Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Köşe Yazıları

Köşe YazılarıZiya AKTAŞ27 NİSAN e-MUHTIRASININ HATIRLATTIKLARI-1 [ Arama ]

27 NİSAN e-MUHTIRASININ HATIRLATTIKLARI-1
Başlık 27 NİSAN e-MUHTIRASININ HATIRLATTIKLARI-1
Tarih 28.04.2011
Gönderen Editör

27 NİSAN e-MUHTIRASININ HATIRLATTIKLARI-1

 

2007 yılında demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçen, tarihte 27 Nisan e-muhtırası olarak bilinen olayın bir yıldönümünü daha idrak etmiş bulunuyoruz. O gün, halkın iradesini baskı altına alma girişimleri büyük bir yoğunluk kazanmıştı ve demokrasimiz büyük bir sınavla karşı karşıya bulunuyordu. Allah’tan, sivil iradenin dik durması ve vesayetçilere boyun eğmemesi sayesinde, demokrasimiz bu sınavdan alnının akıyla çıkma başarısını gösterebilmişti.

 

Bilindiği gibi, 2007 yılında Cumhurbaşkanı A.Necdet Sezer’in görev süresi dolmuş ve yerine yeni cumhurbaşkanı seçilmesi gerekiyordu. Bu bağlamda, meclis çatısı altında çalışmalar sürdürülmekte idi. O gün ‘iktidar koltuğunda AK Parti’nin oturuyor olması ve meclis çoğunluğuna sahip bulunması durumu’ göz önünde bulundurulunca, seçimlerde herhangi bir sıkıntının yaşanmayacağı öngörüsü hâkimdi. Ne var ki, statükoyu korumaya kararlı ve kendilerini devletin asıl sahibi gören Kemalist elitler AK Parti’ye Cumhurbaşkanını seçtirmemekte kararlı görünüyorlardı. Bu yolda onlar için her şey mubahtı(!)  Çünkü belli bir zümre, kendileri için son kale olarak gördükleri Cumhurbaşkanlığı makamını bir ölüm kalım meselesi olarak görüyordu.

 

Beklendiği gibi, AK Parti kendi adaylarının Abdullah Gül olduğunu açıklayınca, statükocu cenahta engelleme çabaları hız kazanmaya başladı.

 

Bu meyanda, önce kimsenin ciddiye almadığı Yargıtay emekli Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu tarafından “meclisin toplanabilmesi için 2/3 çoğunluk olan 367 sayısının olması gerekir” şeklinde bir görüş ortaya atıldı. Toplanma yeter sayısının seçme yeter sayısından çok olduğu böyle garip bir uygulamaya dünyanın hiçbir yerinde rastlamak mümkün değildir. Ne yazık ki, demokrasiye balans ayarı çekmekte kararlı olanlar açısından; norm, kural, nizam ve hukuk gibi kavramların hiçbir önemi yoktu. Onlar için önemli olan mevcut parlamentoya Cumhurbaşkanını seçtirmemekti. Bu yüzden bu safsataya can simidi gibi sarıldılar ve o an için sonuç da aldılar.

 

Cumhurbaşkanını seçme gündemi ile toplanan meclis 367 sayısına ulaşamadı. Bunu fırsat bilen CHP soluğu hemen Anayasa Mahkemesi’nde aldı. Peşinden de, zamanın CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ‘İstediğimiz yönde karar çıkmasa Türkiye’de iç çatışma çıkar.” yolunda tehditvari bir demeç patlattı.

 

Zaten toplantı öncesinde derin mahfillerce DP ve ANAP hizaya getirilmiş bulunuyordu. Nitekim yapılan tehditler ektisini gösterdi ve her iki parti de son anda meclis oturumlarına katılmaktan vazgeçtiklerini açıkladılar. Tabii, bunun ceremesini de çok pahalıya ödediler. Her iki parti de seçimlerde barajı geçemeyerek, partiler mezarlığındaki yerlerini alırken, genel başkanlar ve parti yöneticileri de siyasetten tasfiye oldular.

 

Aynı gece Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde ‘demokrasiye balans ayarı niteliğinde ve eşi başörtülü olan birinin Çankaya’ya çıkmasının hazmedilemeyeceği’ yolunda bir bildiri yayınlandı. Bu yola tevessül edenler, daha önceki alışkanlıklarının verdiği rahatlıkla, bildiri doğrultusunda hareket edileceği ve askerlerin onay verdiği birinin Cumhurbaşkanlığına aday gösterileceği beklentisi içindeydiler.

 

Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir askeri muhtıraya karşı bildiri ile cevap veriliyor ve sivil iradeye sahip çıkılıyordu. Bu hengamda, halk tarafından yönetim yetkisi verilenlerin dik durmaları ve milli iradeye sahip çıkarak, vesayete boyun eğmemeleri sayesinde demokrasimiz büyük bir badireyi kazasız belasız atlatmış oluyordu. Yani, asker demokrasiye balans ayarı çekmek isterken, sivil iradenin dik durması sayesinde kendileri balans ayarına muhatap oluyordu.

 

Bütün bu olumsuz gelişmelerin baskısı altında toplanan Anayasa Mahkemesi’nden hukuki bir karar çıkmasını beklemek fazla iyimserlik olurdu. Zaten mahkeme üyelerinin siyasi duruşu ve daha önceki kararları göz önünde bulundurulunca çıkacak karar belli gibiydi. Beklendiği gibi, mahkeme, “Meclisin toplanabilmesi için 367 üyenin mecliste hazır bulunması gerektiği” yönünde karar aldı.

 

Söz konusu karar tam bir şok etkisi yaptı. Her kesimden itirazlar yükseldi. Çoğu hukukçu tarafından, kararın hukuki dayanaktan yoksun olduğu ve yok hükmünde olduğu doğrultusunda görüşler beyan edildi.

 

Gelecek yazıda aynı konuyu işlemeye devam edeceğiz.27.04.2011

Oyu Puanı: 10 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir
Yorumlar

Bilgiler
Burda 1175 Yazı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: ESKİ SAMSAT’I ÖZLÜYORUM
Enfazla Değerlendirilen: FAHREDDİN AKTAŞ HAKK’A YÜRÜDÜ

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 2 (0 Kayıtlı Üye 2 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler:


 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri