Yaşanılan her olaya; bedel ödenerek elde edilen tecrübe olarak bakmak gerekiyor. Doğumla başlayan hayat yolculuğunda Ne geçmişteki yaşanmışlıklarda takılıp kalacaksın, Nede geleceğin düşünü kuracaksın..! Ömür dediğin şey aldığın nefes kadar… Onu da layığı ile yaşayacaksın… Etrafınızda kaç insan varmış? Seni sever mi? Sevmez mi? Bunların bir önemi yok..! Asıl mesele yüreğinde kaç insan kaldı, sen ondan söz et… Yaşlandığında sohbetinden feyz alabileceğin, Tek tabaktan yemek yiyebileceğin, Yarım ekmeğini mutlulukla paylaşabileceğine inandığın, Yağmurda seninle ıslanırken, Soğuk bir kış gecesinde; şömine ateşinde kestane pişirip, seninle sohbet edebilecek kadar ufku geniş biri var mı? Git, sor yüreğine … Yanıtı “ Evet ” ise “Şeker” Şarkısını şimdi sen söyle… “Elin elimdeyken en sihirli kilit, Hep mutluluğa açılır. Essin dertler nerden eserse, Gülüşünle hepsi dağılır. Önce kalbime sonra evime, Girdin ya nasıl mutluyum. Şeker yapışmış sanki diline, Bu en tatlı şey duyduğum. Hayat dediğin sanki kaç sene, Ama aşklar ölümsüzdür. Senin aşkın benim aşkıma, Çok yakışacak bir ömür. Önce kalbime sonra evime, Girdin ya nasıl mutluyum. Şeker yapışmış sanki diline, Bu en tatlı şey duyduğum. ” İşte bütün mesele bu, gerisi hikâye…