Bildiğiniz gibi yerel gazetelerimiz bayram günleri yayınlanmıyor, ama internet sitelerimizin bayramı-seyranı pek yok…
Erzincan’dan gazeteci Muammer Yıldıztaşı e-mail adresime gündemle ilgili bir köşe yazısı yollamış… Yalnız internet üzerinden de olsa değerli okurlarımızla paylaşalım dedik…. Buyurun birlikte okuyalım:
“12 Eylül 2010 pazar günü, vatandaşın hür iradesiyle kendisi ve ülkesi adına önemli bir kararı, onaylayıp onaylamayacağı çok önemli bir gündür.
12 Eylül de EVET veya HAYIR verirken, vereceğimiz tek bir oyla yaşadığımız ülkede demokrasi adına gasp edilen ve hiç kullanamadığımız vatandaşlık haklarımızın verilip verilmemesini onaylayacağız.
İş başındaki iktidarın birçok icraatlarını beğenmiyor olabiliriz.
Ben bu ülkede sorumluluk duygusu olan bir vatandaş olarak, Ak Partinin bir kısım icraatlarını beğenmediğimi en yüksek ses volümümle sürekli haykıranlardan biriyim zaten.
Şehirlerde Ak Parti teşkilatlarının içe dönük yanlış çalışmalarını, kendi başlarına buyruk olmalarını, bazı kimselerin Ak Partinin adını kullanarak kendilerine avantajlar sağlamalarını hazmedemediğimi, sürekli sizlerle paylaşıyorum.
12 Eylülden sonra ülke yönetiminde yanlış uygulamalar devam ederse daha yüksek sesle İktidardaki Ak Partiyi eleştirmeye gene devam edeceğim.
Ama 12 Eylül 2010 Pazar günü sandık başına gittiğimde,yıllarca dişlerimi sıkıp yumruğumu duvarlara vurduğum çaresizliklerime, birilerinin; artık çaresiz değilsiniz, çare sizsiniz dediğini duyarak gideceğim.
Yani pireye kızıp üzerindeki yorganı yakanlardan olmayacağım. İktidar partisine dönerek, bu referandumu sırf siz ülkenin gündemine taşıdığınız için hayır veriyorum, sizden gelen hiçbir şeyi kabul etmiyorum demeyeceğim.
Çünkü 12 Eylül 2010 tarihi ömrüm boyunca aldığım önemli karar anlarımdan biri olacak.İşte böylesine önemli bir günde nefsi duygularıma teslim olamam. Eğer olursam Allah bunun hesabını sorar benden mutlaka.
Dünyada yaşarken binlerce kez vicdanımla baş başa kaldığım karar anlarımda hep nefsim ve hırsımın galip gelmemesi için zorlu mücadeleler verdim.
12 Eylülde vereceğim oy, benden sonra bu topraklarda yaşayacak tüm insanların geleceklerine yön verecek bir oy olmalı.
O nedenle vereceğim oyun manevi ve vicdani sorumluğunun yanı sıra tarihi bir sorumluluğu da vardır.
Bu Anayasa değişikliğini, hangi parti halkın önüne getirirse getirsin EVET diyerek onaylamam gerektiğini söylüyor vicdanım.
Manevi duygularım ise; kendine ve inandığın değerlere haksızlık yapma sakın diyor.
Tarihi sorumluluğum; aman ha aman, tarihi olumsuz etkileyecek bir karar verme diyerek sürekli uyarıyor beni.
Kimse kusura bakmasın efendim.
Annemin, eşimin, kızımın başörtüsüne el uzatıp, onları rahibeye benzetenlerle 12 Eylül 2010 tarihinde aynı safları paylaşamam.
Tek tip insan modeli oluşturmak isteyenlere kendi elimle yardımcı olamam.
Demokrasi adına ruhumu ve benliğimi zincire vuranlarla aynı kulvarlarda olamam.
12 Eylülde ben geleceğimi oylayacağım.
Onun için EVET vereceğim.
Çünkü 12 Eylül 2010 tarihinde Ben iktidarı değil Anayasada yapılacak değişikliklerle, ülkemin umut dolu geleceğini oylamak istiyorum.
12 Eylül 2010 tarihinde evet verirseniz ülke bölünür diyenlere inat, ülkenin bütünleşmesi ve büyümesi için EVET vereceğim.
13 Eylüle kadar bu anayasa değişikliğini referanduma taşıyanlarla beraberim.
Ama 13 Eylül 2010 tarihinde iktidarda bulunan Ak Partiyi ülkeye verdikleri sıkıntılardan dolayı eleştirmeye gene devam edeceğim.
Sap ile samanı birbirinden ayırarak geleceğimi yönetmek isteyenleri gene sorgulara muhatap kılacağım.
13 EYLÜLE KADAR.jpg)
