Son zamanlarda Adıyaman Süryani cemaat liderini basında sıkça görmeye başladık. Genellikle de barış ve yardımseverlik yönleriyle.
Nemrutun zirvesinde Turizm haftasının açılışı vesilesiyle karanfil dağıtan Metropolit, protokolde gösterilen Metropolit, Hasta ziyaretinde Metropolit…
Milliyetçi Hareket Partisi'nin genişletilmiş il divan kurulu toplantısına Adıyaman ve Çevre İller Metropoliti Melki Ürek katılarak davetlilere sürpriz yapıyor ve gerçekten de bütün katılımcılar şaşırıyor.
Hz. İsa’nın diriliş günü olarak kabul edilen, Hıristiyanların kutsal bayramı Paskalya, Adıyaman'da Mor Petrus Mor Pavlos Kilisesi'nde düzenlenen ve Baş Rahip Gabriel Akkurt tarafından yapılan ayin de basında iyi yer aldı.
Doğrusu bu ilgi benim dikkatimi çekti. Adıyaman’da faaliyet gösteren kilise fazlaca basında yer almaz, yüksekçe örülmüş ihata duvarlarının arkasında faaliyetlerini sürdürürken, birden protokolün ön sıralarında boy göstermeye başlaması bana dikkat çekici geldi.
“Turizm Haftası Adıyaman’da coşkuyla açıldı. UNESCO tarafından dünya kültür mirası arasında gösterilen, dünyanın 8. harikası Nemrut Dağı’nda gerçekleştirilen Turizm haftası kutlamalarında Adıyaman Valisi Ramazan Sodan, Cumhuriyet Başsavcısı Orhan Çetingül, Kahta Kaymakamı Coşkun Açık, Kahta Belediye Başkanı Yusuf Turanlı, Adıyaman Mor Petrus Mor Pavlus Kilisesi Metropoliti Melki Ürek, İl Müftüsü Mehmet Emin Avcı, İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Alaköse, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mustafa Uslu, Defterdar Şefik Tongal ve çok sayıda Adıyamanlı vatandaş ile Süryani cemaat mensupları katıldı.” (Basından)
Basında yer alan bu paragrafa bakacak olursak; Hiçbir resmi sıfatı bulunmayan Kilise Metropoliti Adıyaman İl Müftüsü, Defterdar, İl Milli Eğitim Müdürü ve Ticaret ve Sanayi Odası Başkanından önce yazılmış.
Peki, Müslüman bir cemaat lideri gelmiş olsaydı böyle bir toplantıya, bu ilgiyi görür müydü? Mesela, Menzil şeyhi veya Fethullah Gülen gelmiş olsaydı protokole alınır mıydı?
Hatta bir Müslüman cemaat lideri davetli olmadan, kendi inisiyatifiyle böyle bir toplantıya gelmiş olsaydı acaba yetkililerden soruşturma bile açılmaz mıydı?
Medya barış havarisi olarak mı görürdü, yoksa gerici-ilerici söylemleri mi dillendirilirdi?
Ne garip ülkeyiz değil mi?
Basından alıntı yaptığım yukarıdaki paragrafın son cümlesi“…Adıyamanlı vatandaş ile Süryani cemaat mensupları katıldı.” şeklinde bitiyor. Süryani cemaat mensupları isimleriyle zikredilirken, niye Bektaşi, Kadiri, Sunni, Alevi gibi cemaatlerin isimleri zikredilmiyor.
Adıyaman ve Çevre İller Metropoliti Melki Ürek Nemrut’taki açıklamasında bu mistik tablonun bozulmamasını istediğini dile getirdi.
Tabii ki, bozulmasını istemez. Kendi dinine öncelik tanınmakta, hiçbir resmi sıfatı olmamasına karşın protokolde yer almakta, Müslüman cemaatlerin hayal bile edemeyecekleri yerlere ulaşmış bulunmaktalar.
Yine basından öğrendiğimiz kadarıyla Sayın Metropolit, devletin parasını verdiği, devletin hastanesinin öncülüğünde yürütülen “evde bakım hizmeti” projesine de katkı sağlamaktadırlar. Valla kendilerine şükran borçluyuz.
Dini, dili, ırkı, mezhebi her ne olursa olsun bu ülkenin birinci sınıf insanı sayılması, ona göre muamele görmesi benim en büyük hayat felsefem. Süryani kardeşlerime ilgi gösterilmesinden de rahatsız değilim ama bu ilginin Müslümanlara da uygulanmasını istiyorum.
ADIYAMAN VE SÜRYANİLER
Son zamanlarda Adıyaman Süryani cemaat liderini basında sıkça görmeye başladık. Genellikle de barış ve yardımseverlik yönleriyle.
