Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Köşe Yazıları

Köşe YazılarıFahrettin ÇELİKAŞK BİLİNCİ [ Arama ]

AŞK BİLİNCİ
Başlık AŞK BİLİNCİ
Tarih 18.05.2011
Gönderen Editör
Fahrettin ÇELİK

 

AŞK BİLİNCİ

 

Belki de bugüne kadar en çok tanımı yapılan, en çok zikredilen, farklı yorumlara konu olan bir kavramdır aşk sözcüğü.

 

Şiirlerin, romanların, şarkıların vazgeçilmez konusudur aşk.

 

Aşk, beklemesini, sabretmesini, teslim olmasını bilmektir. Kimi zaman mutluluk, kimi zaman ızdıraptır. Farklı farklı kelimelerle ifade edilmeye çalışılır; güven, keder, mutluluk, özlem, yalnızlık gibi.

 

“Aşk, her bir insanın kendince kurguladığı ve hiç bitmeyecek hikâyesidir.” diye bir tanım getirmek istiyorum. Ancak, bu kavramın tanımının birkaç kelimeyle yapılabileceğinin oldukça zor olduğunun bilincindeyim.

 

Aşk deyince insanın aklına ister istemez bir erkek ile bir bayanın birbirine karşı sevgi beslemeleri geliyor. Yunus gibi Mevlana gibi sevgiyi maddede değil manada arayanların örnekleri günümüzde maalesef olmadığından aşk, kadın erkek sevgisi ile özdeşleşmiş durumda.

 

Aşk aslında kişinin kendisini feda etmesidir. Âşık olunca kişi kendisini unutur. Tüm benliğiyle gönlünü kaptırdığı varlığa teslim olur. Her şeyiyle -tüm varlığıyla- aşkını zikreder.

 

Günümüzde her şeyde olduğu gibi aşkta da bir sunilik söz konusudur. Bu kelime kirlendi desek yeridir gayrı.

 

Aşkın ifade etme şekli “seni seviyorum” demektir. Manasını bilmeden insanlar belki de günde birkaç kişiye bu kelimeyi kullanıyor. İçi boş, duygudan yoksun, sıcaklığını yitirmiş olarak sarf ediliyor -iki kelimelik- bu cümle.

 

“Bazen söyleyen sevgiyi bilmezdi, bazen de söyleyen sevgiyi hak etmezdi.” diye bir şiir okumuştum. Ne kadar da güzel ifade ediyor günümüz insanlarının sevgi anlayışını.

 

Günümüz insanlarının aşk anlayışını bir tarafa bırakıp bu kavramın özüne dönelim. Victor Hugo: “Aşk, iki iken bir olmak demektir.” şeklinde tanımlıyor aşkı.

 

Paulo Coelho ise bir anlamda aşkı tarif etmeyi bile gereksiz sayıyor. Coelho: “Aşktan konuşmak yersizdir; aşkın kendi dili vardır ve aşk kendiliğinden konuşur.” diyor aşk için.

 

Aşk, kalp için bir ilaçtır bence. Tabii genelde bütün ilaçlar acıdır. Acı olmakla birlikte neticede şifa veren karışımları içerir.

 

Ağzı yakmakla birlikte sonuçta şifa veren ilaç gibi aşk da ıstıraplarla, acılarla, kederlerle dolu olmakla birlikte bir gereksinim; kalbe, ruha, beyne ilaçtır. Çünkü dünyada en güzel şey sevmek ve sevildiğini bilmektir.

 

Aşk deyince ne hazindir ki, akla gelen ilk şeylerden biri de ayrılıktır. Ayrı olmak aşkı bitirmez, belki de daha da güçlendirir.

 

Aşkın sembolü olmuş Kays aşkından dolayı aklını kaybedince Mecnun, yani “Deli” adını almıştır.

 

Mecnun, aşkından dolayı bir anlamda dünya ile bağlarını koparıp çöllere düştüğünde Leyla onu görmeye gider.

 

Leyla: "Ben geldim Kays, Leyla!" demiş.

 

Kays: "Sen de kimsin? Çekil git! Ben zaten Leylâ ile beraberim." demiştir.

 

Bu örnekten de anlaşılacağı üzere iki sevenin ayrı olması aşklarının bittiği anlamına gelmez. Uzak kalmak elbette zaman akışı içerisinde duyguların zayıflamasına yol açabilir ama sadece sevilmeme veya unutulmuş olma hissi seveni karamsarlığı, boşluğa ve umutsuzluğa iter.

 

Aşkta bıkma, unutma var mı bilmiyorum ama yine de La Bruere’ nin oldukça manidar sözü ile bitirmek istiyorum: “Aşk, bıkmakla ölür, unutmakla gömülür.”

 

 

Fahrettin Çelik

Oyu Puanı: 45 - Ortalama: 4.81

Yorum Gönder Değerlendir
Yorumlar

Bilgiler
Burda 1175 Yazı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: ESKİ SAMSAT’I ÖZLÜYORUM
Enfazla Değerlendirilen: FAHREDDİN AKTAŞ HAKK’A YÜRÜDÜ

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 9 (0 Kayıtlı Üye 9 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler:


 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri