“Geçmişini bilmeyen, geleceğini bilemez” demiş ya Şeyh Edebali.
Uzanıp sırt üstü düşüneceksin, ya da kafanı alacaksın iki elin arasına, yumacaksın gözlerini beyin fırtınası yapacaksın.
Tarih sayfalarını karıştıracaksın en başta. Sahabe Safvan bin Muattal’dan başlayacaksın din-iman aşkına…
Sonra kendi tanrıları ile alay eden Samsatlı Lukianos…
Sonra Samsatlıların nereden geldiğine bakmalı. Bu topraklarda güdenleri, güdülenleri tahlil etmeli.
Samsat topraklarında devlet içinde devlet kuranlar olmuş. Kendi mahkemelerini kuranlar, zindanlar inşa edenler olmuş. Devlet adına vergi toplayanlar, istediğini askerlikten muaf tutanlar olmuş…
Medeniyetler kurulmuş, medeniyetler yıkılmış. Devirler açılıp devirler kapanmış bu coğrafyada. Gün gelmiş nüfusu 50 binleri bulmuş, gün gelmiş 5 binlerde kalmış.
Ve bir gün de gelmiş hepten sulara gömülmüş bahtı kara topraklar…
* * * *
Oturup ağlamak mı, ya da bir şeyler mi yapmak gerek?
Ne yapmak gerek bu memleket için?
Fakülteler, yüksek okullar mı açmak gerek?
Alternatif ürünler, projeler mi geliştirmek gerek?
Sulama kanallarını mı arttırmak gerek?
İçme suyu mu getirmek gerek?
Fabrikalar mı kurmak gerek?
………
Evet, bunların hepsini yapmak gerek.
Ama yeter mi acaba? Yetmez…
Bu memleketin makûs talihini değiştirmek istiyorsak kafaların içine girmek, beyinlere hitap etmek gerek.
Bütün bu güzelim insanların, azınlığın mutluluğu için obje olmaktan kurtarılması gerek.
Bütün başarılar hayalle başlar. Bir şeyin hayalini kurmadan başlamak veya başarmak imkânsızdır.
Irak, Mısır, Libya, Suriyeliler bile üzerindeki ölü toprağı atmayı başardılar. Küçükte olsa bir bahar yaşıyor Arap dünyası. Özgürlüğe, bağımsızlığa, demokrasiye doğru en azından hayal kurabiliyorlar.
İşte Samsat için bir şeyler yapmak gerekiyorsa, insanların bu hayali kurmalarını sağlamak en büyük iyilik olacaktır.
Bunun için de, büyüklerin küçüklere yol göstermesi, birikimli insanların elini taşın altına koyması ve iyi bir eğitim süreci gereklidir.
Sadece okullardaki eğitimle yetinmeyip, bireyden topluma doğru adım adım emin adımlarla ilerlememiz gerek.
Samsat’ta yaşayalım veya yaşamayayım, uzakta veya yakında olalım başka Samsat’ın olmadığı gerçeği ile hareket etmeliyiz.
Ecdadımızın kokusu ancak bu topraklardan geliyor. Atalarımızın varisleri bu günün gençleri. Burayı yaşanılır yapmaktan başka çaremiz yok.
Fahrettin bey; yazınızdan dolayı sizi tebrik ediyorum. İnşaallah herkes konumuna göre, memleketine, milletine ve ülkesine hizmet etme adına elinden gelini yapma şuurunda hareket eder. Çünkü, bu ülkeye ve bu millete bu milletin evlatları ancak hizmet edebilirler... HÜSEYİN ALTUN
SAMSAT İÇİN NE YAPMALI
