Son mesaj - Gönderen: Editör - Çarşamba, 01 Şubat 2017 09:01
Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür...
Köşe Yazıları

Köşe YazılarıMustafa IŞILDAKBEŞTEPE’YE SEVİNDİM, KÂHTA’YA ÜZÜLDÜM! [ Arama ]

BEŞTEPE’YE SEVİNDİM, KÂHTA’YA ÜZÜLDÜM!
Başlık BEŞTEPE’YE SEVİNDİM, KÂHTA’YA ÜZÜLDÜM!
Tarih 02.08.2016
Gönderen Editör

BEŞTEPE’YE SEVİNDİM, KÂHTA’YA ÜZÜLDÜM!

 

 

15 Temmuz Darbe Teşebbüsünden sonra Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde Cumhurbaşkanımız ve üç siyasi parti genel başkanlarının aynı masada otururken çekilen resimlerini medyada görünce sevincimden göz yaşlarımı zor tuttum. Çünkü halk olarak yıllardır arzuladığımız  tablo işte buydu! Gerginlikten uzak, seviyeli ve medeni bir şekilde bir araya gelmek, konuşmak, tartışmak, eleştirmek ve eleştirilmek güzel bir manzara idi. Televizyonlarda namus ve şeref gibi kavramlar hakaretamiz biçimde sarfedildiğinden çoğu kez çocuk veya torunlarımıza haber izletemez olmuştuk. Bu sahneler de artık yaşanmaz diye ümit ettim. Her kriz bir fırsat yaratırmış. Dileğimiz  menfur darbe krizinin de siyaset ve ülke yönetiminde yumuşamaya, Allah’ın verdiği güzel dili güzel kullanma alışkanlığı edinilmesine de vesile olmasıdır.

Beştepe demişken, Ankara Adıyamanlılar Vakfı’nın 27 Temmuz akşamı Külliye’de organize ettiği çiğ köfte ikramı ile birlikte katıldığımız Demokrasi Nöbetinde Vakıf Başkanı “barış elçisiŞevket Gürsoy ile Ankara’daki hemşehrilerimizden Abdullah Güven, İsmail Akgün, Mehmet Karakuş, Hacı Mustafa Yüce, Betül Özdüzen, Ender Gürsoy  ve Mustafa Selim Işık da gelenler arasındaydı.  Başkan Gürsoy; Mustafa Parlak, Enver Taştı, Mahmut Akgün, Sadık Türk, Ergün Dağcıoğlu, Sümeyye Hoca, Murat Özkoçak, Selman Polat, Milletvekilimiz Mehmet Metiner ve “eskimemiş” milletvekilimiz Mehmet Erdoğan’ın da geldiğini, birkaç gece önce de Kızılay Meydanı’nda Serince Çiğköfte’nin 5000, yine Bayram Usta Çiğköfte’nin de 20.000 kişilik ikram yaptığını söyledi. Şanlıurfa’da doğan, Adıyaman’da büyüyen” çiğköftenin dağıtımını yapan Bayram Usta Çiğköfte’nin ikram kuyruğu yaklaşık 100 metreden aşağıya düşmüyordu. Vatandaşlar, ellerinde parti bayrakları değil, yalnızca ay yıldızlı bayrağımızla akın akın geliyordu. Menfur darbecilerin helikopter  ateşiyle Külliye Camisi önündeki kaldırım kenarına isabet eden mermilerin açtığı yaklaşık 30 santim derinliğindeki çukur ve etrafındaki mermi izleri, gelenlerin dikkatinden kaçmıyordu. Buradaki coşku ve sinerjiyi görünce, atalarımızın Kurtuluş Savaşı’nı nasıl kazandığı daha iyi anlaşılıyordu.

