2009 Yılı Ramazan bayramında şeker toplayan üç çocuğu katleden eden zanlı geçen gün emniyet kuvvetlerince yakalandı. Katilin itirafı üzerine çocukların cesetleri Yozgat’ta gömülü olduğu yerden çıkarılarak, DNA örnekleri alınmak üzere Ankara’ya gönderildiler. Bu işlemler tamamlandıktan sonra, cenazeler Kayseri’ye götürülüp ailelerine teslim edildiler. Bu arada, emniyet binasına götürülen katil zanlısı ise halkın elinden linç edilmekten zor kurtarıldı.
Cesetlere ulaşıldıktan sonra, zaten az olan umutlu bekleyiş yerini hüzne terk etti. Bir buçuk seneden beri devam eden gözyaşları adeta sel olup aktı. Feryadı figanlar Arş-ı alaya yükseldi. Her iki ailede de yürekleri paralayan hazin sahneler yaşandı.
Aylarca süren aramalardan sonra çocukların katili 80 metre kadar ötedeki komşuları çıktı. Bayramda, şeker toplamak için gelen çocukları içeri alan insan kılıklı canavar(bu sıfat bile adı geçen mahluku ifade etmekte yetersiz kalmaktadır. Çünkü canavarlar, sevki ilahi ile hareket etmekte ve yaptıklarından dolayı sorumluluk taşımamaktadırlar.) on yaşındaki kız çocuğuna tecavüz ettikten sonra kızı bıçakla öldürmüş. Daha sonra diğer iki çocuğu da boğmak suretiyle öldürüp cesetleri, kiraladığı bir araçla memleketi olan Yozgat’a getirip yerin altına gömmüş.
Böyle bir vahşet, böyle bir canavarlık görülmüş, işitilmiş şey değildir. İnsanın kanını donduran bir vahşetle karşı karşıyayız. Bir bayram günü şen şakrak bir şekilde şeker toplayan üç çocuktan birine tecavüz ettikten sonra onunla birlikte diğer iki çocuğu da toptan öldürmenin insanlıkla bağdaşır bir tarafı olabilir mi, Allah aşkına? İnsanda biraz merhamet, biraz vicdan, biraz insaf olur. Tüm bu sıfatlardan azade bir şekilde katil zanlısı, işlediği iğrenç cinayetle adeta insanlıkla bir alakasının olmadığını haykırmıştır. Çünkü insanlıktan az buçuk nasibi olan birinin yapacağı iş değildir bu. Canavarların yaptıkları bile, bu yapılan vahşetin yanında çok masum kalır.
Bir bayram sabahı cıvıl cıvıl bir şekilde evlerinden çıkıp şeker toplayan çocukların neşelerine neşe katması gerekirken, boşu boşuna masum hayatlara kıymak suretiyle ailelerine haftalarca, aylarca dünyayı zindan eden, kâbuslar yaşatan bu insan kılıklı canavar ötesi varlıkla aynı varlık sınıfına dâhil olduğu için insan, insanlığından utanmaktadır. Böyle birine insan demek, aslında insanlığa büyük hakarettir. Yapılan bu insanlık dışı fiil karşısında faili vasıflandıracak bir sıfat bulmak gerçekten zor. Hiçbir sıfat bu durumu açıklamaya kâfi gelmez. Bulunabilecek en uç sıfatlar bile, işlenen bu menfur cinayet karşısında çok hafif kalacaktır.
Doğrusu, böyle insan bozuntusu mahlukların, çocuk katili ve ırz düşmanlarının yeryüzünde dolaşmaları bile bir züldür. Bir hiç uğruna masum çocukların kanına girip, ailelerine olmadık acılar yaşatan bu tip insanların(!) toplum içinde barınmaması gerekir. Yeryüzü bunlara dar gelmeli, Allah’ın havasını solumamalı ve nimetlerinden istifade etmemelidirler. Zaten yeryüzü böylelerine sürekli olarak lanet okumaktadır. Yani, bu pisliklerin, üzerinde yaşam sürmelerine isyan etmektedir.
Aslında bu şekilde iğrenç bir işi icra eden birinin, yaşamaya hakkının olmadığına karar verip intihar etmek suretiyle yaşamına son vermesi gerekirdi. Ölüm bile bu gibi pislikleri temizlemeye kifayet etmez. Bu psikopatlara öyle yöntemler uygulanmalı ki her gün ölümü arar hale gelmeli, en sonunda da cehenneme biletleri kesilmelidir. Ne yazık ki, hukuk sistemimiz bu tür cezaların uygulanmasına müsait değildir! Bilindiği gibi, şu an, hukuk sistemimizde idam cezası kaldırılmış bulunmaktadır.
Benzer olayların yaşanmaması için cezaların caydırıcı bir etkisinin olması gerekir. Bunun için de cezalar, işlenen suçlarla mütenasip bir karakter arz etmelidir. Cezaevinde birkaç sene yatıp çıkmanın fazla bir caydırıcılığının olmayacağı izahtan varestedir. Vicdanları tatmin etmeyen bir hukuk sisteminin uzun ömürlü ve kalıcı olması düşünülemez.
Bu arada, olayın aydınlatılması için her türlü fedakârlığa katlanarak canla başla çalışan güvenlik görevlilerinin bu takdire şayan çabalarına değinmeden geçemeyeceğim. Emniyet teşkilatının bu olağanüstü çabası her türlü övgüyü fazlası ile hak etmektedir. Bu özverili çalışmalarından dolayı güvenlik güçlerine ne kadar teşekkür etsek azdır.
Bu girift olayın aydınlatılması için, emniyet teşkilatı yoğun bir çabanın içine girip, bunun için FBI’dan eleman getirmek de dâhil olmak üzere, birçok yönteme başvurdu. Tüm bu çalışmalara rağmen sonuç almak uzun süre mümkün olmadı. Bunun üzerine teşkilat, emniyet içinde özel bir ekip kurup, olayı çözmekle görevlendirdi. Söz konusu ekip, olayın izini sürüp en ufak bir ayrıntıyı bile atlamadan, aylar süren titiz bir çalışmanın sonunda, nihayet olayın failine ulaşmayı başardı.
Gerçi varılan sonuç hayal kırıcı idi. Çünkü söz konusu olayla ilgili olarak adı geçen çocuklar canlı değil, ölü olarak bulunmuşlardı. Olan yine ailelerine olmuştu; çünkü ateş düştüğü yeri yakar. Artık gidenlerin geri getirilmesi mümkün olmamakla birlikte, emniyet teşkilatının bu göz kamaştırıcı başarısı, benzer olayların yaşanmasında caydırıcı bir ekti yapacağı kesindir.
NOT: GAP Gazeteciler Birliği Cemiyeti ve GAP Olay Gazetesi'nin birlikte organize ettikleri GAP Oscarı 'Yılın en başarılı Gazetecisi' ödülüne layık görülen Gazetemiz Yazarı Fahrettin Çelik’in seçilmiş olması bizleri son derece sevindirmiş ve göğsümüzü kabartmıştır. Bundan dolayı tebrik eder, başarılarının devamını dilerim.
İNSAN KILIĞINA GİREN CANAVAR
