Bilindiği gibi bir sene önce Gazze’ye insani yardım malzemesi götüren Mavi Marmara’ya saldıran İsrail gemideki dokuz aktivisti şehit etmiş, Akdeniz’in mavi sularını kana boyamıştı.
Bu kanlı saldırı sonrasında Türkiye ile İsrail arasında gerginlik had safhaya çıkmış,iki ülke adeta savaşın eşiğine gelmişlerdi. Neyse ki, aradan belli bir sürenin geçmesi ile duygusal tepkiler yerini sağduyu ve temkinli bekleyişe terk etmiş, böylece olay zamana bırakılmıştı.
Başından itibaren Türkiye, hiçbir zaman sükûneti elden bırakmadan olayın takipçisi olmuş, bu çerçevede belli şartların kabulüne bağlı olarak İsrail’le diplomatik ve ekonomik ilişkileri dondurma kararı almıştı. O gün bu gündür Türkiye İsrail ilişkileri bu minval üzere sürmektedir.
Daha önce Türkiye tarafından öne sürülen, iki ülke arasındaki ilişkilerin normale dönmesi için; 1-İsrail’in Türkiye’den özür dilemesi, 2 Ölenlerin yakınlarına tazminat ödenmesi, 3-Gazze’ye uygulanan ambargonun yumuşatılması, şartlarını kabul etme konusunda başlangıçta katı bir tutum alan İsrail, bunun kendisine pahallıya mal olduğunu gördükten sonra,bu katı tutumunu terk etmeye başlamış bulunuyor. Son günlerde İsrail’in bu konuda geri adım atabileceğinin sinyalleri iyiden iyiye gelmeye başlamıştır.
Türkiye’nin haklı tutumu ve temkinli yaklaşımı İsrail’i iyice zor durumda bırakmıştır. Son senelerde dünyadaki önemi artan Türkiye ile gerginlik yaşamak hiçbir ülkenin çıkarına uygun değildir. Hele Orta-Doğu ülkeleri için Türkiye tartışılmaz bir öneme sahiptir. Özellikle ABD’den AB ülkelerine kadar dünyanın pek çok ülkesinin ekonomik krizle boğuştuğu bir zaman diliminde,istikrar adası olan Türkiye’nin önemi daha bir anlam kazanmaktadır. Orta-Doğu coğrafyasında yalnızları oynayan İsrail için Türkiye adeta nefes borusu mesabesinde olup, bu ülke açısından Türkiye ile gerginlik yaşamak, uzun vadede sürdürülebilir bir durum değildir.
İsrail bu haksız saldırı ile tüm ülkeler nezdinde haksız bir konuma düşerken, şimdiye kadarki saldırılarına ses çıkarmayan İsrail yanlısı ülkeler bile, bu saldırı sonrasında politikalarını gözden geçirme ve tutumlarını değiştirme gereği duydular. Öte yandan İsrail hükümetinin faşist uygulamalarından bizar hale gelen ülke medyası da yapılan bu hunharca saldırı dolaysıyla Türkiye’den özür dilenmesi gerektiği konusunda mevcut yönetimi sıkıştırmaktadır.
Görüldüğü gibi İsrail hükümeti yaptığı bu insanlık dışı eylem dolayısıyla dört koldan kuşatılmış durumda. İşte, bu kuşatmayı yarmak ve uğradığı ekonomik kayıpların daha fazla büyümesinin önüne geçmek için Türkiye ile ilişkileri düzeltmenin arayışı içine girmiş bulunuyor. Bunun için, Türkiye’den özür dilemek de dâhil olmak üzere, gerginliğin sona ermesi için yerine getirilmesi gereken diğer şartlar konusunda da geri adım atmaya hazırlanmaktadır.
İsrail geri adım atar, Türkiye’den özür dilerse, yaptığından pişmanlık duyduğu için değil, Türkiye ile ilişkileri düzeltmek için bunu yapacak ve dolayısıyla bu, samimi bir tövbe olmayacaktır. Vaktinde duyulan pişmanlık ve nedametle yapılacak bir özür, kabul edilebilirdi; aradan geçen zaman içerisinde yazılıp çizilenler hafızalarda iyice yer ettikten sonra kuru bir özür, nasıl işe yarasın? Hem de nedamet duymadan…
İki ülkenin birbirine karşı hasmane tutum almaları ile zaman içerisinde meydana gelen buruklukların birikmesi ile sorun, kuru bir özürle düzelecek noktayı çoktan aşmış bulunuyor. Sorun ilk çıktığında kuru bir özür, bir miktar tazminat ve ambargoyu yumuşatma belki yetebilecekken, şimdi çok daha ileri bir tavır almak zorunda İsrail. Bunun için İsrail’in daha ciddi adımlar atması gerekiyor. Dünya kamuoyunu, yaptığına pişman olduğuna ve bundan böyle farklı davranacağına ikna etmelidir.
Ülke çıkarları gerektirdiği halde kibirli İsrail, bakalım, Türkiye’den özür dileyecek mi? Bekleyip görelim…
İSRAİL GERİ ADIM ATACAK MI?