Gelelim Adıyaman’a; Kahta siyasetinde ezeli iki rakip olan şimdiki Belediye Başkanı Abdurrahman Toprak ile selefi Yusuf Turanlı’nın Demokrasi Miting Alanında birlikte çekilmiş resimleri var mı diye internet sitelerine baktım, göremeyince üzüldüm. Adıyaman merkez ilçedeki meydanda CHP’si, MHP’si aynı mikrofondan halka seslenirken, ezeli rakipler MHP ve CHP, Beştepe’de aynı masada oturabiliyorken Kâhta niye aynı birlikteliği gösterememişti? Muhtemel nedenler; Turanlı’nın taraftarlarıyla birlikte meydana gitmesinin beklenmeyen bir günde olması mı, öncesinde yapılması gereken mekik diplomasisinin yapılamaması mı, bilmiyorum. Dileğimiz Valimiz Abdullah Erin, Belediye Başkanımız Hüsrev Kutlu, İl Jandarma Komutanımız Yarbay Ercan Atasoy, İl Emniyet Müdürümüz Fikret Salmaner ve AK Parti İl Başkanı Abdurrahman Dimez’in bu birlikteliği sağlamada katalizör olmalarıdır. Hatta Milletvekillerimiz Ahmet Aydın, Salih Fırat, İbrahim Halil Fırat veya Adnan Boynukara’nın Adıyaman’a geldiklerinde “durumdan vazife çıkararak” iki siyasi grubu bir araya getirmek için gayret göstermeleridir.  Çünkü gün, “sen-ben” günü değil, kör nefsimizi ayaklarımızın altına alıp ezme günüdür. Askeri doktor kökenli milletvekili hemşehrimiz rahmetli Kamil Kırıkoğlu 40-45 yıl önce En kötü sivil idare, en iyi askeri idareden daha iyidir. Derdi. Netekim(!), özellikle 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasının önünü açan anayasa değişikliğinin 2010 yılında halkoyuna sunulması arefesindeki köşe yazılarımızda ve ASU TV’de Yapımcı Yusuf Dündar’ın hazırladığı Kent ve Tanıklar programında da ifade ettiğimiz üzere;  Sıkıyönetim Komutanının İl Valisi tarafından Hükümet Binası bahçesinde karşılandığı, hukukun genel ilkelerinin aksine şüphenin sanık aleyhine yorumlandığı, sorgusuz sualsiz 45 günlük gözaltı ve cezaevlerindeki insanlık dışı sistematik işkencelerin “derin devlet” politikası haline getirildiği, bu işkencelerin de etkisiyle intikam hırsına bürünen PKK’nın palazlanarak bu günlere gelinmesine sebebiyet verildiği, toplumun her kesimine ağır fiziksel ve ruhsal travmaların yaşatıldığı, olmaz olasıca 12 Eylül’ü yaşayan biri olarak, darbecilerin sözüm ona gerekçelerinden biri  de, ülkedeki siyasetçilerin Kahta’daki gibi bir araya gelememesi  idi.  Geçmişteki anlaşmazlıkları bir süreliğine de olsa “derin dondurucuya koymamak” ve ayırımları devam ettirmek darbeci zihniyetlerin zil takıp oynamalarına sebebiyet verir. Darbe teşebbüsü, sadece görevde olan Cumhurbaşkanımıza ve hükümetimize karşı değil, muhalefete de, hatta milli iradenin tecellisini sağlamak için hangi partili olursa olsun sandıkta oyunu kullanan tüm vatandaşların iradelerine karşı da yapılmıştır. Cumhurbaşkanımızın hiçbir ayrım yapmaksızın herkese yaptığı çağrı üzerine tanklara karşı duranlar ise, son sınıf öğrencisi Antalyalı Yasin Naci Ağaroğlu da şehit olan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin 17 Temmuz 2016 günlü basın bildirisindeki deyimle “Türk Milleti’nin meşru direnme hakkı”nı kullanmıştır. Bunlar; TSK’nin darbeye katılmayan asil mensupları, MİT ve EGM’nün kahraman polisleri ve tankların önüne yatan “sandıkta kullandığı oyunun bekçisi” cesur sivil vatandaşlar olmuştur.  İşte  Kahta’daki gibi bölünmeler, bu meşru hak mücadelesi yapan sivilleri de böler, zaafa uğratır. Dileğimiz, her iki kardeşimiz ve taraftarlarının da Cumhurbaşkanımızı sadece sözde değil, özde de örnek alarak sağduyu ile bir an önce bu bölünmeye son vermesidir, son verdirilmesidir. Çünkü “kurşun adres sormadığı” gibi, Allah bir daha göstermesin, tanklar da adres sormaz(!)

Yazımızı, o gecede Cumhurbaşkanlığı Külliyesi duvarlarına vatandaşlarca asılan yüzlerce afişten birinde okuduğumuz bir beşlikle noktalıyoruz:

“Ne rüzgarı dindir / Ne bayrağı indir / Kıblesi bir olan bu milleti / Kudretinle sevindir / Ya Rab!”

Mustafa Işıldak m.isildak02@gmail.com

 

 

 

     

              

 

Oyu Puanı: 0 - Ortalama:

Yorum Gönder Değerlendir
Yorumlar

Bilgiler
Burda 1175 Yazı Kayıtlı
Enfazla Bakılan: ESKİ SAMSAT’I ÖZLÜYORUM
Enfazla Değerlendirilen: FAHREDDİN AKTAŞ HAKK’A YÜRÜDÜ

Köşe Yazıları Bölgesini Gezen: 1 (0 Kayıtlı Üye 1 Ziyaretçi ve 0 Bilinmeyen Üye)
Görünen üyeler:


 
Samsat Haber @ Fahrettin ÇELİK

MKPortal ©2003-2008 mkportal.it

Haber Siteleri