Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Gündüz’ün, gecesini gündüzüne katarak, hatta aldığım duyuma göre günde 18 saat çalışma ve bunun getirdiği stresle kaybettiği 6 dişini bile hiçe sayarak yerleşke alanını 75 bin m2’lik şantiyeye çevirip üniversitemizi üst sıralara getirme azim ve kararlılığıyla, kimse alınmasın ama üniversiteyi “ilin en çok çalışan kurumu” haline getirdiğini veya personeli tarafından getirildiğinigözlemekteyim. Bu görüşümün aksini savunacaklara ise sütunumuz açıktır. Hatta bir gün Adıyaman’da, bir gün Ankara’da veya diğer bir gün Japonya’da olduğunu haber aldığımda; umarım benzetmem hoş karşılanır, bazen ünlü “ATOM KARINCA”yı hatırlamaktayım.
Üniversite İbadet Evi…
Üniversitenin bir inanç yuvası olmasından ziyade bir bilim yuvası olduğunun bilincindeyim. Lakin Atatürk’ün önem verdiği dini inançlara Rektör Gündüz’ün de önem vermesini beklemek, sanırım laikliğe aykırılık oluşturmaz. Malatya, Gaziantep ve Şanlıurfa’daki üniversite yerleşkelerinde olduğu gibi Adıyaman Üniversitesinde de ibadet yerleri açılmasının yararlı olacağına, üniversiteye 300–500 metre mesafede Altınşehir Camisi bulunmasının bu ihtiyacın üstünü kapatmayacağına da inanıyorum. Yalnız söz konusu gazete haberinde dile getirilen “mescit” yerine tüm din ve inançları kucaklaması nedeniyle “İbadet Evi” adı altında bir mekân oluşturulması daha yararlı olacak, bu durum aynı zamanda önümüzdeki yıllarda yurt dışından gelecek çeşitli din ve mezheplere mensup öğrencilerin de ihtiyacını karşılamış, ayrıca cami veya mescit emsal alınarak cem evi veya kilise istenmesi olasılığının da önü kapatılmış olacaktır. Bu ihtiyaç, bodrum katlarından birinin 100–150 m2’lik uygun bir oda veya salonun boş halde tahsisiyle dahi karşılanabilir. Halı-kilim gibi ihtiyaçlarının ise üniversiteye yük olmaksızın ilimizdeki sivil kuruluşlarca gönüllü olarak karşılanacağına inanıyorum. Böyle bir mekân tahsis edildiğinde öğrencilerin merdiven altlarında ibadet etmek zorunda kalmaları da önlenmiş olacaktır.
Adıyaman Demokrasi Parkı’nda bulunan çadırın üzerinde belediye tarafından “İftar Çadırı” veya “Ramazan Çadırı” yazılmış ise de “Belediye Sosyal Hizmet Çadırı” denmesinin daha uygun olduğunu yıllar önceki yazılarımda dile getirmiştim. Dileyen www.isildakkalem.com’daki arşiv yazılarımdan okuyabilir. Çünkü geçen aylarda, Demokratik Açılım konusunda ilimiz Hisar Salon’da konferans veren AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Doç.Dr. Hüseyin Çelik’e yönelttiğim yazılı soruda da ifade ettiğim üzere, İftar Çadırı veya Ramazan Çadırı deyimi kullanıldığında yalnızca bir din ve mezhep mensuplarının tekelindeymiş ve ayrıca on iki ayın yalnızca bir ayı için kullanılıyormuş gibi algılanır. Oysa Belediye Sosyal Hizmet Çadırı deyiminde olduğu gibi “ibadethane” deyiminde de inançları farklı da olsa insanların tümü kucaklanmış olur…
Gündüz’ün başarısında asıl etken rektör mü, sosyolog mu olması?
Mustafa Gündüz’ün mesleki iki sıfatı var. Biri rektör, diğeri sosyolog olması… Başarılı bir yönetici olmasındaki gücü rektörlükten çok, iyi bir sosyolog olmasında görüyorum. Beden dilini iyi kullanması, diksiyon ve hitabet gücünün yüksek olmasının yanında geldiği yeri unutmayan mütevazı kişiliği kendisine hep artı değer katmakta, bu iki sıfatın kendisinde birleşmesi ise ayrı bir zenginlik oluşturmaktadır.
Gelelim son günlerde ayyuka çıkan kurumlar arası iddialara;
Yaftalama meraklısı değilim, lakin AK Parti iktidarında bilhassa atanan yöneticiler çoğunlukla muhafazakâr-demokrat yapıda insanlar olmasına rağmen Rektör Gündüz sosyal demokrat yapıdadır.