Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Köşe Yazıları

Köşe YazılarıZiya AKTAŞYUMURTALI DEMOKRASİ(!) [ Arama ]

YUMURTALI DEMOKRASİ(!)
Başlık YUMURTALI DEMOKRASİ(!)
Tarih 13.12.2010
Gönderen Editör

YUMURTALI DEMOKRASİ(!)

 

            ‘Türkiye’de Anayasa’ konulu konferans için Ankara Üniversitesi SBF’ye gelen siyasi parti temsilcilerini hedef alan sol görüşlü öğrenciler, CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’ya karşı protesto sınırlarını aşan müdahalelerde bulundu. “Sermaye def ol” sloganlarıyla konuşturulmayan CHP Genel Sekreteri Batum, protestoyu ‘faşizm’ olarak nitelendirerek salonu terk etti. “Kolektif yumurta şenliğine hoş geldiniz” pankartı açan grup, salona gelen AK Parti’li Kuzu’ya ise yumurtalı ve fiili saldırıda bulundu. Öğrencileri alkışla protesto eden Kuzu, korumaları tarafından dışarıya çıkartıldı. Protestolara tepki gösteren Başbakan Tayyip Erdoğan, saldırılarda üniversite yönetimini sorumlu tuttu.

 

            Son günlerde üniversitelerde düzenlenen konferanslarda hatibi protesto etme, konuşmasını engelleme ve yumurtalı saldırıda bulunma adeta moda halini aldı! Önce Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’a karşı yapılan yumurtalı saldırı, ardından Başbakan’ın Dolmabahçe’deki Üniversite rektörlerine hitaben yapılan konuşmasını engelleme girişimi ve son olarak Ankara Üniversitesi SBF’deki CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum’u protesto ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Ak Parti’li Burhan Kuzu’ya karşı girişilen yumurtalı saldırıyı bu kapsamda değerlendirmek mümkün.

 

            Gerek Dolmabahçe Sarayı önündeki eylem, gerekse Ankara Üniversitesi SBF’deki eylemi, kesinlikle, masum birer öğrenci hareketleri gibi görmemek gerekir! Hele, hatibe karşı girişilen yumurtalı ve fiili saldırılar “demokratik eylem” sınırlarını kat kat aşan provokasyon kokan eylemlerdir! Çünkü, demokratik eylem yapan bir insan veya bir grup, ‘slogan’ atar, ‘pankart’ asar veya talepleri içeren bildirgeyi okur ve eylemine son verir. Oysa söz konusu konferanslarda gördüğümüz manzara, ‘demokratik hak kullanımı’ sınırlarını fazlasıyla zorlamaktadır.

 

             Peş peşe gelen bu öğrenci hareketlerini, ‘demokratik hak talepleri’ çerçevesinde değerlendirmek son derece yanıltıcı bir hükümdür. Bu tür eylemler, kesinlikle, kapalı kapılar arkasında planlanan ve bir yerlerden düğmeye basılarak harekete geçirilen organize girişimlerdir.

 

            Başta 27 Mayıs olmak üzere, ülkemizde değişik tarihlerde yapılan tüm darbelerin, bu tür öğrenci hareketleri ile başladığını hiçbir zaman akıldan uzak tutmamak gerekir! Ülkemizdeki darbe severlerin darbe hevesleri yine depreşmiş bulunuyor. Gerçi bunlar, bu heveslerinden hiçbir zaman vazgeçmez, bunu hayata geçirmek için, hiçbir fırsatı kaçırmazlar. Şimdiye kadar denedikleri hiçbir yöntemden sonuç alamamalarına bakarak, milletin iradesine ve demokratik yönetime ram olacaklarına, son koz olarak öğrenciler üzerinden menhus emellerini hayata geçirme teşebbüslerinde ısrar etmeleri, darbecilerin hiç de akıllı olmadıklarının açık bir göstergesidir.

 

            Artık, köprülerin altından çok sular akmış, eski yöntemlerle sonuç almanın mümkün olmadığı bir çok olayla ispatlanmıştır. Askerlerin de içinde olduğu, en başta ‘Ergenekon’ ‘Balyoz’ vb. darbe girişimi davaların sanıklarının tutuklanması ve mahkemelerde yargılanmaları, geçmişte hayal bile edilemeyecek çok önemli gelişmelerdir. Hele, Cumhuriyet Tarihinde bir ilk olarak, darbe suçu ile yargılanan generallerin sivil idare tarafından görevden alınmaları, devrim niteliğinde gelişmelerdir Bu son olay, vesayet rejiminin artık sonunun geldiğinin habercisidir.

