Milli Görüş Hareketinin lideri ve Türk siyasetinin duayenlerinden Necmettin Erbakan, 28 Şubat’ın yıl dönümüne bir gün kala hakkın rahmetine kavuştu. Dün öğle saatlerinde hayata gözlerini kapayan Saadet Partisi Genel Başkanı ve 54. Hükümetin Başbakanı Erbakan’ın ölüm sebebi kalp yetmezliği olarak açıklandı.
28 Şubat Postmodern darbesinin mağduru olan Erbakan’ın ölümünün tam da 28 Şubat’ın yıl dönümüne denk düşmesi, tarihin garip bir tecellisi olsa gerek.
28 Şubat 1997 tarihinden bu yana Erbakan Hoca’nın 28 Şubat Kararlarını paşa paşa imzaladığı yolunda, toplumda bir kanaat hâkimdir. Oysa gerçek, bunun tam tersidir. Erbakan’ın bu konudaki görüşü; “MGK’nın hazırladığı paketin asla kabul edilemeyeceğini, ancak fazla gürültü ve patırtı çıkarmadan, Türkiye’yi tehlikelerin içine atmadan bu badireyi atlatmak gerekir.”doğrultusundaydı.
O dönem, ülkemizin içinde geçtiği kritik durum göz önünde bulundurulunca, başka türlü davranmanın gerçekçi olmadığını müşahede etmek pekala mümkündür. Yani o gün, Erbakan Hoca, gerektiği şekilde hareket etmiştir. Konuyu öteye beriye çekmenin, meseleyi eğip bükmenin tutarlı hiç bir tarafı bulunmamaktadır.
Erbakan Hoca hiçbir zaman korkmadı, salt iktidarı muhafaza düşüncesi ile de MGK’nın skandal kararlarını imzalamadı. O askerleri ikna edebileceğini, imzalasa bile tatbikatta empoze edilen hüküm ve kararları etkisiz hale getireceğini düşünüyordu.
28 Şubat rejiminin temelinde dindar bir başbakan ve milli manevi değerlere bağlı bir kadronun ülkeyi yönetmesine duyulan öfke ve bu durumun yol açtığı tahammülsüzlük yatmaktaydı. Söz konusu darbe, Erbakan’ın başında olduğu Refah-Yol hükümetini işbaşından uzaklaştırmak için kurgulandı ve adım adım hayata geçirildi.
28 Şubat Postmodern darbesinin asker, medya ve yargı olmak üzere üç sac ayağı bulunmaktadır. Bu üçlü ittifak basiretsiz ve cesaret yoksunu siyasileri maşa olarak kullanıp, amaçlarına ulaştıktan sonra bunları paçavra gibi bir kenara atmakta asla beis görmediler.28 Şubat, milletin sırtına zorla geçirilmiş bir deli gömleğidir, basiretsiz bir kadro eliyle hayata geçirilen çılgınca bir projedir. Söz konusu projenin mimarlarının, “Bin yıl sürecek” dedikleri bu rejim ancak on yıl dayanabildi. Millet, kendisine dar gelen bu deli gömleğini sırtından söküp attı.
Milletin, söz konusu darbeye bakışını görmek için o günün siyasi figürlerinin bugün ne durumda olduklarına bakmak yeterlidir.
Prof. Dr. Necmettin Erbakan Türk siyasi tarihine damgasını vurmuş ve adını altın harflerle yazdırmış bir siyasi dehadır. Her ne kadar kurucusu olduğu ve Genel Başkanı olduğu partiler, iktidarda fazla kalamasalar da, bugün, fikir babası olduğu milli görüş hareketinden neşet eden kadrolar eliyle Türkiye yönetilmekte ve bu süreç sekiz yıldır aralıksız sürmektedir.
Şu anda ülkemizi yöneten kadro ile Erbakan ve Genel Başkanı olduğu partiler arasında görüş ayrılıkları olsa da, bu durum yüzeyseldir. Temel fikirlerde ayrılık söz konusu değildir. Kısacası Erbakan’ın fikir babalığını yaptığı milli görüş hareketinin, Türk siyasetinde bir etkisinin olmadığını söylemek tamamen safdilliktir. Nihayetinde bu hareketten doğan fikir akımları ve bunu uygulayan kadrolar şu an Türkiye’nin yönetiminde söz sahibidirler. Dolayısıyla Türk siyasetinde milli görüşün etkisi çok derinlerde sürmektedir.
Erbakan’ın imzasını taşıyan tüm bu olumlu faaliyetler, yapmış olduğu olumsuz işleri görmezden gelmemizi asla gerektirmez. Bu cümleden olarak, son senelerde Başbakan Recep Tayip Erdoğan ve Ak Parti’ye karşı iflah olmaz bir karalama kampanyasını yürütmesi ve son Saadet Partisi kongresinde Genel Başkan Numan Kurtulmuş’u harcaması ve hareketin ikiye bölünmesine sebep olması, yaşı ve sağlığı müsait olmamakla birlikte Genel Başkanlık koltuğuna yapışması, asla yapılmaması gereken bariz hatalardır. Bu yapılanlar kesinlikle görmezden gelinecek ve müsamaha ile karşılanacak davranışlar değildir.
Son zamanlarındaki bu olumsuz davranışlarını duygusallığın bir tezahürü ve yaşlılığın belirtisi olarak telakki etmek yanlış olmasa gerek.
Tüm bu olumsuz yaklaşımlar bile bu ulu çınarın değerini hiçbir zaman azaltmaz. Çünkü yaptığı olumsuz işler, olumlu faaliyetlerinin yanında çok cılız kalmaktadır.
Sonuç olarak, büyük bir siyaset ve devlet adamı, değerli bir bilim adamını kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Milletin başı sağ olsun. Allah gani gani rahmet eylesin, mekânı cennet olsun…
MİLLİ GÖRÜŞ’ÜN LİDERİ HAKK’A YÜRÜDÜ
