, vali de bakanların açıklamasının aksi yönünde ayrı bir açıklama yapamaz. Çünkü bir vali, ne kadar devletin memuru sayılırsa o kadar da bakanın memuru sayılır.
Bakanın memuru sayılmayan özerk iki kesim kalmaktadır geride… Biri o ilin milletvekilleri, diğeri de o ildeki sivil toplum kuruluşları, daha doğrusu vatandaş olmanın ötesinde hiçbir siyasi veya bürokratik sıfatı olmayan sivil inisiyatif…
Bu iki kesimden milletvekilleri de “parti disiplini” kavramı içerisinde siyaseten “yarı bağımsız” olduklarından geride bir tek sivil inisiyatif kalmakta, iki gündür Adıyaman Barosu avukatlarından Abdurrahman Tutdere, Mustafa Alkayış, Vedat Yalçın ve Osman Süzen’in basında yer alan açıklamaları da bu tezi doğrulamaktadır. Yani illa ki Sivil Vatandaşlık İç Hizmet Kanunu! ve bu kanunun 35’nci maddesindeki “koruma ve kollama!” benzeri bir madde aramak gerekmez artık...
Güvenilir kaynaklardan aldığım duyuma göre SİT alanı olan Nemrut Dağı’nın Malatya tarafında 2011 yılı Temmuz ayında Anemon adlı bir otel yapımı için “bir pikap ve bir kamyon”la su sondajı yapıldığının görülmesi üzerine düzenlenen tutanakla ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde Adıyaman Valiliğince suç duyurusunda bulunulmuştur. Keza Orman ve Su İşleri Bakanlığınca, Nemrut Dağı Uzun Devreli Gelişme Planı Malatya lehine tek taraflı değiştirilerek Anemon Oteli’nin yapılacağı yer, milli park alanından çıkartılmış ve oluşturulan fiili durum bu şekilde hukuksallaştırılarak ADIYAMAN ALEYHİNE FIRSAT EŞİTSİZLİĞİ YARATILMIŞTIR. Adıyaman Valiliğince yapılan itiraz ise yetkili kurul tarafından maalesef ret edilmiştir. Peki bu durumda il valiliği başka ne yapsın ve bakanlığın bu tasarrufuna nasıl “dur” diyebilsin?
Dostlar kimse kusura bakmasın lütfen… Bunca gelişmeden sonra ve bilhassa Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eoğlu’nun suya sabuna dokunan, lakin Nemrut’a dokunmayan beyanatından sonra bu konuda başarılı olmamız zor görünüyor. O nedenle bizlere düşen kaybettiğimizi geri almak, daha doğrusu değiştirilen söz konusu Nemrut Dağı Gelişim Planını eski hale getirmeye çalışmaktan ziyade, “masadan zararsız kalkmak ve krizi fırsata dönüştürmek için” aynı şekilde planın Adıyaman tarafında da değişikliğe gidilerek benzer bir otel yapımını planlamak, ilaveten teleferiği “olmazsa olmazlarımız” arasına aldırmaktır.
Ve hepsinde önemlisi; “gürlemek”ten ziyade “yağmak”tır…
Bilhassa milletvekilleri ve sivil inisiyatif yönünden…
BAKANA KARŞI VALİ NE YAPSIN?
