Geçen yazımızda milletvekili danışmanları ve artırılan maaşlarından söz etmişken bu gün de önceki dönemlerde danışmanlık yapan bir dostumun, çoğu cümlesi bir ders niteliğinde olan mesajını paylaşacağım.
İbrahim Tutar’la; son 2 dönem milletvekilliği yapan Husrev Kutlu’nun danışmanı iken tanışmıştık. Mütevazılığı bir yana danışmanlığı devam ettiği esnada tesadüfen tanığı olduğum bir anekdotu ilk defa şimdi açıklıyorum:
Yaklaşık 4-5 yıl önce Adıyaman’dan Ankara’ya otobüsle gidişte uğurlarken kendisine hediye olarak getirilip şu anda hatırlayamadığım(gerçi hatırlasam da adını buraya yazmazdım), ama kendisinin hatırlayabileceği bir seçmenin habersizce bagaja koyduğu bir halıyı almamış, kibarlığını koruyarak yaptığı ısrar üzerine bagajdan çıkarılmasını sağlamış ve sonra otobüse binmişti.
Danışmanlık görevini bıraktığını duyduğumdan ahde vefa duygusuyla yolladığım iyi niyet mesajıma cevabı, bilhassa danışmanlığa yeni atanan kardeşlerimiz için; AK Parti Siyaset Akademilerinde gördüğümüz Deneyim Paylaşımını andırıyordu. Mesajın bazı bölümlerini aşağıya alıyorum:
“Birçok Adıyamanlı hemşehrim gibi Adıyaman muhabbeti içimize girmiş olup, bu muhabbet pazara kadar değil, mezara (inşallah) kadar devam edecektir. Milletimizin güzel bir hasleti olarak yeni tanışan insanlar birbirlerine memleket sorarlar. Ben yaptığımız işin güzel bir bakiyesi olarak memleket söylerken kendi memleketim Konya'dan hariç olmak üzere çalıştığım milletvekillerimizin seçim bölgelerini memleket olarak kabul etmişimdir. Yani Balıkesir, Çanakkale ve Adıyaman'ı memleket olarak saymış ve büyük bir onurla söylemişimdir. Zira yaptığınız görev sırasında hem milletvekili başarısına katkı, hem de bölge insanı ile duygu bağı kurabilmeniz için hemşehrilik bağını kurabilmeniz gerektiğini düşünüyorum. Görev yaptığım zaman süresince ben böyle hissettim ve hissettirmeye çalıştım. Aldığım ve algıladığım cevaplar da bu yöndeydi. Fakat böyle makamlarda çalıştığınızda insanlardan bazılarının belli bir şirinlik maskesi takarak size yaklaşabileceklerini de bilmeniz gerekir. Her teveccühü şahsınıza kabul ederseniz kendinizi kabul etmemeniz gerekir.Çalıştığınız makamın insanları etkileyen, beklentilerinin olduğu yerler olduğunu bilmeniz gerekir.
İnşallah TBMM’nde görev yaptığımız sürece (şu anda muhatabımız Adıyamanlı hemşehrilerimiz olduğu için) tüm Adıyamanlı hemşehrilerimizle özenle, samimiyetle ve dikkatle ilgilenmeye çalıştım. Bu arada istemeden kalbini kırdığım kardeşlerimiz olmuş ise helallik isterim.
Ayrıca, ben çok şanslı bir danışman olduğumu düşünüyorum. Dört dönem ülkemiz siyasetinde ve bölgelerine büyük hizmetleri olmuş milletvekilleri ile çalışmak kısmet oldu. Özellikle son iki dönem Sayın Fehmi Hüsrev KUTLU ile çalışmak benim için ayrı bir onur olmuştur.
Bizim elimizden, dilimizden, aklımızdan, fikrimizden, hayalimizden Adıyaman ve Adıyamanlılara bir hizmet olursa bu bizim için onur olacaktır.
Yukarıdaki sözümü tekrar ediyorum. Adıyaman bir sevdadır, pazara değil mezara kadar bitmez.(…)”
Bu şekilde biten mesajı paylaşmakta toplumsal yarar gördüğümden izin almaya gerek görmeden habersiz yayınladığım için kendisinden hoşgörü diliyorum.
Yaz tatilinde Adıyaman’a; Nemrut, Cendere Köprüsü, Perre, Sahabe Safvan Bin Muattal, Ap Aziz Türbesi, Mor Petros ve Mor Pavlus Kilisesi, Gazihan Dede Tabiat Parkı ve Sümerbank Parkı gibi tarihi ve turistik zenginliklerimizi görmeye bekleriz…
ESKİ(MEZ) BİR DANIŞMANIN SEVDASI...
