Anayasa değişiklik paketine hayır mı dense, evet mi dense iyi olur tartışması devam ediyor. Her iki görüş sahipleri de daha demokratik bir ülkede yaşamayı isteyen ve bu uğurda mücadele eden insanlar… O nedenle bu farklılığın demokrasinin bir gereği olduğunu bilip her iki düşünceye saygı duymak gerekir. Hayır, görüşünün savunucularından Adıyaman 20. Dönem CHP Milletvekili Celal Topkan’ın köşemize yolladığı mesajı dün paylaştık. Şimdi Sayın Topkan’ın görüşlerini çürütmeye veya gerekenleri desteklemeye çalışmayacağım.
TBMM kararının aksine seçmenin bizzat kendisinin sandıkta çoğunlukla HAYIR demesinin HAYIR’lara vesile olmayıp ne anlama geleceğine naçizane ışık tutmaya çalışacağım:
-Devlet memurlarına değil grev hakkı, toplu sözleşme hakkı bile “lüks” görülmüş olacak…
-Cumhurbaşkanının tasarruflarına karşı bile yargı yolu açıkken, Yüksek Askeri Şura(YAŞ) kararları ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu(HSYK) kararlarına karşı, yani ordudan ve hâkim-savcılıktan atılmalara yargı yolunun kapalı tutulması neredeyse “ilelebet payidar!” kalacak… Böylece ülkemizin “hukuk devleti” değil, “ordu devleti” veya “hâkim-savcı devleti” olduğu halkın oyuyla tescillenmiş olacak…
-Devlet kurumlarınca haksızlığa veya kötü muameleye uğratılan vatandaşların en kısa yoldan Kamu Denetçisine, diğer adıyla Ombudsmana gitmesi yolu açılmamış olacak, böylece yıllarca mahkeme kapılarında sürünülmesine haklılık kazandırılmış olacak…
-Yargıtayca da onanmış, iç hukuk yolları tüketilmiş yargı kararlarına karşı kendi ülkemizdeki Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru imkânı tanınmayacak, dilini-coğrafyasını bile bilmediğimiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin pahalı savunma yollarını aşındırmamıza devam edilecek…
-Pazartesi günleri 15.00-16.00 saatleri arasında Güney Radyo’da yayınlanan “Mustafa Işıldak’la Gündem” programının; 9 Ağustos’taki konuğu MHP İl Başkanı Hüseyin Özgün ile 16 Ağustos’taki konuğu 12 Eylül’de işkence görenlerden eski CHP İl Başkanı Mahmut Yılmaz’a ifade ettiğimiz üzere 12 Eylül 1980’de işkence evlerinde Mahmut Yılmaz, Eski Belediye Başkanı Abdulkadir Kırmızı ve MHP’nin doğal lideri merhumAlpaslan Türkeş’lere reva görülen joplara ve sonrasında buz gibi suyla ıslatıldıktan sonra vantilatöre tutmalara, Filistin askılarına ve bilhassa Alevi kardeşlerimizin köylerinde yedirilen dışkılara meşruiyet, yani hukuksallık kazandırılacak… Hatta 12 Eylül’le sınırlı kalmayarak 28 Şubat’lar, 27 Mayıs’lar ve 12 Mart’lar bile aynı meşruiyetten yararlandırılacak, darbe heveslilerine “tarihi ve miktarı(!) açık çek” niteliğinde davetiye çıkarılmış; maazallah artık darbe yapmaya teşebbüsün dahi suç sayılmayacağı yolundaki savunmaların bile önü açılmış olacak…
13 Eylül 2010 sabahından itibaren bu tür olumsuzluklarla karşılaşmamak için, ünlü tekerlemenin aksine bu kez Hayır’da hayır yok,