Karanlık eller, seçim öncesi kaos oluşturmak için düğmeye basmış bulunuyorlar. Dün Kastamonu’da miting yapan Başbakan Tayyip Erdoğan’ı koruyan polislere eşlik eden trafik eskortu Çankırı yolunda çapraz ateşe tutuldu. Saldırıda polis memuru Recep Şahin şehit olurken, Metin Kuş ise yaralandı. Ameliyata alınan yaralı polis memurunun durumunun ciddiyetini koruduğu belirtildi. Bu arada bölgeye Özel Güvenlik Güçleri sevk edilerek, geniş bir arama tarama faaliyeti başlatıldı.
Ülkemiz ne zaman istikrara kavuşma yolunda mesafe alsa, ne zaman sorunlarını çözme yolunda irade ortaya koyup gelişme yolunda bir ivme kazansa birileri bundan rahatsız olup ortamı sabote etmek, gidişi tersine çevirmek için hemen harekete geçmektedirler. Çünkü Türkiye’nin sorunlarını çözüm yoluna koyması; ekonomik, sosyal ve dış politika alanlarında ileriye doğru hamle yapması; belli bir kalkınma trendi yakalaması karanlık odakların çıkarı ile çatışmaktadır. Yani burada ters bir ilişki söz konusudur: Türkiye kazandıkça, derin güçler kaybetmekte, onların başarıya ulaşması, Türkiye’nin kaybı demektir.
Malum karanlık odakların amacının; Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak ve ülkeyi kaos ortamına sürüklemek olduğu ayan beyan ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bunlar, karanlıkta hayat bulan yarasalar gibidirler. Ortalığın aydınlanması onlar açısından, eylemlerini icra edecekleri uygun ortamlar değildir. Bu yüzden kaos ortamının tesisi için bütün hünerlerini sergilemekten asla geri durmazlar. “Kurt puslu havayı sever.” misali, gözün gözü görmediği kaotik bir ortam, istedikleri dolapları ve entrikaları çevirebilmek için, arayıp da bulamadıkları bir fırsat sunar, onlara. Ancak böyle karanlık bir ortamda kirli planlarını hayata geçirme fırsatı bulabilirler.
İşte, bu son hain saldırıyı da bu açıdan değerlendirmek gerekir. Yine Türkiye’nin huzurunu, ülkenin istikrarını hedef alan bir saldırı ile karşı karşıya bulunuyoruz. Seçimlerden tamamen umudunu kesen, demokratik yollardan iktidara gelme inancı kalmayan derin güçlerin terörle, tehditle, korkutmayla sonuç alabilecekleri vehmine kapıldıkları anlaşılmaktadır.
Bu işte tetiği çekenleri insan olarak vasıflandırmak zaten mümkün değildir. Onlar, iradesi elinden alınmış, adeta kafasının içi boşaltılarak mankurtlaştırılmış, belli bir program dâhilinde yönlendirilen, kumanda cihazı başkasının elinde olan robotlaştırılmış zavallılardır. Asıl suçlu mevkiinde oturanlar, kapalı kapılar ardında bu karanlık senaryoları yazanlar ve oyunu sahneye koyanlardır. Bunlar, görev yapmaktan başka bir düşüncesi olmayan gencecik polislerimizin hayatına kastedecek kadar gözü dönmüş, insanlıktan nasibi kalmamış bedbahtlardır.
Yapılan bu menfur saldırının, seçim kampanyasının olanca hızı ile sürdüğü bir döneme denk gelmesi gayet manidardır. Bu hain saldırı ile iktidar partisine gözdağı verilmek istenmiş, Başbakan’a, “Korumalarına fazla güvenme, istediğimiz zaman onları ortadan kaldırabiliriz” mesajı verilmek istenmiştir.
Aslında bu karanlık odakların peşinden koştukları, boş hayalden öte bir şey değildir. Ülkemizin muasır medeniyet yolunda geldiği nokta, ekonomik ve sosyal alanlarda kat ettiği yoldan geri çevirmek olası değildir. Demokrasinin ve özgürlüklerin tadına varan halkı, otoriter ve totaliter yönetimlere mahkûm etmeye çalışmak akıl kârı değildir. Bu, beyhude bir çabadır. Türkiye’yi dünyadan koparıp, içine kapatarak’ Küçük olsun benim olsun’ düşüncesi ile yönetmek artık mümkün değildir. Ülkemizin gelmiş olduğu bu aşamadan sonra, millete dar gelen bu deli gömleğini Türkiye’nin sırtına geçirmeye hiç kimse takat getiremez.
Türkiye’yi karanlığa mahkûm etmek isteyen karalık güçler yanlış bir hesap içindedirler. Bu tür yöntemlerle sonuç almak şöyle dursun tam tersine, amaçlananın tersi sonuçlarla karşılaşmak işten bile değildir. Bunlar sadece ülkeye zaman kaybettirmekte, ülkemizin enerjisinin boşa harcanmasına sebebiyet vermektedirler.
Halkımız er ya da geç önüne konulmaya çalışılan barikatları yıkıp, ülkenin ‘Muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkma’ hedefine doğru emin adımlarla yürümesini sağlayacaktır. Söz konusu karanlık odaklar, bu gidişi en fazla tökezletebilir, geciktirebilirler. Yoksa bu yoldan geriye dönüş asla söz konusu olamaz.
Terörle bir yere varmanın, bu yöntemle sonuç almanın kesinlikle mümkün olmadığını herkesin, özellikle bu yöntemi çözüm olarak görenlerin bilmesinde sayılamayacak faydalar vardır.
Tekrar başa dönecek olursak, bu menfur saldırıda hayatına kaybeden polisimize Allah’tan rahmet, emniyet camiasına ve Türk Ulusuna başsağlığı dilerken, olay esnasında yaralanan polisimize de Allah’tan acil şifalar dilerim.05.05.2011
KARARANLIK GÜÇLER İŞ BAŞINDA!
