Bu yazımızda, geçen yazıda işlediğimiz konuya kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bildiğiniz gibi, geçen yazıda ‘önyargının insanları yanlışa sevk eden toplumsal bir hastalık olduğu ve bundan sakınmanın gerekliliği’konusunu işliyorduk.
Bilindiği gibi, önyargılı ve bağnaz insanlar, kendi düşüncelerini taşımayan insanları bazen başkalarının borazanı olmakla suçlayacak kadar işi çığırından çıkarmakta, bu konuda insaf ölçülerini zorlayabilmektedirler. Bu nedenle söz konusu kavrama açıklık getirmek bir zorunluluk arz etmektedir. Nedir borazanlık? Borazanlık: Bazı insanların; menfaati icabı veya başka saiklerle, inanmadıkları halde, başka kimselerin, grupların veya partilerin düşünce veya politikalarını savunmaları ve onların dümen suyundan gitmeleridir.
Bir kimsenin savunduğu bazı değerler ve görüşlerin (demokrasi, özgürlükler, insan hakları, darbeci zihniyetle mücadele vb.) başka kimselerin, grupların veya partilerin savundukları ile çakışıyorsa, burada borazanlık değil, değerler manzumesinde ortak bir noktada buluşma ve aynı kulvarlarda yol alma söz konusudur. Haksız ithamlardan sakınmak için bu ince ayırıma dikkat etmek son derece elzemdir. Aksi takdirde, iftira kampanyalarının gelişme istidadı göstererek, toplumda yaygınlık kazanması kaçınılmaz olacaktır.
İnsanlara iftira atmanın,onları haksız sıfatlarla yaftalamanın bir nedeni, insanları yeteri kadar tanımamaksa diğer bir neden de, iftira kampanyasının gereği olarak ‘çamur at tutmazsa, izi kalır’ mantığının baskın çıkmasıdır.
Çevremizde yapılan bu tür yaftalamalarda daha çok ikinci şıkkın, yani iftira kampanyasının etkili olduğunu gözlemlemek mümkün. Çünkü bu yola başvuranların, yaftaladığı kişileri genellikle çok iyi tanıdıkları müşahede edilmektedir. Bu gerçek ortada dururken, başka türlü düşünmek mümkün olmasa gerek.
Ayrıca, toplumsal bir musibet olan kıskançlık ve çekememezlik illetinin de, iftira kampanyasının önemli sebeplerinden biri olduğu rahatlıkla söylenebilir. Kimi insanlar, kendilerinde olmayıp, başkasında bulunan imkân ve meziyetlerin yol açtığı kıskançlık duygusu ile hareket ederek toplum nezdinde saygın ve itibarlı insanlara çamur atmak suretiyle, onların saygınlıklarını ve itibarlarını yok etme çabası içine girmiş bulunmaktadırlar.
Bu yola tevessül edenlerin, amaçladıklarının tersi bir sonuçla karşılaşmaları her zaman mümkündür. Yani, bu tür insanlar, saygın ve itibarlı insanların saygınlıklarını aşındırma ve bitirme çabasını sürdürürken, zaten bıçak sırtında olan kendi itibar ve saygınlıklarının tamamen yok olması gibi bir durumla karşı karşıya kalmaları işten bile değildir.
Toplumun içine nifak tohumları ekmek suretiyle, insanlar arasındaki iyi niyete dayalı ilişkileri zedeleyen, güven ortamını tarumar eden, kargaşa ve anarşiye yol açan bu toplumsal illetten uzak durmak herkes için vazgeçilmez bir görev olmalıdır. Aksi halde, insanlar birbirine hep kuşku ile bakacak ve toplumdaki güven ortamının tesisi hiçbir zaman mümkün olmayacaktır.
Allah, hepimizi iftiracıların şerrinden korusun ve iftira atmaktan da bizi sakındırsın…