30 yıldır içimizde kanayan bir yarayı sürekli pansuman ederek tedavi ettiğimizi sanıyoruz.Daha ne zamana kadar pansuman etmeye devam edeceğiz acaba?..
Her gün çatışmalarda yaralanıp- kolları, bacakları kopan ve şehit olan bu gençlerimize yazık değil mi? Yine Çukurca’dan gelen çok üzücü (24 şehit) haberiyle yıkıldık ve Ulus olarak bir sessizliğe büründük... Nedir bu kara bulutlar gibi üzerimizde dolaşan, bizleri birbirimize kırdıran, kin kusarcasına düşman eden sebep... Sivil, asker demeden silahların namlularına hedef olan bu toplum bizim değil midir? Türkiye’de bir Kürt sorunu olduğu, büyüklerimizin ağzından sürekli dile getiriliyor.Acaba bu Kürt sorununun, silahların gölgesi altında mı çözülmesi bekleniyor, yoksa demokratik bir anayasa çerçevesi dahilinde mi?? 30 yıldır çözülmesi beklenen bu kördüğüm problemi nasıl çözeceğimiz de henüz netleşmiş değildir..
Bildiğim tek şey var,o da;Bütün ulus olarak muhalefet,sivil toplum örgütleri,bu kangren olmuş yarayı iyileştirmek adına el-ele vermekten başka bir yol olmadığını artık görmemiz gerektiğidir..Terör örgütü kendi başına bu kadar büyümedi.Büyüttüler..İç ve dış mihrakların ortak hazırladıkları senaryolarla günümüze kadar getirdiler.Bu kardeş kavgasına müttefikimiz görülen ülkelerle ve onun küçük yaramaz çocuğu İsrail, Rumlar, Fransa, Almanya, Suriye önayak olmuş ve olmaktadır...Bunların destekleri olmadan terör örgütlerinin ayakta durması mümkün mü
Ve bir de içimizdeki Ergenekon terör örgütünün organize ettiği ve sürekli yön değiştirerek yaptığı çok yönlü eylemleri, 12 Eylül 1980 darbesi öncesi ve sonrası olayların açığa çıkarak-deşifre olması gösteriyor ki, derin devlet denen Ergenekon Yapılandırılmasının da teröre büyük desteği olmuştur. 30 yıldır çok canlar gitti. Çok bedel verdik. Giden ekonomiden gidiyor ve bir arpa boyu ilerleyemiyoruz. Daha kaç canların gitmesi lazım- bu kanı durdurmak adına?
Siyaseten muhalefet partileri, sözde görevlerini yerine getirmek adına sürekli-İktidar'a "çamur at izi kalsın" safsatası peşindedir.
CHP, sürekli aslı/astarıolmayan dosyalarla kamuoyunu meşgul etmekte ve sözde gündem yarattığını zannetmektedir..Halbuki kamuoyunun böyle sanal ve suni gündemlere ihtiyacı yoktur..CHP, Kalıcı İcraatlardan uzak,kendi içinde çekişen sorunlar partisi olmaya devam ediyor.MHP ise,sürekli etnik kimlik söylemi altında kışkırtıcı milliyetçilik duygusuyla hareket ediyor.BDP ise,sürekli İmralı’ya atıfta bulunarak, bu "sorunun çözüm kaynağı Abdullah Öcalan’dır!" diye beyanat veriyor.O zaman sormak lazım!Peki siz kimsiniz ve kimleri temsil ediyorsunuz?Siz kimlerin vekilisiniz?Kandilin mi Abdullah Öcalan’ın mı, yoksa Kürt halkının mı?
Eğer Kürt halkının vekilleri iseniz; O zaman Sorunlara çözümcü yaklaşarak onların halledilmesi için gayret göstermeniz gerekmez mi?Bu sorunun çözümü için de, öncelikle tam demokratik "Sivil Bir Anayasa'nın" yapılarak onanması ve yürürlüğe girmesi gerekiyor
Ancak bütün kardeşliği bu anayasa içinde koşulsuz özgürlükçü, geniş kapsamlı bir anayasa ile çözüleceğinden eminim. Bu coğrafyada yükümüz çok ağır. Bu yükümüzün ağırlığını ancak birlik beraberlik içinde kardeşçe yaşayarak hafifleyeceğini düşünüyor ve bunun bir an önce gerçekleşmesini de temenni ediyorum.
Son olayların acısı dinmeden, Van'dan gelen deprem haberliye bir kez daha yıkıldık. Şehit olan kardeşlerimize Allah rahmet eylesin, kederli ailelerine baş sağlığı diliyorum. Van’da hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah rahmet eylesin, yaralılarımıza acil şifalar ve ailelerine sabırlar versin! Bir daha böyle acıları yaşamama adına, Dualarımla sizleri selamlıyorum.
Zira gün; Birlik, beraberlik ve kardeşlik günüdür.
İÇİMİZDE KANAYAN YARA
