Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Köşe Yazıları

Köşe YazılarıZiya AKTAŞESRARANGİZ BİR ÖLÜM ÜZERİNDEN MEDYANIN SINAVI [ Arama ]

ESRARANGİZ BİR ÖLÜM ÜZERİNDEN MEDYANIN SINAVI
Başlık ESRARANGİZ BİR ÖLÜM ÜZERİNDEN MEDYANIN SINAVI
Tarih 17.02.2011
Gönderen Editör

ESRARANGİZ BİR ÖLÜM ÜZERİNDEN MEDYANIN SINAVI

 

             Ünlü sunucu ve oyuncu Defne Joy Foster’in ani ölümü basında büyük haber oldu ve geniş yankı buldu. Öyle yayınlar yapıldı ki adeta insanların içi sızlandı. Ölümün hüzün vermemesi imkânsızdır. Hele hayatını kaybeden kişi, televizyonlarda sıkça görülen bir insansa. Medyadaki övgülerin ardı arkası kesilmiyordu; ama bir yanda da mesele aydınlığa kavuştukça insanları huzursuz eden ayrıntılar ortaya çıkıyordu.

 

            Herkesin dilinin ucuna gelip de söylemediğini Sabah Gazetesi yazarı Hıncal Uluç dile getirdi. Sabah yazarı; anne olan bir kadının sabaha kadar eğlenmesini, alkol almasını, o gece tanıştığı bir adamın evine gitmesini ve orada ölmesini eleştiriyordu. Aslında bunlar halkın da sorduğu sorulardı; ancak medya dünyayı kendi dar penceresinden ibaret sandığı için bu konuya hiç girme gereği duymamıştı.

 

            Medyanın önemli bir kısmı şimdi Hıncal Uluç’a karşı linç kampanyası başlatmış bulunuyor. “Bu konu seni niye ilgilendiriyor?” tarzında yazılan şeylerin arkasında özel hayata karışmaması isteniyor. Gerçekten de özel hayata karışmamak, ölünün arkasından kötü konuşmamak gerekir. Lakin Hıncal Uluç’un da, bu konuda haklı bir gerekçesi var. Foster’in ‘rol model’ ya da ‘kutsanmış kadın’ gibi anlatılmasına karşı çıkıyor ki, bu tepkisinde son derece haklıdır.

 

            Her şeyden önce dengeli olmak gerekiyor. Bir yandan mahremiyete saygı duyalım derken, öbür taraftan da dünyanın hiçbir yerinde örnek sayılamayacak bir ölümü kutsayalım. Nerede olursa olsun, benzeri bir ölüm olayı gerçekleştiğinde benzer sorular gündeme gelir. Eleştiren de olur, savunan da; ama hiçbir yerde böyle bir olayda, bunu yapan kişi kutsanmaz.

 

            Her seferinde olduğu gibi medya yine sınıfta kaldı. Kendi dar penceresinde baktığı için olayın bütününü göremedi ya da görmek istemedi. Modern yaşamın temel ölçütü olarak kabul ettiği alkol ve kadın erkek ilişkilerine müsamaha ile yaklaşırken; inancımıza, manevi değerlerimize, örf ve adetlerimize ters bir uygulamanın eleştirilmesine karşı, ne yazık ki aynı toleransı gösteremedi! Tolerans göstermek şöyle dursun, tam tersine buna şiddetle karşı çıktı.

 

            Merkez medya, özel hayatın dokunulmazlığı diyerek konuyla ilgili en ufak bir eleştiriyi anında bastırmaya çalışırken, gerçeğin örtbas olmasına göz yumarak, hatta buna çanak tutarak, kendi varlık nedenine aykırı bir biçimde, haber alma özgürlüğünün önüne set çekmiş oldu.

 

            Özel hayata karışmak, ölünün arkasından konuşmak doğru bir davranış değil de;-ki değildir- evli, çocuk sahibi genç bir kadının alkol alarak, sabaha kadar genç bir adamın evinde kalması, orada eğelenmesi çok mu doğru bir davranış? Bunu sorgulamak hiç mi gerekmiyor?

 

            Genç bir kadının yeni tanıştığı genç bir adamın evinde saatlerce kalmasını gerektirecek ne işi olabilir, orada sabaha kadar ne yapar? Buradan pis kokuların gelmemesi mümkün mü?  Elbette değil. Herhalde bu, iyi niyetle, normal arkadaşlık ilişkileri ile açıklanacak bir durum değildir.

 

            Bu tür dedikoduların önüne geçmenin yolu, buna zemin hazırlayan ortamlardan uzak durmaktan geçmektedir. Aksi halde, dedikoduların ardı arkası kesilmez. Milletin ağzı torba değil ki, büzesin. Elbette ağzı olan konuşacak.

 

            Medyanın en önemli görevi tarafsızlık ilkesine bağlı kalarak haber sunmak ve halkın bu yöndeki ihtiyaçlarını karşılamaktır. Bunu yaparken olaylara insaf ölçüleri ile yaklaşmak ve insanları linç kampanyasına tabi tutmamak da, basın için hayati derecede önemlidir.

 

            Tarafsızlığı bir kenara bırakarak, medyanın her olaya taraflı bir gözle bakması, sürekli olarak laiklik ve modernite kisvesi altında iktidarı dövecek malzeme peşinde koşması, kesinlikle medyaya itibar kazandırmaz. Bu şekilde bir yaklaşım sergilenmekle basının güven skalasındaki çizgisi sürekli aşağıya düşmekte, basın sektörü, bu tutumun bedelini tiraj kayıpları şeklinde ödemek zorunda kalmaktadır. Basının bir an evvel kendine çeki düzen vermesi artık kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu gidişle, basınımızı bekleyen yalnız ve ancak hazin bir sondur. 

 

            Medyamızın demokrasiyi özümseyip, tarafsızlığı vazgeçilmez bir ilke edinerek, bu anlayışla yayıncılık yapması dileği ile…

 

15.02.2011

Ziya AKTAŞ

Oyu Puanı: 19 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir
Yorumlar

Bilgiler
Burda 1175 Yazı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: ESKİ SAMSAT’I ÖZLÜYORUM
Enfazla Değerlendirilen: FAHREDDİN AKTAŞ HAKK’A YÜRÜDÜ

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 4 (0 Kayıtlı Üye 4 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler:


 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri