Referandum’da Evet

Türkiye Demokratikleşecek mi, yoksa vesayet rejimi devam mı edecek ?

Anayasa Mahkemesinin anayasa değişikliği konusunda verdiği karar ve Referandum sürecinin başlaması.

İşte Türkiye şu anda daha demokratik bir ülke olabilmenin mücadelesini veriyor.

Terör örgütünü bitirmenin herkese daha fazla demokrasi sağlayacağından, ülkenin en uç noktasında ki Hakkari’sini geçip ülke sınırlarını aşacağı akl-i selim halkımızın bildiği aşinadır.

Türkiye’nin Demokrasileşmesini istemeyenlerin kullandığı en acıklı argüman olan terör bugünlerde yeniden azdırıldı.

Her gün şehit haberleri geliyor. Ülkede ki kardeşkanı ne pahasına olursa olsun durmalı.

Terör açlıktan, yokluktan beslenir. Yüksek medeniyetler halklarını aç bırakmazlar. Yokluk içerisinde çaresiz asla bırakmazlar.

MHP CHP BDP parti yönetimleri Referandumda “Hayır” oyu kullanacaklarını önceden ilan ettiler. Bu partilerin tabanları, çocuklarının geleceği için aynı görüşte olmasa gerek.

Buna karşılık Ak Parti, SP, BBP, Abdullatif Şener’in partisi ve bazı kürt siyasi liderleri EVET oyu kullanacaklarını, tabanlarının da oyunun rengi beyaz olacak.

Şimdi önümüzde bir referandum var.

Bazı kesimlerin sözünün bittiği yerde olması… Ama Türkiye tam tersine şimdi sözünü söyleme noktasında.


Demokratikleşme konusunda bu ülke; sözün bittiği ve savaşın başlayacağı yerle; savaşın, kanın, terörün, ayırımcılığın, istismarın son bulup sözün başlayacağı yol ayırımında.

Bu yüzden referandum çok önemli.

Her ne kadar Anayasa Mahkemesi yetkisini aşıp esasa girdiyse de, bu referandumda anayasa değişikliği kabul edilirse artık yargı eskisi gibi olmayacak.

Demokrasi önce yargıdan başlayacak.

Bu referandumdan kabul çıkarsa Anayasa Mahkemesi belki de bundan sonra yetkisini bir daha hiç aşmayacak.

Ve yüksek yargıdan başlayan bu demokratikleşme süreci tüm ülkeyi aşıp sınırlar ötesine kadar ulaşacak.

Acıların dinmesi için, 30 yıldır akan kanın durması için, halklar arasındaki eşitliğin sağlanması için, adaletin ve demokrasinin gelmesi için, huzur içinde geleceğe çocuklarımızı taşımak için ve bütün bunlar için 12 Eylül 2010 referandumu sözün başladığı yer olacak.

Partiler üstü bir durumdur içinde bulunduğumuz süreç.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan veya Ak Parti için değil, çocuklarımın geleceği için ben de referandumda “evet” diyeceğim. Postal izlerini anayasadan silmeyi öngören böyle bir değişikliği hangi siyasi parti gerçekleştirse kayıtsız destek vermek benim için kaçınılmaz bir sondur.


“Hayır” oyu kullanmak isteyenlerin şunu iyi bilmesi gerekir. 

Bu anayasa değişikliğini bir AK Parti meselesine indirgiyor olması tarihi bir yanlışlık.

Bu Anayasa değişikliği, AK Parti'nin seçimle ilgili bir paketi değil, anayasal bir değişiklik paketi. Paket Türkiye'nin yargı üzerinden demokratikleşmesini sağlıyor ve yargıyı ideolojik bir silah olmaktan çıkarıyor.

Türkiye tarihinde ilk defa yapısal yönden de demokratikleşmeye doğru adım atmaya başlıyor. Her şeyden önce bu anayasaya paketine hayır demek, "12 Eylül Anayasası'nı savunuyorum" demektir. "12 Eylül'ü onaylıyorum, ona dokundurtmam" demektir.

Anayasa değişikliğinin Darbe Anayasasının 30. yıl dönümünde 12 Eylül günü %60 üzerinde oy alacağına inananlardanım.