SİYASİ BEDEL ÖDEMEK

Milletvekili genel seçimlerine üç ay gibi kısa bir süre kala, gerek aday adayları gerekse siyasi partiler cephesinde hummalı bir faaliyet göze çarpmaktadır. Bu kapsamda, milletvekili adayı olabilmek için, değişik kurumlarda görev yapan üst düzey bürokratlardan peş peşe istifalar gelmeye başladı. Sürecin başlaması ile bürokraside adeta bir istifa furyası yaşandı.

Daha çok, hizmet etmek düşüncesi ile bu yolu tercih edenler olduğu gibi, bulundukları makam ve sahip oldukları konumları hizmet üretmek için daha elverişli olmasına rağmen, sırf biraz daha yükselmek ve koltuk hırslarını tatmin etmek için bu yola tevessül edenler de yok değildir. Hizmet güdüsü ile yola çıkanların çıkışları olumlu bir amaca hizmet ederken, kariyer yapmak ve egolarını tatmin güdüsü ile hareket edenlerin amacının hizmet olmadığı aşikârdır.  Amaç hizmet etmekse; önemli olan kariyer yapmak ve yükselmek değil, bulunduğu koltuğun hakkını vermektir. Yani sahip olunan konumun gereklerini eksiksiz yerine getirmektir.

Seçim için startın verildiği bu süreçte, siyasi partiler cephesinde çok ilginç bir gelişme yaşanmaktadır. Şöyle ki; bazı partiler, Ergenekon terör örgütü davasında yargılanan bazı tutuklu ve sanıklarla flört ilişkisine girmiş bulunuyorlar. Söz konusu dava kapsamında yargılanan kimi sanıkların seçimlerde aday gösterilmeleri konusunda muhalefet partileri cenahında alttan alta çalışmaların sürdürüldüğü artık sır olmaktan çıkmıştır. Öte yandan, söz konusu dava kapsamında tutuklu ve sanık olmasa bile, davanın sulandırılması ve etkisizleştirilmesi için yoğun çaba sarf eden bazı bürokratlar, adaylık başvurusu için görevlerinden istifa etmiş bulunmaktadırlar.

Elbette, siyasi partiler, belli şartları taşıyan ve seçilme engeli olmayan herkesi milletvekilliğine aday gösterebilirler. Bu konuda bir sınırlama, bir kayıt söz konusu değildir. Bilgi ve yeteneğine güvenilen ve faydalı hizmetler yapacağına inanılan insanların aday gösterilmelerinde herhangi bir sakınca yoktur. Tam tersine, bu, siyasete yetenekli insanların kazandırılması açısından faydalı bir girişim olarak mütalaa edilebilir.

Siyasete yeni değerler kazandırmaktan çok, sırf birilerini yargıdan kaçırmak amacı ile siyasi bir operasyon olarak, bu iş icra ediliyorsa- ki amacın bu olduğu gayet açıktır- bu, düpedüz yargıya meydan okumadır, milletle inatlaşmadır.

Ergenekon sanıklarını aday gösterip yargıdan kaçırmak suretiyle siyasi operasyona kalkışan partilerin, bu işin sonucunu hesaplamamış olmaları düşünülemez. Halk, Ergenekon davasının bir an evvel sonuçlanıp, dava kapsamında yargılanan sanıkların hak ettikleri cezalara çarptırılmalarını dört gözle beklerken, bazı partilerin, milletle inatlaşırcasına, davanın sanıklarını yargıdan kaçırma girişiminde bulunmaları hayret ve ibretle izlenmektedir. Hangi akla hizmetle böyle bir işe soyunduklarını anlamak gerçekten çok zor. Galiba, bu konuda en mantıklı izah, söz konusu partilerin seçimlerden umudunu tamamen kesmiş olmalarıdır.

Bu tür siyasi operasyonlarla bazı partilerin ETÖ davası kapsamında yargılanan sanıkları kurtarma ve davayı sulandırma faaliyetlerinin karşılıksız kalacağı sanılmasın. Millet, bunun faturasını, bu işi icra edenlere kesinlikle çıkaracaktır. Bunda kimsenin şüphesi olmasın! En fazla üç ay sonra millet terazisinde tartıya çıkacak olan partiler, millet nezdindeki ağırlıklarını ve milletin boy aynasında boylarının ölçüsünü öğrenme şansını bulacaklardır. Millet tartısında her parti yaptığının karşılığını mutlaka görecek, milletle inatlaşmanın ne demek olduğu ayan beyan ortaya çıkacaktır.

Ayrıca bu yola başvuran partilerin bekledikleri sonucu almaları da şüphelidir. Çünkü Anayasa’mızda seçimden önce başlamış yargı sürecinin, yargılamayı kesmeyeceği şeklinde 83. maddede bir hüküm bulunmaktadır. Yani bu kişiler yargılama sonucunda hüküm giyerlerse, dokunulmazlık zırhından yararlanamayacaklardır.

Söz konusu proje henüz başlangıç aşamasında olup belki de, muhalefet partileri, yaptıklarının yanlış olduğunu anlar ve böyle şaibeli bir yola başvurmaktan vazgeçerler! Adı geçen partilerin, bu konuda nasıl bir karar vereceklerini bekleyip göreceğiz.

Siyasi partilerimizin, siyasi intihar anlamı taşıyan böyle bir karara imza atmaktan kaçınmaları ve milletle inatlaşmaktan vazgeçmeleri dileği ile…

Ziya AKTAŞ