Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Köşe Yazıları

Köşe YazılarıMustafa IŞILDAKBU YAZI YAYINLANMAMIŞTI! [ Arama ]

BU YAZI YAYINLANMAMIŞTI!
Başlık BU YAZI YAYINLANMAMIŞTI!
Tarih 12.09.2011
Gönderen Editör

BU YAZI YAYINLANMAMIŞTI!

             

10 Eylül 2010 Cuma, Ramazan Bayramının 2’nci günü olduğu için yerel gazeteler yayınlanmıyordu. Pazar günü ise anayasa değişikliği referanduma sunulacağından sandıktan çıkacak “evet”lerin ezici bir çoğunluk olmasına katkı sağlamak için bu konudaki köşe yazılarıma devam etmem gerekiyordu… Bu, benim için adeta bir “kamu görevi” gibiydi…

“Meşruiyet içinde çare tükenmez” sözünü darbecileri görür görmez şapkasını alıp giden birileri öğretmişti bize… Nefeslerin tutulduğu bir zamanda, belki de geleceğin tek gazetesi olabilecek internet haber siteleri çare oldu… Son on yılda yayınlanan bine yakın yazımın arşivlendiği www.isildakkalem.com’da tamamı okunabilecek “Son Ana Kadar Evet” başlıklı yazımı kısmen aşağıya alıyorum. Bu tür yazıları Allah bir daha yazdırmasın…

“12 Eylül 1980 darbe yönetiminin hüküm sürdüğü; kahvelerde favorilerin ve uzun saçların askerler tarafından zorla kısaltıldığı, cezaevi dışında fişlemenin, cezaevi içinde de şişlemenin yoğun yaşandığı, silah veya esrar gömer gibi kitapların toprağa gömüldüğü veya sobada yakıldığı, sanığın suçu işlediğinin devletçe kanıtlanması yerine işlemediğinin kendisince kanıtlanmasının beklendiği, “şüphe sanık aleyhine yorumlanır” ilkesinin, daha doğrusu ilkesizliğinin geçerli kılındığı, demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinin askıya alındığı karanlık, kapkaranlık bir dönem…

Tarih, 1981 yılının Ağustos ayı, saat 09.00 suları…

Sivil(!) adliyenin kapısı açılıyor, konuşmaların dahi kesilip herkesin pür dikkat kesildiği tarafa bakılıyor; arkasında 9-10 silahlı jandarma, ayağında postal, belinde tabanca, başında şapka, iki elinin başparmağı pantolon kemerinin içinde, haşin bakışlı iri yarı, omuzu kalabalık haki elbiseli birini görenler hemen ayağa kalkıp esas duruşa geçiyor. Hem de vatandaşından, polisinden mahkeme başkâtibine kadar… Daktilo sesleri bile kesiliyor, çıt yok… Etrafı süzerek yavaş, ama sert adımlarla ilerliyor… Yargıcın çağırmasını bekleyen üç kişinin yanına geliyor. Odalarında oturan yargıçların da duyabileceği şekilde, esas duruştaki üç sanığa bas bas bağırmaya başlıyor:

-Sizler bu ülkeye zarar veriyorsunuz. İçeriye girişiniz olacak, ama çıkışınız olmayacak. Komünistler, devlet düşmanları; cezanızı çekecek, çürüyeceksiniz!… Hiç kimse sizi kurtaramayacak!...

Omzu kalabalık adam, sivil adliyede görevli sivil savcı ve sivil(!) hâkimlerin çalışma mekânlarını ziyarete devam ediyor… Galiba ziyaret olmaktan öte gözdağı mı ne?

Sulh Ceza Yargıcı sanıkları duruşma salonuna alıyor, polis karakolunda dayak zoruyla yazılan ifadeleri kabul ettirmeye çabalıyor… Emrin yerine gelmesi ve kâğıt üzerinde iz bırakılmaması gerekiyor çünkü… Çünkü burası anlı-şanlı bir “hukuk devleti(!)” Tanıklar dinleniyor… Ve üçü birden tutuklanıyor… Eh… Askeri vesayet altında mı? Hayır canım, kim demiş… Omzu kalabalığın yolu buradan geçiyormuş, uğramış işte… Ne var bunda?!

Adını duyanın hemen hazır ola geçtiği ve vücut kimyasının bozulduğu omzu kalabalık adam, yani Ergenekon’un Cenebettin’i, sevinçle ayrılıyor bağımsız(!) adliye binasından…

Üç dört ay sonra…                         

“…diğer sanığın Sorgu Hâkimliğince tahliye edilebileceğini öğrenen Cenebettin, alt rütbelisini gönderiyor Sorgu Yargıcı Karagöz’e “Cenebettin Komutanım, (hakkında hafif şüphe olan) sanığın tahliye edilmesinin kuvvetle muhtemel olduğu duyumunu almış. Tutukluluğu devam etsin, diyor. Ben yalnızca emri size iletmekle görevliyim.” Diyor ve elindeki kalemin arkasını sertçe masaya vuruyor… Odadan ayrılıyor… Devletin valisinin bile önünü iliklediği omzu kalabalığın emrine, hâkim de olsa karşı gelebilir mi? Kimse aklını peynir ekmekle yememiş…

Ve… Girerken han kapısı olan yer, çıkarken iğne deliği oluyor. “TÜRK MİLLETİ ADINA” başlıklı kâğıt üzerine delil ayırımı yapılmaksızın “N. ERGENEKON ADINA!” imzalanan kararla Ağır Ceza Mahkemesince üçüne birden ceza veriliyor.( …) 4 yıl 2 ay hapis…

Hikâyenin özeti böyle… Şimdi sormak gerekiyor…

Bu ve belki yüzlerce benzerinin tekrar yaşanmaması, yargının silahların gölgesi altında dezonfarmasyona uğratılmış karar vermemesi-verememesi için, bu yazının günlük gazetelerde değil de ancak internet ortamında yayınlanabileceği bilinciyle de olsa, iki gün sonra yapılacak halk oylamasında anayasa değişikliğine “Evet” demek gerekmez mi?”

Bir yıl önceki sanal yazım böyle bitiyor… En hafifinden görevi suistimal olmasına karşın bazı güç odaklarınca “kazanılmış hak” hatta “asli görev” sayılan darbecilik zihniyetleri de biter inşallah… Kahrolası Ergenekon’ların bittiği, biteceği gibi…

 

Mustafa Işıldak

www.isildakkalem.com

0532-422 95 28

m.isildak02@gmail.com

Oyu Puanı: 0 - Ortalama:

Yorum Gönder Değerlendir
Yorumlar

Bilgiler
Burda 1175 Yazı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: ESKİ SAMSAT’I ÖZLÜYORUM
Enfazla Değerlendirilen: FAHREDDİN AKTAŞ HAKK’A YÜRÜDÜ

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 3 (0 Kayıtlı Üye 3 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler:


 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri