Bu gün, 12 Haziran seçimleriyle ilgili değerlendirmelerde bulunmayı düşünmüştüm. Lakin Adıyaman Üniversitesi yeni rektörü Prof. Dr. Mustafa Talha Gönüllü’nün basın mensuplarıyla dün yapılan tanışma toplantısı gündeme gelince seçim konusunu sonraya bırakmayı uygun gördüm.
Eski Rektör Prof.Dr. Mustafa Gündüz’ün jübilesi gibi geçen Çok Amaçlı Salon açılış töreni ile ilgili www.isildakkalem.com’dan da okunabilecek16.05.2011 tarihli “Güle güle” başlıklı yazımda ifade ettiğim, yeni rektörümüz hakkında bir yakınının yaptığı tanımlamaların yerinde olduğunu gözledim. Geçmişle ilgili bir ön yargı içerisine girmemeye, hatta idari personelin yokluğundan dolayı çekilen sıkıntıların sebebini izah ederken bile rencide olabilirler diye “tutuklanma” kelimesi yerine “hukuki sıkıntı” kelimesini kullanıyor, bu şekilde kimseyi ötekileştirmeden önyargısız, nezaketli ve objektif bir tutum sergiliyor, cübbe devir teslim konuşmasında da ifade ettiği Hz. Mevlana’nın; “…Dünle beraber gitti cancağızım. / Ne kadar söz varsa düne ait / Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.” mısralarını hayata geçiriyordu.
Yıllardır söylenegelen “Amaç bekçi dövmek değil, üzüm yemek” deyimini bile “Üzüm yemeye değil, bağcılık yapmaya geldik” şeklinde daha da anlamlaştırarak ifade etmesini ise, Prof. Dr. Gündüz’ün rektörlüğü döneminde elde edilen başarılarla yetinmeyerek yeni “üzüm bağları oluşturacağı” biçiminde yorumladım.Basına dağıtılan “Adıyaman Üniversitesi Olarak Yapacaklarımız” başlıklı metnin Amaç 3 paragrafında yer alan “Kervan yolda düzülmeyecek’ deyimini açar mısınız?” soruma cevap verirken bile, bilhassa bürokrasi tarihimizde çok rastlanan ucuz yollardan biri olan geçmiş dönemi suçlama gayretine girmemesini çok olumlu buldum.
Adalet Meslek Yüksek Okulu kurulması için girişim başlatacaklarını ise sevinçle karşıladım. Bununla birlikte kendilerinin de belirttiği diğer seçenek olan Hukuk Fakültesi kurulmasının Adıyaman’a daha fazla yarar sağlayacağına inanıyorum. Ki, benim de altmışına merdiven dayamış naçizane öğrencisi bulunduğum Hukuk Fakültelerinde devam zorunluluğu olmadığından torba kadro ile öğrenci alınmaktadır. Bu ise, Adıyaman’a 300 değil, belki 1300 öğrencinin gelmesi ile eş anlamlıdır…
Üniversite girişine yapılacağını belirttiği showroom içinin; İstanbul’daki Miniatürk benzeri MiniaAdıyaman şeklinde ilimizin kültür ve inanç turizmine dönük değerlerimizin prototipleriyle doldurulacağını umut ediyorum.
Amaç 7 paragrafında yer alan “Yurt ve barınma ihtiyaçları takip edilecek,…” cümlesinden hareketle bir önerimi paylaşmak istiyorum: Öğrencilerin kiralık ev bulup barınma sorunlarının giderilmesi için gerekli yollardan biri de üniversiteye yakın apart, yani bekar dairelerinin yapımıdır. Nasıl ki, merkezi hükümetimizin uyguladığı teşvik politikasıyla hazine arazisi üzerine bile özel sektör tarafından belli koşullarla sanayi tesisi yapılabiliyor ise; öğrenci yurdu veya 60-70 m2’lik apart daire yapmak isteyen yatırımcılara da arsasının imar planındaki kat adedini belli koşullarla artırmak suretiyle teşvik edilebilir. Tabii ki spor kulüpleri, hayır kurumları veya başka kaynaklara sözüm ona “bağış!” zorunluluğu getirilmeksizin…
Çünkü böyle bir uygulamayla kamunun elde edeceği yarar,4 kat imar izinli özel konut arsasındaki kat adedini 9 kata çıkarmakla elde edilecek yarardan çok çok fazladır. Sanırım bu yalın gerçeği, belediye başkan ve meclis üyeleri de görür.
Sayın rektörümüzün bu konuda ilimizdeki belediyeler nezdinde yapacağı ısrarlı girişimlerin yarar getireceğine, böylece konuğumuz ve aynı zamanda turizm elçimiz olan öğrencilerimizin kiralık ev konusunda çektiği sıkıntıların azalacağına inanıyorum.
REKTÖR GÖNÜLLÜ’NÜN TOPLANTISINDAN….jpg)
