Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Köşe Yazıları

Köşe YazılarıZiya AKTAŞTEKEBBÜR VE TEVAZU [ Arama ]

TEKEBBÜR VE TEVAZU
Başlık TEKEBBÜR VE TEVAZU
Tarih 18.05.2011
Gönderen Editör

 

TEKEBBÜR VE TEVAZU

             Tekebbür; insanların kendilerini dev aynasında görme ve kendilerinin vazgeçilmez bir meta olduğuna inanma şeklinde tezahür eden toplumsal bir hastalıktır. Bu hastalığın pençesine düşen insanlar, kendilerinin diğer insanlardan faklı ve üstün oldukları sabit fikrine kapıldıklarından, dünyanın merkezine kendilerini yerleştirmekte, adeta dünyayı kendilerinden ibaret sanmak gibi bir gaflet içindedirler. Bu insanlar,  kendilerinin bir misyonu olduğuna inandıklarından, diğer insanların kendilerinin rehberliğine muhtaç olduğu şeklindeki bir yanılgının esiri olmuşlardır.

            Bu tür insanların bir misyonu olduğundan(!) bunlar, sürekli olarak normal insanlardan farklı bir kişilik görüntüsü çizmektedirler. Bunun tabii sonucu olarak, insanlara tepeden bakmakta, kendileri dışındaki herkesi ikinci sınıf insan olarak telakki etmektedirler.

            Doğrusu, insanların içinde bulundukları bu halet-i ruhiye, bir hastalık olup toplumda herhangi bir karşılığı bulunmamaktadır. Bu, insanların kendi kafalarının içinde besleyip büyüttükleri vehimden başka bir şey değildir. Kibirli insanlar, diğer insanlardan üstün oldukları fikrine sadece kendileri inanmakta, diğer insanlar nezdinde böyle bir inancın kabul görmesi asla söz konusu değildir. Aslında bu insanların, kendilerinin telakki ettikleri şekilde herhangi bir üstünlükleri olmayıp onlar da herkes gibi toplumun ortalama insan seviyesindeki birer ferdidirler.

            Bazı insanların, kendilerinin ‘Bulunmaz Hint Kumaşı’ olduğu ön kabulüne dayanan böyle bir yaklaşım, kaypak zemin üzerine inşa edilmiş çürük bir bina gibidir. Aslında bu, tıp dilinde ‘paranoya’ diye tarif edilen bir hastalık hali olup, bu insanlar tedaviye muhtaç hasta durumdadırlar.

            Psikolojik yönden sağlıklı insanlar açısından, insanlar arasında bu tür suni üstünlüklerin ve ayrıcalıkların olabileceğini tahayyül etmek asla söz konusu değildir. Nasıl olsun ki, soy itibariyle bütün insanlar tek ana ve babadan türemiş iken, böyle temelsiz bir düşünce nasıl savunulabilir? Bunu anlamak mümkün değil. Bu konuda, insan olmak hasebiyle herkes eşit olup, Peygamberimiz(SAS)’in bir hadisinde geçtiği gibi, üstünlük ancak takva ile mümkün olabilmektedir. Bunun dışında, insanlar arasında bir üstünlük ölçütü, kıstası asla söz konusu olamaz.

             Bu sakat düşüncenin iz düşümünü kimi zaman devlet aklında da görmek mümkün. Bazı devletler, kendilerinin mensup oldukları ırkın üstünlüğüne inanmakta ve bu yüzden kendilerini, insanlığa nizamet vermekle görevli saymaktadırlar. Başka bir ifadeyle vatandaşı olduğu ülkenin, seçkin insanlardan oluştuğu şeklinde bir inanca sahiptirler. Bu bağlamda, Batılı devletlerin Doğulu ve İslam ülkelerinin iç işlerine karışmalarını ve kendi kültürlerini empoze etme çabalarını bu düşüncenin bir sonucu olarak görmek yanlış bir değerlendirme olmasa gerektir.

            Bu konuda İsrail daha da ileri giderek, kendilerini seçilmiş kavim olarak addetmekte, Yahudiler dışındaki herkesi ve her ülkeyi kötülüğün temsilcisi olarak damgalamakta ve bunlarla mücadeleyi kutsal bir görev saymaktadır. Dolayısıyla İsrail, Filistin ve diğer bölge ülke haklarını katlederken, bunun bir katliam değil, tam tersine kutsal bir görevin gereği olduğuna inanmaktadırlar.

            Kendini üstün görme şeklinde tezahür eden tekebbür hastalığının toplumdan izale edilmesinin en etkili yolu, bu tür insanları fazla önemsememek, kendilerinin düşündükleri gibi bir üstünlüklerinin olmadığını ihsas etmekten geçmektedir. Aslında bu yolla başvurmak, o insanların da hayrınadır. Ancak bu şekilde, gördükleri rüyadan uyanır ve ayaklarının yere basması sağlanmış olur.

            Tekebbürün zıddı ise tevazudur. Alçakgönüllü bir tavır takınmakla insan ancak gerçek hüviyetini bulur ve hakiki değerine kavuşur. Bazı insanlarda, diğer insanlardan farklı bazı meziyetler bulunsa bile, bunları üstünlük nedeni saymamak insanlığın muktezasıdır.

            Farklı meziyetleri olan insanlar bunları,  insanlara çalım satmak ve kurumlanmak için değil, tam tersine bu meziyetleri insanlara hizmet yolunda bir basamak olarak kullanmaları gerekir. Ancak bu şekilde insanlık basamaklarını tırmanmak mümkün hale gelebilir.

            Kişilerin kendilerini nasıl gördükleri değil, asıl önemli olan başkasının insanı nasıl değerlendirdiğidir. Bu konuda kendini dev aynasında görmenin hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur.

            Herkesin tekebbür illetinden sakınıp, alçakgönüllü bir tavır takınması dileği ile…

Oyu Puanı: 15 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir
Yorumlar

Bilgiler
Burda 1175 Yazı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: ESKİ SAMSAT’I ÖZLÜYORUM
Enfazla Değerlendirilen: FAHREDDİN AKTAŞ HAKK’A YÜRÜDÜ

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 3 (0 Kayıtlı Üye 3 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler:


 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri