Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Köşe Yazıları

Köşe YazılarıOrhan SAMSATLIOĞLUTARİHÎ SAMSATTA KİL VE KÜL [ Arama ]

TARİHÎ SAMSATTA KİL VE KÜL
Başlık TARİHÎ SAMSATTA KİL VE KÜL
Tarih 04.01.2021
Gönderen Editör

TARİHÎ SAMSATTA KİL VE KÜL

          Şimdilerde göl sularının altında kalan baba ocağımızda bu iki maddenin (kil, kül) ayrı, özel ve güzel bir yeri, anlamı vardı. Evlerin bir köşesine duş teknesi büyüklüğünde beton bir çimecek yapılırdı. Bu çimecek, banyo demekti. Su, tandırdaki büyük kazanda ısıtılır, kovalara konarak çimeceğin yanına getirilirdi. İnsanlar henüz şampuanla tanışmamışken…

          Erkekler, sabunla yıkanır ve temizlenirdi. Kızlar ve kadınlar ise uzun saçları nedeniyle sabun dışında bir yumuşatıcı ve kuvvetlendiriciye ihtiyaç duyarlardı. İşte onların bu ihtiyacını gideren temizleyici kil idi. Annelerimiz, yaz ve bahar aylarında Fırat kenarında, Kasar Deresi civarında, Küçük Hasan türbesinin altında akan ‟Çayı Tehta„ dediğimiz çayın yamaçlarındaki killi toprakların belli yerlerinden birer torba kazar, toplar ve banyo ihtiyacı için evde saklarlardı. Bulunmadığı zamanlarda da komşular arasında alıp vererek banyo ihtiyacı karşılanırdı.     

          Tandırdaki kazanda ısıtılan suya bir iki avuç konur ve ısıtılırdı. Suyun kaynamasıyla beraber, kil de çayın içindeki şeker gibi erir, dağılır ve suya karışırdı. Sonuçta, sertliği giderilmiş, yumuşacık bir banyo suyu elde edilirdi. Kızlar ve kadınlar, bu killi su ile banyo yapardı. Kil sayesinde uzun, kirli ve karışık saçlar tel tel çözülür, tertemiz pırıl pırıl olurdu. Kız kardeşlerimiz, annelerimiz, ninelerimiz yıllarca bu doğal şampuanla (kil ile) banyo yaptılar. Aradan otuz kırk yıl geçtikten sonra, bir gün bir tv kanalında ‟killi şampuan„ reklamını görünce, annelerimizin, ninelerimizin buluşunu, tercihlerini ve ileri görüşlülüklerini hem saygıyla anmış, hem de gözlerim dolu dolu olmuştu. Şimdilerde eczane ve kozmetik vitrinlerinde killi şampuana her rastladığımda aklıma, kırk elli yıl önceki banyolarımız ve doğal şampuanımız kil gelir.    

          Kül de öyleydi. Çamaşır deterjanları henüz yokken, annelerimiz, ninelerimiz bu işi kül ile çözüyorlardı. Ancak, sıradan küllerle değil… Zira; çalı çırpının külü, pek de elverişli değildi. Odun külü olacak. Hele bu odun da mazı ise değmeyin keyfine… En ideal deterjan… 

          Tandırdaki koca kazana bir iki avuç atılır ve su, ondan sonra kaynatılırdı. Isınan ve kaynayan suyla beraber, kül de dağılır ve kaynar suyun içinde eriyip yedirilirdi. Ondan sonra biraz durulanması için üç beş dakika bekletilir. Dinmiş olan su, maşrapa veya susak (su kabağı) ile kovaya doldurulur ve çamaşır teştinde kullanılmak üzere taşınır. Sertliği giderilmiş, yumuşacık, pırıl pırıl su ile bütün çamaşırlar güzelce yıkanırdı.   

          Bu yıkama ve yıkanma, deterjanlar yaygınlaşana kadar devam etti. Bazen annelerimiz, sobadan veya mangaldan aldıkları mazı külünü özel bir kabda yoğurur ve simit şekli vererek güneşte kuruturlardı. Çamaşır günlerinde o simidin yarısı, ihtiyacını görürdü.   

          Her şey doğal… Her şey otantik… Her şey kendi elinin ürünü… Hem bedava, hem zararsız.  Ne dökülen saçlar, ne de kepeklenme… Ne kuruyan, çizilen kanayan eller ve ciltler ne de hastalıklar… Gel de eskiyi arama…  Gel de killi, küllü günleri anma…  Hepsi baraj tarafından yutuldu gitti… Anılarda kaldı adları… Onun içindir ki ‟baraj„ denince hep hüzünlenir, duygulanırım. Acaba çok mu duygusalım?.. O günleri hatırlayıp da duygulanmamak mümkün mü? Selam ve dua ile.

Oyu Puanı: 3 - Ortalama: 5

Yorum Gönder Değerlendir
Yorumlar

Bilgiler
Burda 1175 Yazı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: ESKİ SAMSAT’I ÖZLÜYORUM
Enfazla Değerlendirilen: FAHREDDİN AKTAŞ HAKK’A YÜRÜDÜ

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 6 (0 Kayıtlı Üye 6 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler:


 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri