Cumhuriyetimizin 87.yıl dönümü olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına bu yıl resepsiyon krizi damgasını vurdu. Bilindiği gibi, daha önce, eski Cumhurbaşkanı A.Necdet Sezer eşli ve eşsiz olmak üzere iki resepsiyon geleneği başlatmıştı. Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçildikten sonra devlet erkanı için gündüz,halk, sanatçılar ve yazarlar için gece olmak üzere çift resepsiyon geleneğini devam ettirmişti. Ta ki, 2010 yılının Cumhuriyet Bayramına kadar… Bu yıl, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, olması gerektiği şekilde, çift olan resepsiyon sayısını teke indirdi.
Bu yılki Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna, Cumhurbaşkanı eşinin başörtülü olmasından dolayı CHP’nin, eşli resepsiyona kalıp katılmayacağı tartışma konusu oldu. Günlerce, CHP’nin resepsiyona katılıp katılmayacağı konusunda papatya falı açmak durumunda kaldık.
Süreç içerisinde CHP, MKYK’sını toplayarak, konuyu masaya yatırdı. Toplantı sonunda, “milletvekillerinin serbest bırakıldığı, isteyenin resepsiyona katılacağı, istemeyenin de katılmayacağı yolunda bir karar alındığı” duyuruldu. Kısacası ‘dağ fare doğurdu.’
Oysa cevabı aranan soru, milletvekillerinin resepsiyona katılıp katılmayacağı değil, CHP’nin kurumsal olarak, yani Genel Başkan düzeyinde katılıp katılmayacağı hususu idi. Söz konusu toplantı sonunda soru yine cevapsız kaldı.
Bu konuda milletvekillerinin nasıl davranacağı hususunda toplantı yapmaya ve karar almaya bile gerek yoktu. Çünkü davetiye tek tek şahıslara gönderilmişti ve resepsiyona icabet edip etmeme konusunda bir irade kısıtlaması zaten söz konusu değildi. İsteyen katılır, istemeyen katılmazdı.
Son güne kadar rengini belli etmese de, CHP’nin kurumsal düzeyde resepsiyona katılmayacağı eğilimi daha ağır basıyordu. Nitekim, Türkiye’de her kesimden insanların katıldığı, her görüşte insanların temsil edildiği resepsiyonda CHP’nin olmadığını görmek, fazla yadırganmadı; çünkü bu, beklenen bir gelişmeydi.
Her ne kadar, son günlerde, CHP Genel Başkanı demokrasi ve özgürlükler konusuna vurgu yapsa, bu hususta halkla barışık ve halkın değerlerine saygı noktasında bir söylem geliştirse de, asıl olan, bu partide statüko yanlısı zihniyetin sözünün geçtiğidir. Onların onayı ve rızası olmadan Genel Başkanın inisiyatif kullanması söz konusu bile değildir. Nitekim, beklendiği gibi, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı’nın verdiği resepsiyona katılmadı veya katılamadı.