 

            Gerek medya ve gerekse Ana Muhalefet, olayları kaşıyıp bundan siyasi rant beklentisi içine gireceklerine, sorumluluk duygusu ile hareket etmeleri hem kendilerinin hem de ülkemizin menfaatinedir. Maalesef, gördüğümüz manzara bunun tam tersi!.. Medya olaylara adeta körükle gitmektedir. Göstericilerin her türlü eylemlerini meşru gösterme çabası içine girerken, güvenlik güçlerinin şiddet içeren tutumu üzerinden iktidarı vurma yarışana girmiş bulunuyorlar.

 

            “İktidarı yıpratayım” derken, kimsenin ülkeyi kaos ortamına sürüklemeye hakkı yoktur! Çünkü bu ülke hepimizindir, bu gemide hep birlikte yol almaktayız. Şayet gemi batarsa buradan hiç kimse sağ çıkamaz!

 

             Doğrudur, güvenlik güçlerinin göstericilere karşı orantısız güç kullanması, şiddete başvurması, kesinlikle tasvip edilecek, hoş görülecek bir davranış değildir. Keşke,  şiddete başvurulmadan ve daha yumuşak bir tavır sergilenerek olayların önü alınabilseydi!  Öte yandan, öğrencilerin her türlü kanunsuz yollara başvurarak kürsüdeki hatibin konuşmasını engellemesi ve onu yumurta yağmuruna tutması asla hoş görülemez! Bu, bir demokratik hakkın ötesinde, düpedüz zorbalıktır, başkasının hakkına tecavüzdür.

 

            Söz konusu protesto ve gösteriler için, öğrencilerin ‘demokratik hak kullanımı’ndan  dem vuranlar, sıra güvenlik güçlerinin tartaklanmasına, dövülmesine ve konferanstaki konuşmacıyı dinlemek isteyen öğrencilerin haklarına gelince, sus pus olmakta, adeta dut yemiş bülbüle dönmektedirler. Bu zevatın söz konusu sorulara herhangi bir cevapları bulunmamaktadır.

 

            Öğrencilerin söz konusu protesto ve gösterilerinin masum bir ‘demokratik hak kullanımı’nın ötesinde amaçlar içerdiği gayet açıktır. Öğrencilerin, protesto ettiği Süheyl Batum’dan ertesi gün özür dilemesi, söz konusu eylemlerin hedefinde hükümetin olduğunu gayet net olarak göstermektedir. Dolaysıyla hükümetin de, bu noktada çok dikkatli olması ve kılı kırk yararak olaylara yaklaşması, kaos ortamı özlemcilerinin çabalarının boşa çıkarılması ve demokrasimizin selameti açısından son derece elzemdir.

 

            Öğrenciler üzerinden bu kirli oyunu tezgâhlayanlar,  güvenlik güçlerinin göstericilere karşı şiddete başvurmasını sağlayıp, buradan hükümetin ‘sivil dikta’ kurma hevesinde olduğu ve ‘despotik bir yönetim sergilediği’ yönündeki savlarına haklılık kazandırmayı amaçlamaktadırlar.

 

            Darbe heveslilerin şimdiye kadar denedikleri diğer tüm yöntemlerin başarısızlıkla sonuçlanması gibi, öğrenciler üzerinden oynanan bu son oyunun boşa çıkarılmasının şartı,  öğrencilerin, bu oyunda birer figüran olarak kullanıldıklarını anlamaları ve bu kirli oyunda rol almamalarına bağlıdır. Güvenlik güçlerinin de,  kaos ortamını arzulayanların ekmeğine yağ sürmek anlamına gelen, şiddeti tamamen gündeminden çıkarması ve çözüm noktasında olayların üzerine kadife eldivenle gitmesi gerekir!

 

13.12.2010

Ziya AKTAŞ

Oyu Puanı: 12 - Ortalama: 4.67

Yorum Gönder Değerlendir
Yorumlar

Bilgiler
Burda 1175 Yazı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: ESKİ SAMSAT’I ÖZLÜYORUM
Enfazla Değerlendirilen: FAHREDDİN AKTAŞ HAKK’A YÜRÜDÜ

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 3 (0 Kayıtlı Üye 3 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler:


 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri