Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Köşe Yazıları

Köşe YazılarıMehmet Ali ÇETİNKAYARUH-BEDEN SAVAŞINDA İNSAN OLMAK [ Arama ]

RUH-BEDEN SAVAŞINDA İNSAN OLMAK
Başlık RUH-BEDEN SAVAŞINDA İNSAN OLMAK
Tarih 05.03.2009
Gönderen Editör

RUH-BEDEN SAVAŞINDA İNSAN OLMAK

 

İnsan denilen varlık bir maddi yönü birde manevi yönü olan iki kutuptan mürekkep bir varlıktır. Hal böyle olunca beden ve ruh kendi iktidarlarını kurmak için birbirleriyle var gücüyle savaşırlar.

 

Bu savaş Hz Âdem’in yaratılıp cennete konulmasından, yaşadığımız bu ana kadar, devam etmektedir.

 

Bu savaş, âlem üzerinde yaşayan bütün insanlarda devam eden bir savaştır.

 

Bu savaş her ne kadar beden ve ruhun egemenlik mücadelesiyse de bu varlıklar savaş alanında başka varlıkları kullanırlar. Beden nefsin isteklerini, ruh ise gücünü vahyin ışığından alan inancı kullanır.

 

Aslında bütün bir insanlık tarihinin sebep ve özeti beden-ruh, nefis ve inancın birbiriyle çatışmasından ibarettir. İnsanoğlu gözlerini kapatıp kendi, gönül meydanına, düşünce dünyasına yöneldiğinde  ruh ve bedenin, nefis ve inancın kılıç seslerini duymaz mı?

 

Bu soyut kelimeler den soyutlanalım, herkesin anlayış düzeyinin kabul ettiği ve vicdanının tasdik edebileceği bir dille ifade edelim bu gerçeği. Bütün bir hayatımız, beden ve ruhumuzun bir savaşı değil midir?

 

Kötü alışkanlıklar, bağımlılık, bu savaşın panoramasını çizmez mi bize?

 

Örneğin sigara bağımlılığı, ruhumuzun en derinlerinde bir tiz sesin bunun zararlı, necis, kerih olduğunu söylemesi ve nefislerimizin bu isteğinde ısrarcı olması bu savaşın açık bir belgesi değil midir? Peki ya ibadetler karşısında tembelliğimiz, unutkanlığımız hafife almamız, bu savaşın hiç ara vermeden sürdüğünü göstermiyor mu bize?

 

Asıl anlatmak istediğim tabiî ki sigara bağımlılığı karşısında ruh ve bedenin ayrı istekleri değil. Sigarayı sadece daha iyi anlaşılsın diye örnek verdim. 

Asıl anlatmak istediğim, yeryüzünde eşref-i mahlukat (yaratılanların şereflisi), âlem-i ekber diye tabir edilen (büyük alem) biz insanların, her gün bu iki varlık arasında süregelen savaşta zararını en çok biz çektiğimiz halde, bedenin mi? ruhun mu haklı olduğuna kendimizi ikna edemememiz?

 

Beden mi haklı ruh mu haklı bu savaşında? nefis mi haklı, İnanç mı haklı bu davasında? Nedir bu ikna?

 

Sabahın ilk anlarında bedenlerimiz, ilkbahara uyanan çiçekler gibi dikilmişse Yaradan’ın huzuruna, ruhumuzun haklı olduğuna ikna olmuşuz demektir.

 

Başka bir örnek, kışın en dondurucu soğuklarında ihtiyaç için ellerini bize açıp bir ekmek parası isteyen çocuğa bencillik edip yüzüne bakmadan geçmişsek, nefsin zafer bayrağını kendi ellerimizle dikeriz, ruhsuz bedenlerimizin tam ortasına,  o gün sema halkı “esfele safilin” (sefillerin en sefili) diye haykırır yüzlerimize.

 

Fakat Yaradan’ın “infak edin” ayeti gönüllerimizin bam tellerine dokunmuşsa inancın zafer bayrağını dikeriz ruhlarımızın tam ortasına. İbadet ve sosyal münasebetlerimiz de nefsin isteklerine değil, inancın buyruklarına amade olduğumuz gün ruhumuz bedenimize galip gelir. Ruhumuz bedenimize galip geldiği gün inancımız Kuran inancı olur ve o gün sema halkı eşref-i mahlûkat olduğumuzu haykırır.

 

Top yekün bir toplum ruhun galibiyetini gerçekleştirdiği gün ise işte o gün varlık olmaktan çıkıp insan oluruz.

 

 

Mehmet Ali Çetinkaya

Oyu Puanı: 18 - Ortalama: 4.28

Yorum Gönder Değerlendir
Yorumlar

Bilgiler
Burda 1175 Yazı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: ESKİ SAMSAT’I ÖZLÜYORUM
Enfazla Değerlendirilen: FAHREDDİN AKTAŞ HAKK’A YÜRÜDÜ

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 15 (0 Kayıtlı Üye 15 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler:


 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri