-Askeri veya siyasi cuntaların değil, hükümetleri sadece halkın istifa ettirebilmesi İÇİN,
-“Mıstafa, heykese söyye, beni götüyüyoylay” diye seslenen rahmetli Kahveci Gürbüz’lerin o zamanki adıyla YSE pikabı kasasında Adıyaman-Pirin Palas(!) gibi İşkence Evlerine götürülmemesi İÇİN,
-Her türlü melaneti yapıp, sonra da gizlemek amacıyla değil resmi dairelere, şoför derneklerine bile özde değil sözde Atatürkçülük adına Cumhuriyetimizin kurucusu yüce Atatürk’ün büst ve köşesinin yapılmasına yönelik emir yağdırılmaması İÇİN,
-İple çektikleri görüş gününde cezaevindeki yakınlarını camlı tel kafes arkasından da olsa 5 dakikalığına görebilmek, kafasını yukarı kaldırarak üstteki delikli borudan sesini duyurabilmek uğrunda geberesi Karabela’ların küfür ve hakaretlerini duymamak veya tanık olmamak İÇİN,
-Kahvehanede rastlayan gençlerden uzun saçlı olanlarının, faşizan bir yaklaşımla tek tip insan yaratma sevdasıyla saçlarına traş makinesiyle “çift sürdürmemek” İÇİN,
-Görünürde “memleketçilik” şovenizmi ile rahmani olmaktan çok şeytani sakalıyla veyahut Sırrı Süreyya Önder’in Beynelmilel filmi tiplemesindeki; başında beyaz kasketi, koltuğunun altında çantasıyla sevmediği veya siyaseten karşıt gördüğü insanları, bir işaretiyle sorgusuz - sualsiz Filistin askılarında gözleri bağlı en az 90 gün süreyle işkence edilmek üzere ispiyonlayamamaları İÇİN,
- Siyasi karşıtlarını ezme ve yok etme ülküsüyle sadece görülmekte olan siyasi davalara değil, adli davalara bile müdahale etmek, Cenebettin’lerin menfur niyetlerinin tecellisi amacıyla silahlı güçleriyle geldiği Adliye’de estirdiği devlet terörü ve yargıçlar üzerinde kurduğu baskı, tehdit ve verdiği emirle mahkûm ettirmelerine bir daha rastlamamak ve faillerini 30 yıl sonra da olsa yargılamak İÇİN,
-Devlet içinde devlet misali etrafı tellerle çevrilmiş, “tampon bölge” oluşumlarına dur demek İÇİN,
-İddia konusu suçla hareket arasında illiyet bağı kurulamamasına karşın hukuku ters yüz ederek şüpheyi sanık aleyhine yorumlamak suretiyle masumların bir daha mahkûm edilmemesi, mahkûm olanların da pratikteki yararı artık kalmamış olmakla birlikte haklarını yeniden arayabilmeleri İÇİN,
-Camiden çıkanların vatan haini gibi fişlenmemesi ve geleneksel başörtülü asker annelerinin elini; çocuklarının şehit olmasını beklemeden öpmek İÇİN,
Anayasa değişikliğiyle ilgili 12 Eylül 2010’daki referandumda büyük çoğunlukla inşallah kayıtsız şartsız EVET diyeceğiz…
Peki;
Anayasa değişikliği kabulünden hemen sonra; siyasi ve/veya bürokratik etiketten aldığı güçle alışkanlık haline getirdiği yolsuzluklarını örtbas etmek için ihlâslı vali ve Cumhuriyet Savcılarının iyi niyetini bile istismar ederek, resimlerinizin arkasına sığınıp merkezi veya yerel iktidarların rüzgârıyla palazlanmış menfaat şebekesi gibi çalışan sivil siyasi cuntaların deşifre edileceğine siz de EVET diyor musunuz Sayın Erdoğan?
Ve Başbakanlığın değil yalnızca parti genel başkanlığının illerdeki temsilcisi konumunda olması gereken Sayın AK Parti İl Başkanları siz EVET diyor musunuz?